Ailelerin; okula gitmek yerine haylazlık eden, okulu savsaklayan çocuklarını “Eğer okumazsan seni mahalledeki kaportacıya veririm” tehdidinin aslında bir tür okula teşvik olarak işlev gördüğü zamanlar çok da eski sayılmaz. Şimdi ise bizzat devletin kendisi “Okulu bırak çırak ol” demeye getirirken, çocukların önüne çıraklığın kendisini hedef olarak konuyor.
“…Mesleki eğitimi güçlendirmek amacıyla yürüttüğümüz çalışmaların meyvelerini almayı sürdürüyoruz. Hamdolsun, meslek liselerimizin doluluk oranı yüzde 100’e yaklaşmıştır. Bu yıl meslek liselerimizin döner sermaye üretimleri, şimdiden 1 milyar 650 milyon lirayı bulmuştur” diyerek çıraklık güzellemesi yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir başka konuşmasında da 251 organize sanayi bölgesinin tamamında MESEM’lerin faaliyete geçtiğini, kalanlarında da aynısını yapacaklarını söylüyordu.
11 BİN 196 ÇOCUK İŞ KAZASI GEÇİRDİ
Erdoğan’ın övünerek anlattığı MESEM’ler ve meslek liselerinde şimdiye kadar 11 bin 196 çocuk ve genç iş kazası geçirdi.
Milli Eğitim Bakanlığı, MESEM’lerde kaç çocuğun çalışırken öldüğüyle ilgili verilen soru önergelerini yanıtsız bırakırken, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi MESEM kapsamında son 6 ayda 9 çocuğun hayatını kaybettiğini tespit etti.
BEYZANUR, ARDA, ÖMER…
İstanbul Büyükçekmece’deki Özkanlar Metal’de çalışan 14 yaşındaki Arda Tonbul’un kafası makineye sıkıştı. Makine başında tek başına bırakılan çocuk, kazanın ardından 16 dakika boyunca fark edilmedi bile. Hastaneye vardıklarında 25 dakika boyunca kalbi durmuş, beynine oksijen gitmemişti. Hastanedeki beş günlük yaşam savaşının ardından Arda hayatını kaybetti.
Diyarbakır’da 10’uncu sınıf öğrencisi Ömer Çakar ise klima montajı için götürüldüğü Oto Galericiler sitesinde, iş güvenliği olmadığı için çatı katından düşerek hayatını kaybetti.
17 yaşındaki Beyzanur Hatmorioğlu’nun Antalya’da MESEM kapsamında çalıştırıldığı Mercedes servisinde, aracın yakıt deposunun şamandırasını değiştirirken meydana gelen patlamada yüzü dahil vücudunun yüzde 80’i yandı. Lise öğrencisi Beyzanur, 7 ayda 15 ameliyat geçirdi.
Beyzanur, Arda, Ömer… MESEM kapsamında çalıştırılırken hayattan koparılan, ağır koşullarda işe sürülüp yaşamları çalınan binlerce yoksul çocuktan sadece birkaçı.
MEB-KOÇ HOLDİNG SUÇ ORTAKLIĞI
AKP döneminde meslek liseleri üzerinden başlatılan ‘işçileştirme’ politikasının temeli, 2006 yılında MEB-Koç Holding suç ortaklığıyla ‘meslek lisesi memleket meselesidir’ hamasetiyle atıldı.
MESEM’ler 2016 yılında Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alındı, böylece eğitim içinde bir okul türü olarak kurgulanmış ve uygulamaya konulmuş oldu.
4 GÜN FABRİKA, 1 GÜN OKUL
MESEM’lerde geçtiğimiz yıl kayıtlı işçi çocuk sayısı 1,5 milyon gibi devasa bir rakama ulaşmışken, bu çocukların yaklaşık 300 bini henüz 18 yaşında bile değil. En az ortaokul mezunu çocuklar MESEM’e kayıt olabiliyor, ‘eğitim’ denilen süreç 4 yıl sürüyor. Öğrenciler haftanın 4 günü işe gönderilirken, okulda geçen zaman 1 günle sınırlı.
Gece geç saatlere kadar çalıştırılan, hafta sonları da işe çağrılan çocuklar var. Okullarda eğitime ara verildiği dönemlerde örgün eğitimdeki çocuklar tatil yaparken, bu çocuklar fabrikada işçilik yapmaya devam ediyor.
Program kapsamında, metal teknolojisinden mobilya ve iç mekan tasarımına kadar 39 iş alanı sıralanmış. Kaza ve can kayıplarının en çok meydana geldiği sektörlerin başında ise inşaat, metal, ağaç işleri, motor ve makine geliyor.
