Gezi Parkı eylemleri nedeniyle hakkında 30 yıla kadar hapis cezası istenen menajer Ayşe Barım’ın cezaevinde yaşamını sürdüremeyecek kadar ağır sağlık sorunları yaşadığı belirtildi. 9 uzman hekimin imzaladığı sağlık kurulu raporunda, hem kalp hem beyin rahatsızlıklarının ölümcül risk taşıdığı vurgulandı. Avukatlar, Barım’a kalıcı kalp pili takılması gerektiğini belirterek, tahliyesi için mahkemeye yeniden başvurdu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Barım hakkında “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçlamasıyla 22 yıl 6 ay ila 30 yıl arasında değişen hapis cezası talep etti. Hazırlanan iddianame, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 5 Mayıs 2025’te kabul edildi.
İlk duruşma 7 Temmuz’da yapılacak.
Cumhuriyet’in aktardığına göre; iddianamede Barım’ın, Gezi sürecinde “sanatçıları organize ederek” eylemlere yönlendirdiği, kamuoyunu etkilemeye dönük medya paylaşımlarını teşvik ettiği ve bu eylemlerin organize doğasına katkı sunduğu öne sürüldü.
İddianamede HTS kayıtları, sosyal medya etkileşimleri ve bazı tanık ifadeleri yer aldı.
Barım’ın avukatları, cezaevinde yaşadığı ciddi sağlık sorunları nedeniyle 30 Mayıs 2025’te mahkemeye başvurdu. Mahkemenin sevki sonrası, Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde 9 farklı uzman hekimin imzasıyla hazırlanan 2 Temmuz 2025 tarihli rapora göre, Barım’ın hem kalbinde hem beyninde hayati risk taşıyan çoklu rahatsızlıklar olduğunu ortaya koydu.
Rapor, Barım’ın kalbinde Hipertrofik Kardiyomiyopati, Asimetrik Septal Hipertrofi, ileri mitral ve triküspit yetmezlik, kalp kapaklarında kaçak, ritim bozukluğu gibi toplam 6 ciddi teşhis bulunduğunu belirtiyor. Kalp kaslarının dengesiz biçimde kalınlaştığı, kan akışının sağlanamadığı, kalp pili takılması gerektiği ve bu durumun her an ani ölümle sonuçlanabileceği vurgulandı.
Ayrıca Barım’ın beyninde daha önce yerleştirilen iki stente rağmen, ana damarda (MCA bifurkasyonu) yeni bir anevrizma oluştuğu ve bu baloncuk büyüdüğü için patlama riskinin yüksek olduğu ifade edildi. Anevrizmanın konumu nedeniyle henüz müdahale edilemediği, patlama durumunda beyin kanaması, felç ya da ölümle sonuçlanabileceği kaydedildi.
Mahkemeye sunulan dilekçede, Barım’ın yalnızca son bir ayda dört kez bayıldığı, bu bayılmaların birinde infaz memurları tarafından yerde hareketsiz bulunduğu, bir sonrakinde ise müdahale edilememesi halinde ölümle sonuçlanabileceği ifade edildi. Raporda, bu tür ani gelişen durumlara cezaevi koşullarında hızlı ve yeterli müdahale yapılamayacağı vurgulandı.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Barım’ın avukatları, müvekkillerinin kalp ameliyatının cezaevine girmeden önce planlandığını ancak tutuklama nedeniyle gerçekleşmediğini belirtti. Rapor ayrıca, kalıcı kalp pili takılmaması durumunda Barım’ın yaşam süresinin her an sona erebileceği uyarısında bulundu.
Avukatlar, 20 Mayıs ve 11 Haziran’da tahliye talebinde bulundu ancak mahkeme talepleri reddetti. 5 Haziran’daki son bayılmanın ardından sağlık kurulu raporunun mahkemeye sunulmasıyla yeniden tahliye başvurusu yapıldı.
Avukatlar, Adli Tıp Kurumu raporunun beklenmeden tahliye kararı verilmesi gerektiğini, aksi halde doğabilecek sonuçlardan cezaevi koşullarının sorumlu olacağını belirtti.