Archeology Illustrated’ın yaratıcısı Balage Balogh, Akdeniz ve Orta Doğu’da yer alan arkeolojik alanlara ve figürlere odaklanan gerçekçi çizimlerini, sanatına yön verenleri ve Türkiye’ye olan özel ilgisini anlattı.
Arkeolojik alanların, mitolojik ve tarihi figürlerin ve belli dönemlerin gerçekçi illüstrasyonlarını yapan Balage Balogh, çalışmalarını Archeology Illustrated adındaki sitesinde topluyor. İncil’de yer alan mekân ve figürleri odağına alan sanatçı, eserlerini ortaya koyarken arkeoloji, mimari, sanat ve tarih alanındaki birikimlerinden yararlanıyor. Her sabah kalktığında o gün yaratacığı görseli düşündüğünü söyleyen sanatçı, pek çok arkeolojik çalışmada yer alarak sanat eğitimini farklı disiplinlerle zenginleştiriyor.
“Hiç kimse İncil’de yer alan mekân ve olayların bu şekilde temsil edildiğini görmemiştir” diyen sanatçının çalışmaları dünyaca ünlü müzelerde sergilendi ve pek çok belgesele konu oldu. Eserleri ayrıca birçok yayında yer alan Balage Balogh ile Velev için sanatını, kendisi bu alana yönlendiren etmenleri, çalışma şeklini ve Anadolu’ya olan özel ilgisini konuştuk.
Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz: Balage Balogh kimdir? İncil’de geçen mekânlara olan ilginiz nasıl başladı, geçmişinizin bu alana yönelmenizde bir etkisi var mı?
Macaristan’da büyüdüm. Budapeşte’de bir sanat okuluna gittim ve orada klasik sanatlar üzerine eğitim aldım. Annem ilkokulda coğrafya öğretmeniydi ve bu konu üzerine çok geniş bir kütüphanesi vardı. Aynı zamanda antik tarih ve mitolojiyle yakından ilgili biriydi. Bu kitapları tekrar ve tekrar okuduğum uzun kış geceleri, benim Avrupa’daki ve Orta Doğu’daki atalarımızın inanılmaz tarihinden etkilenmemi sağladı. Yalnızca kitaplarda okuyabildiğim bu mekânlardan kalanları keşfedebilmek için Akdeniz ülkelerini ziyaret etmeyi istedim: Bu hikâyelerden günümüze ulaşmayı başaran olmuş muydu? Bu mekânlara ait herhangi bir iz bulabilir miyim?
20’lerimin başında Amerika’ya taşınmak seyahat planlarımın ekonomik açıdan mümkün hâle gelmesini sağladı ve gelecek projelerim için izlenim ve bilgi edinebilmek için birçok yolculuk yapmaya karar verdim. Ancak zaman bu antik yapılara nazik davranmamıştı ve bir kişi 2000, 3000 yıl öncesinden kalan bir yığının önünde durduğunda oradaki yapının eskiden nasıl göründüğünü hayal etmek ve amacını anlamak mümkün değil.
Hızla gelişen bir alan olan arkeoloji bilimi ve antik kayıtları anlayabilen tarihçi akademisyenler bilgiye erişimimi sağladı. O taş yığınlarının, şimdilerde var olmayan, etkileyici binaları, sarayları, kamusal alanları, evleri, mahalleleri, tüm bir şehri oluşturdukları zamanlardaki hâllerini görmeye çok meraklıydım. Sanattaki yeteneğimi bu yerleri yeniden yaratmak için kullanmak istedim ama nasıl bir sürecin uygun olacağından emin değildim: Bunun gibi sanatsal çalışmalar benden başkasının ilgisini çekecek mi? Bu tip çalışmalarla ilgilenen biri olacak mı?
Yalnızca İncil’de geçen mekânların ve olayların mı arkeolojik illüstrasyonlarını yapmakla ilgileniyorsunuz, tarihte ilginizi çeken başka bir odağınız var mı?
İsrail, Kudüs’te geçirdiğim birkaç yıl benim için bir dönüm noktası oldu. Orada bana geçmişi yeniden yaratmanın bir anlamı olduğunu ve bunun insanların tarihte nasıl bir rota izlediğimizi zihinlerinde canlandırmalarını sağlayacağını gösteren arkeolog ve akademisyenlerle birlikte çalışmaya başladım.
Mimari görselleştirmede oldukça istekli ve yetenekli olduğum için biçimsiz kerpiç harabeleri canlandırmak için İsrail çevresindeki çeşitli arkeolojik kazılarda yer almak üzere davet edildim. Kısa bir süre sonra müzelerde sergilenmek üzere, çıkarılan objeleri gösteren sanat çalışmaları yapmam istenildi. Bulguların doğrudan yerin altından çıkarılma sürecini anladım, ve zekice ve tarihi olarak doğru bir imaj yaratmada birincil kaynakları ve somut kanıt kullanmanın önemini öğrendim. Tarihi bir alan ya da yapı hakkında görsel bir söylemi olan sanat yaptığımda bunun güvenilir ve doğru olgulara dayanması gerekiyor.
