Bugün 75 yaşında kaybettiğimiz Selim İleri, 57 yıllık edebiyat yolculuğunda romandan öyküye, senaryodan denemeye kadar pek çok türde eser vererek Türk edebiyatına derin izler bıraktı. Hep aşkla yazdı, zarif bir vefa insanı olarak aramızdan ayrıldı.
Selim Bey bir “anı” insanıydı.
Geçmişi onun kadar güzel anlatan ve yazan birini tanımadım.
Sağ gözünden her an düşecekmiş gibi duran titrek bir gözyaşıyla uzaklara bakarak konuşurdu.
İstanbul Gezi Pastanesi’nde otururken bir gün “Sanki 120 yaşındasınız!” deyivermiştim de kahkahalarla gülmüştük!
Onun anıları sizi Türk edebiyatında uzun bir yolculuğa çıkarırdı.
Edebiyat, sinema, resim, tiyatro…
Sanat dünyasından tanımadığı, aynı sofrada oturmadığı kimse yok gibiydi.
Behçet Necatigil’den Cemal Süreya’ya, Kemal Tahir’den Cemil Meriç’e kadar pek çok büyük isimle yolları kesişmişti.
Selim Bey’in ölüm haberini biraz önce aldım. Şaşkınım, üzgünüm.
Şimdi “Anılar; Issız ve Yağmurlu…”
O kırık inceliklerin yazarı; zarif bir vefa insanıydı.
Doğma büyüme bir İstanbullu; bir İstanbul beyefendisiydi.
“Hep aşkla yazdım, o aşk dinmedi,” diyen Selim İleri, edebiyat dünyasında iz bırakan bir isimdi. 57 yıllık bir süreye yayılan edebiyat yolculuğunda, roman, anlatı, öykü, deneme, şiir, oyun, senaryo, inceleme, derleme gibi farklı türlerde 80’e yakın eser kaleme aldı. En son 2024 yılı Nisan ayında Yalnız Evler Soğuk Olur adlı romanını yayımladı.
30 Nisan 1949’da Kadıköyü’nde (Kadıköy’de değil) doğan Selim İleri, henüz çocukken edebiyatla tanıştı. Bu tanışıklık, babasının kaybıyla derinleşen bir yalnızlık ve arayışla iç içe geçti. O dönemde, Fransızca öğretmeni Vedat Günyol’un yönlendirmesiyle öykü yazmaya başlayan İleri, 1967’de ilk öyküsünü yayımladı. Henüz 19 yaşında, Cumartesi Yalnızlığı isimli ilk öykü kitabı çıktı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde başladığı öğrenimini, 1972 yılında yarım bırakıp, edebiyat yolunda ilerlemeye karar verdi. Bu karar, onun sadece Türk edebiyatına değil, kültür dünyasına da önemli bir katkı yapacağına işaret ediyordu.
Selim İleri’nin edebiyat yolculuğu, 1973 yılında yayımlanan Destan Gönüller adlı ilk romanıyla geniş kitlelere ulaştı. Bu eser, onun derinlikli karakter analizleri ve toplumsal yapıları inceleme yeteneğiyle dikkatleri üzerine çekti. Ancak, yazarın gerçek anlamda kendini tanıtması, 1975’te yayımlanan Dostlukların Son Günü ile oldu. Bu eser, ona Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazandırırken, aynı zamanda Türk edebiyatında önemli bir isim olarak yer edinmesini sağladı.
İleri’nin edebiyat kariyerinde bir başka önemli dönüm noktası ise 1976’da yazdığı Her Gece Bodrum adlı romanıdır. Bodrum’da geçen bu eser, yazarın yalnızlık, yabancılaşma ve bireysel bunalım gibi temalarla derinlemesine bir yüzleşmeye girdiği önemli bir çalışmadır. Bu kitapla birlikte, yazar bir tür dörtleme oluşturmuş, Ölüm İlişkileri, Cehennem Kraliçesi ve Bir Akşam Alacası adlı eserleriyle devam etmiştir. Bu dörtleme, Selim İleri’yi yalnızca bireysel yaşamın derinliklerine inen bir yazar olarak değil, aynı zamanda toplumsal eleştiriyi ince bir biçimde işleyen bir sanatçı olarak da tanıtmıştır.
Her Gece Bodrum’la geniş kitlelerce tanınsa da Selim Bey, “Neyle hatırlanmak istersiniz?” sorusuna yanıt verirken şöyle diyordu: “Her Gece Bodrum olmasın da ne olursa olsun! Yalnız onu hatırlıyorlar çünkü… Reşat Nuri, ‘Ben Çalıkuşu’ndan başka şeyler de yazdım’ diyor. Kimse okumamış. Çok haklı. Her Gece Bodrum çok dağınık bir kitap, tesadüfî bir şekilde şöhret olmuş.”
