Jane Fonda ve yüzlerce Hollywood ünlüsü, Soğuk Savaş dönemindeki ifade özgürlüğü protesto hareketini yeniden başlattı ve Trump yönetiminin eleştirenleri susturmak için koordineli bir kampanya yürüttüğü uyarısında bulundu. (FOTOĞRAF: JULIEN DE ROSA / AFP)
Hollywood’da ifade özgürlüğü yeniden tartışma konusu. Entertainment Weekly’nin haberine göre, Jane Fonda öncülüğünde sanatçılar ve medya çalışanları bir araya gelerek “First Amendment Committee” (Birinci Değişiklik Komitesi) adını taşıyan oluşumu yeniden kurdu. Komitenin hedefi, sansür girişimlerine ve politik baskılara karşı sanatçıların haklarını savunmak.
Komite, ilk olarak 1940’larda ve 1950’lerde, ABD’deki McCarthy dönemi cadı avları sırasında ortaya çıkmıştı. O yıllarda yüzlerce yazar, oyuncu ve yönetmen “komünist sempatizanı” olduğu iddiasıyla kara listeye alınmış; birçok isim işini kaybetmişti. Yeni dönemde ise tartışmalar, yapay zekâ ile üretilen içeriklerden medya üzerindeki siyasi baskılara kadar geniş bir alanı kapsıyor.
ABD’li aktris ve savaş karşıtı aktivist Jane Fonda, 21 Ağustos 1972’de Miami’de Vietnam Savaşı’nı protesto etmek için Kongre Salonu önünde düzenlenen gösteride kadınlara ve Vietnam gazilerine sesleniyor. (Fotoğraf: ARNOLD SACHS / AFP)
Fonda, yaptığı açıklamada “Sanatçıların sesi susturulursa, toplumun vicdanı da susturulmuş olur” ifadelerini kullandı. Eleştirmenlere göre bu adım, Hollywood’un sadece eğlence endüstrisi değil, aynı zamanda demokratik hakların savunulduğu bir alan olduğuna işaret ediyor.
“Hollywood Kara Listesi”, 1940’ların sonu ile 1950’lerin başında ABD’de senatör Joseph McCarthy’nin başını çektiği anti-komünist kampanyalar sırasında ortaya çıkan ve yüzlerce sanatçının meslek hayatını altüst eden uygulamaya verilen addır.
ABD Temsilciler Meclisi’nin House Un-American Activities Committee (HUAC – Amerikan Karşıtı Faaliyetleri Araştırma Komitesi) adlı alt komisyonu, Hollywood’daki senarist, yönetmen, oyuncu ve yapımcıları “komünist bağlantıları” olduğu gerekçesiyle sorguya çağırdı. 1947’de “Hollywood Ten” (Hollywood Onlusu) adı verilen senarist ve yönetmen grubu, ifade özgürlüğünü savunarak komiteye tanıklık etmeyi reddetti ve hapis cezasına çarptırıldı.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Ardından oluşturulan gayriresmî kara listeler, sektördeki yüzlerce kişinin işsiz kalmasına yol açtı. Dalton Trumbo gibi ödüllü senaristler takma adlarla yazmak zorunda kaldı; Charlie Chaplin gibi dünya çapında ünlü isimler ABD’den ayrılmak zorunda bırakıldı.
Kara liste uygulaması yalnızca bireyleri değil, tüm sinema endüstrisini derinden etkiledi. Hollywood’da ifade özgürlüğünün zedelenmesine yol açan bu dönem, sanatın politik baskı karşısındaki kırılganlığını gösterdi. 1960’lardan itibaren kara liste fiilen sona erse de, yarattığı tahribat hâlâ hatırlanır.
Bugün “Hollywood Kara Listesi”, sansür, politik baskı ve ifade özgürlüğü tartışmalarında tarihsel bir uyarı işlevi görmektedir.