İsrail’de, olağanüstü bilgileriyle bana ilham olan dünyanın birçok yerinden arkeolog ve müze küratörleriyle harika zaman geçirdim. Bu şekilde, anlamı olan ve onların kazılar sırasında ortaya çıkardığı gerçeklere dayanan görseller yaratmaya kabil oldum. Aynı zamanda, bilim insanları arasında çıkarılan bu kanıtları yorumlama konusunda anlaşmazlık olduğunu anladım. Saygın arkeologlar ve tarihçiler arasında kazıdan çıkarılan bilginin anlamı konusunda olduğu gibi günümüze ulaşmış yazılı kanıtlar konusunda da süregelen şiddetli bir tartışma var. Sanat çalışmalarımı yaparken mimari bir özellik veya detay hakkında karar vermem gerektiğinde bu durumu göz önünde bulunduruyorum.
Antik alanları doğru bir şekilde gösteren illüstrasyonları yaparken arkeologlardan, araştırmacılardan ve akademisyenlerden yardım aldığınızı söylüyorsunuz. Birebirde iş birliği kurduğunuz kişiler var mı, yoksa yalnızca bu kişilerin yayınlarından mı faydalanıyorsunuz?
Arkeoloji’nin İsrail’deki kahramanlarıyla olan maceralarım artık geçmişte kaldı. Antik bir yapıyı, şehri, insanı, tarihi olayı nasıl göstereceğime; geçmişimizi gerçek kanıtlara dayanacak şekilde ve zihnimde oluşan sanatsal kurguların etkisinde kalmadan nasıl ortaya koyacağıma kendi başıma karar vermeliyim. Yeni bir illüstrasyona başlamaya karar verdiğimde her zaman ilgilendiğim konuyla ilgili bilgi toplamak için Academia.edu, JSTOR, ResearchGate, BASOR gibi akademik dergilere başvuruyorum. Makaleleri okuyorum, kazı planlarını detaylıca çalışıyorum. Genellikle bana görsellerimi oluşturmamda yardımcı olmaları için belirli arkeologlara ulaşıyorum, çünkü onlar aradığım bilgiye birinci elden sahipler ve onlarla görüşlerini almak için bitmiş görselleri paylaşıyorum. Bir görsel üzerinde çalışmaya başladığımda önce göstermek istediğim binanın mimari planının taslağını alıyorum, sonra bu planı perspektif kanununu kullanarak kağıdımda oluşturduğum üç boyutlu alana aktarıyorum. Bu yöntem, mimari projeksiyon olarak adlandırılıyor. Bu, iki boyutlu bir görseli hatasız bir şekilde aktarmanın en güvenli yolu.
Efes’in favori projelerinizden biri olduğunu söylüyorsunuz. Alanda çalışırken nasıl hissettiniz? Efes ve Türkiye’deki diğer antik alanlardaki çalışmalarınız yoğunluğu göz önünde bulundurulduğunda, bölgeye özel bir ilginiz olduğunu söyleyebilir miyiz?
Bugün Türkiye olarak bildiğimiz bölgede bulunan yerlerin pek çok illüstrasyonunu yaptım, çünkü Anadolu yalnızca yüz yıl önce keşfetmeye başladığımız zengin bir tarihi mirasa sahip. Anadolu benim için büyüleyici bir yer; bir sanatçı olarak araştırmamı yapmak ve bir kahvelerdeki Türklerle, her tür tüccarla, ülkede gezerken karşılaştığım herhangi biriyle vakit geçirmekten keyif alan bir gezgin olarak bu toprakları ve insanını pek çok kez ziyaret ettim. 10 bin yıllık tarihiyle Anadolu benim gibi bir sanatçı için ilham olacak sonsuz bir görsel kaynağa sahip ve benim ömrüm onun mirasından yaratmak istediğim görseller için yeterli olmayacak.
İnternet sitemin 750 görsellik büyük bir bölümü Anadolu’nun antik tarihine adanmış durumda. Belki de Anadolu’da üzerine en çok görsel ürettiğim arkeolojik alan Efes. Şehrin mükemmel bir şekilde korunmuş durumu çoğunlukla kanıtlara dayanarak tek bir binanın ya da bütün bir şehrin yeniden canlandırılmasını mümkün kılıyor. Onun (Efes’in) antik tarihi ve dini çalışmalardaki önemi eşsiz ve onun canlandırmaları sitemdeki en popüler görseller arasında yer alıyor.
Ancak Türkiye; beni cezbeden, Pergamon, Truva, Hattuşa, Çatalhöyük, Göbeklitepe ve Antalya’nın muhteşem antik metropolisinin kalıntıları gibi dünyanın en önemli arkeolojik sitlerinden bazılarıyla da biliniyor. Gelecek planlarım arasında Konstantinopolis, Alexandria Troas, Urfa bölgesi ve güneydeki sahil bölgelerinde yer alan Greko-Romen şehirlerin görsellerini yaratmak da yer alıyor. Şimdilerde, Antalya’nın kuzeyindeki Pisidya Antakyası’nın Roman dönemini gösteren çizimler üzerine çalışıyorum.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Türk hükümetinin; kazılara oldukça büyük bir finansal kaynak ve enerji ayırması, ve kültürel mirası ve arkeolojik alanları gelecek kuşaklar ve kimlikleri bu anıtlara dayanan ülkenin vatandaşlarının eğitimi için korunacak şekilde idare etmesi beni mutlu ediyor. Geleceğe baktığımızda şüphesiz ki, bu yatırım yabancı ziyaretçileri ve turistleri çekerek meyve verecek ve Türkiye’nin ekonomisine ve dünyada büyük bir kültür gücü olarak yer alan imajına katkı sağlamaya devam edecek.