Selim İleri, sadece roman ve öykü yazmakla kalmayıp, sinema dünyasına da katkılarda bulundu. 1982-83 mevsiminde Kırık Bir Aşk Hikâyesi adlı senaryosu, Sinema Yazarları Derneği tarafından yılın en iyi senaryosu ödülüne layık görüldü.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Sinema, edebiyatla paralel olarak onun derin içsel çözümlemelerini ve toplumsal eleştirilerini aktardığı bir başka alan oldu. 20’ye yakın sinema filminin senaristliğini yaptı. TRT’de yayımlanan Yedikuleli Mihriban ve Yalancı Şafak dizilerini kaleme aldı.
Selim İleri’nin eserlerinde en belirgin tema, şüphesiz İstanbul’dur. Yazar, bu kadim şehri bir karakter gibi ele alarak, İstanbul’un yalnızlıkla, değişen kimliklerle, yok olan geçmişle olan ilişkisini derinlemesine sorgular. İstanbul’un her geçen gün kimliğini ve kültürünü kaybetmesi, Selim İleri’nin eserlerinde sürekli bir hüzünle izlenen bir tema olmuştur. Bu kayıp, hem fiziksel hem de duygusal bir kayıptır ve İleri’nin dilinde her zaman iz bırakmıştır. Yazar, şehri yazıları ve romanlarıyla yaşatırken, okurlarını da İstanbul’un sokaklarına, terk edilmiş köşklerine, yıkılmakta olan yalılarına götürmüştür.
“O İstanbul’lar bir daha nasıl olsa gelmeyecek. O İstanbullara ilişkin birkaç sayfa yazı, bir iki resim, kimselerin okumadığı kitaplarda, köşebaşı tezgâhlarında satılan tek tük solmuş kartpostallarda, kimselerin görmediği, göremediği peyzajlarda ya kaldı ya kalmadı.”
İstanbul’un kaybolan ruhunu anlatırken Selim İleri, sadece bir şehri değil, aynı zamanda değişen toplumsal yapıları da yansıtır. Bu anlamda onun eserleri, yalnızca bireysel bir melankoliyi değil, zamanın ruhunun içindeki kaybolmuşluğu da ifade eder.
Selim Bey son yıllarına kadar yazılarını daktiloyla yazmaktan vazgeçmedi. Yazın hayatında en yakın arkadaşı daktilosu Corona Standart oldu. Yaklaşık 8 yıl önce bir sohbetimizde Türkan Şoray’ın kendisine bir dizüstü bilgisayar hediye ettiğini söylemişti. Bir röportajda sohbet daktiloya gelince şu cümleleri kuruyor:
“Ayşe (Sarısayın) ile eşi Hüseyin öğretmeye çalıştılar (Bilgisayarda yazmayı). Yazmayı öğrendim, fakat cümle kuramıyorum, hele uzun cümle… Hâlâ babamdan kalma yüz küsur yıllık Corona daktiloyla yazıyorum. Şerit bulmak zor ama Londra’da bir atölye hâlâ üretiyor. Biraz tuzluca ama talepte bulunduğunuzda bir buçuk ay içerisinde geliyor. Şeridi öyle halledebiliyorum.”
Selim İleri, sadece edebi anlamda değil, kültürel alanda da birçok ödüle layık görüldü. 1991’de yayımlanan Mavi Kanatlarınla Yalnız Benim Olsaydın adlı romanı, Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülü’nü kazandı. 1997’de Allahaısmarladık Cumhuriyet adlı oyunu, Afife Jale ve Avni Dilligil ödüllerini aldı. 2001 yılında yayımlanan Bu Yaz Ayrılığın İlk Yazı Olacak eseriyle Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazandı. 2021’de İleri’ye Erdal Öz Edebiyat Ödülü takdim edildi.
Selim İleri, sadece edebiyat dünyasında değil, radyo ve televizyon alanında da ödüller aldı. 1999’da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından kültür-sanat dalında ödüllendirildi. 2003’te yayımlanan Uzak, Hep Uzak adlı deneme kitabı ise Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü kazandı. 2012 yılında ise Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’ne layık görüldü.
Uzun seneler Cumhuriyet gazetesinin kültür-sanat sayfasında, “Yazı Odası” köşesinde makaleler yazdı. 2008 yılından itibaren Zaman gazetesinin Kültür-Sanat sayfasında ve Cumartesi ekinde edebiyat ve şehir yazıları kaleme aldı.