ASGARİ ÜCRETİN YÜZDE 30’U
9, 10 ve 11. sınıf öğrencilerine asgari ücretin yüzde 30’u, 12. sınıftaki ‘kalfalara’ ise asgari ücretin yüzde 50’si ‘maaş’ diye veriliyor. Buna karşılık bu çocukların çalıştırıldığı şirketlerin karları milyarlarca liralık cirolarla ölçülüyor.
MESEM’lerde çocuklara yapılan kaza sigortası, sadece iş kazalarını ve meslek hastalığını kapsarken, öğrencilerin çalıştırıldıkları süre SGK primlerine yansımıyor.
PATRONLAR TEK KURUŞ ÖDEMİYOR
Çocukları çalıştıran işletmelerin cebinden tek kuruş çıkmazken, işçi çocuklara ödenen ücret İşsizlik Fonu’ndan karşılanıyor. Birçok işveren yeni işçi alarak en az asgari ücret ödemek ve diğer işçilik maliyetlerini karşılamak yerine, MESEM’lerdeki çocukları işçileştirerek emek maliyetini sıfırlamış oluyor.
ÇOCUK İŞÇİLİĞİ MEŞRULAŞTIRMA GİRİŞİMİ
MESEM’lere kadar bu alanda yapılan her düzenleme, çocukların değil sermayenin lehine işlerken, meslek liselerinin bir kısmı da Organize Sanayi Bölgeleri’ne taşındı ve her lise çoktan birer fabrikaya dönüştürüldü bile.
Çocuk işçi kurumu gibi davranan Milli Eğitim Bakanlığı ise uygulamaya dayanak aradığı ‘işsiz genç kalmayacak’, ‘gençlerin mesleği olacak, sigortası olacak’ türünden söylemlerle, çocuk işçiliğini meşrulaştırmaya girişiyor.
MESEM’LERDEN ‘MEZUN’ ÇOCUKLARIN KAÇI İŞ BULABİLİYOR?
MEB “Çırak öğrencilerin ahilik kültüründen gelen usta-çırak ilişkisiyle mesleklerini işbaşında öğrenmelerinin amaçlandığı” gibi kulağa hoş gelen bir anlatı tuttursa da, bu söylemin hayatta karşılığı yok.
CHP Milletvekili Turan Taşkın Özer’in, henüz 2 ay önce MEB Bakanı Yusuf Tekin’e “MESEM mezunlarının kaçı eğitim aldığı alan ve dalda, kendi mesleğiyle ilgili SGK kayıtlı iş bulmuştur?” sorusuna verilebilen bir yanıt yok mesela.
Tekin, “Mezunların istihdam durumunun tespitine yönelik SGK ve ilgili diğer kurumlarla çalışmalar devam etmektedir” diyerek soruyu geçiştirdi, böylece bir takip sistemi olmadığı gibi aslında gençlerin iş sahibi olup olmadıklarıyla ilgilenmedikleri de aşikar oldu. Malumun ilanı…
DEVLET, ‘OKULU BIRAK ÇIRAK OL’ DİYOR’
Ailelerin; okula gitmek yerine haylazlık eden, okulu savsaklayan çocuklarını “Eğer okumazsan seni mahalledeki kaportacıya veririm” tehdidinin aslında bir tür okula teşvik olarak işlev gördüğü zamanlar çok da eski sayılmaz. Çünkü kaportacıda çırak olmak zordur, meşakkatlidir… Şimdi ise bizzat devletin kendisi “Okulu bırak çırak ol” demeye getirirken, çocukların önüne çıraklığın kendisini hedef olarak konuyor.
YASAL KILIFLAR, SUÇ VE İSTİSMAR GERÇEĞİNİ DEĞİŞTİRMİYOR
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘müjde’ olarak duyurduğu MESEM’ler, tam 1,5 milyon çocuğu ‘çırak’ ve ‘stajyer’ adı altında en ucuz dolayısıyla en cazip iş gücü ordusu olarak sermayeye terk etti.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Fakat; MESEM’lerin yasal olması, kanunla düzenlenmiş olması, devlet eliyle uygulanıyor olması okula gitmesi gereken yoksul çocuklarının fabrikalarda işe sürülmelerini, ölmelerini, sakat kalmalarını meşru ve kabul edilebilir yapmıyor. Bu alana uydurulmuş yasal kılıfların her türlüsünün çocuk işliğinin tam bir istismar ve suç alanı olduğu gerçeğini değiştirmediği gibi…