AŞI KARŞITLIĞI – Bilimin Gövdesine Saplanan Şüphe

Korku, komplo ve güvensizlikle beslenen; bireysel hak ile toplumsal sorumluluk arasında gerilimli bir duruş.


Aşı karşıtlığı nedir, yalnızca modern bilime mi yöneliktir?

Aşı karşıtlığı, bireylerin çeşitli gerekçelerle aşılara karşı çıkmaları, aşı yaptırmayı reddetmeleri ya da bu uygulamalara topluca direnç göstermeleri durumudur. Sanıldığı gibi yalnızca modern tıbba özgü bir reaksiyon değildir. Tarih boyunca, veba ve çiçek aşıları döneminde de benzer direnişlerle karşılaşılmıştır. Ancak günümüzde bu karşıtlık daha örgütlü, ideolojik ve dijitalleşmiş bir yapı içindedir. Aşı karşıtlığı, bilime duyulan güvensizlikten çok daha derin bir toplumsal kırılmayı ve otoriteyle kurulan ilişkinin yeniden tanımlanma arzusunu yansıtır.


Aşı karşıtlığının temel sebepleri nelerdir?
Aşı karşıtlığını besleyen nedenler, bireysel deneyimlerden toplumsal yapıdaki güvensizliklere kadar uzanır. Bazı bireyler, geçmişte yaşanmış yan etkiler veya ailevi kayıplar nedeniyle aşılara temkinli yaklaşırken; kimileri ise komplo teorilerine, büyük ilaç şirketlerine, hatta devlet mekanizmalarına karşı duyulan sistematik güvensizlikten beslenir. İnanç sistemleri, otorite karşıtlığı, bireysel özgürlük vurgusu ve bilgi kirliliği de bu karşıtlığı derinleştiren diğer etkenlerdir.


Sosyal medya bu karşıtlığın yayılmasında nasıl bir rol oynuyor?
Sosyal medya, aşı karşıtı düşüncelerin hem üretilmesini hem de yayılmasını büyük ölçüde kolaylaştırmıştır. Bilimsel bilgiye karşıt içerikler, algoritmalar sayesinde yankı odalarında hızla yayılırken; duygusal anlatılar, kişisel trajediler ya da “uyanma hikâyeleri” gibi içerikler daha çok etkileşim almakta ve güvenilir görünmektedir. Bu durum, bilgiye değil, duygulanıma dayalı bir ikna süreci yaratır. Ayrıca uzmanlık ve amatörlük arasındaki sınır da bulanıklaşır.


Aşı karşıtlığı bireysel bir tercih midir, toplumsal bir tehdit mi?
Her bireyin bedenine dair karar alma hakkı vardır. Ancak söz konusu bulaşıcı hastalıklar olduğunda bu karar, yalnızca bireyin değil toplumun sağlığını da etkiler. Aşılama oranının düşmesi, “sürü bağışıklığı”nın kırılmasına, dolayısıyla salgın hastalıkların geri dönmesine yol açar. Bu nedenle aşı karşıtlığı, yalnızca bir bireysel tercih değil, kolektif sağlığı tehdit eden bir kamusal meseledir.


Aşı karşıtlığı nasıl aşılabilir?
Baskı, yasak ve zorunluluklar tek başına yeterli değildir. Öncelikle bilimsel bilginin açık, erişilebilir ve şeffaf bir dille paylaşılması gerekir. Sağlık politikalarının sosyal adalet ilkesine dayanması, bireylerin endişelerini küçümsemeden ve damgalamadan diyalog kurulması önemlidir. Aşı karşıtlığını sadece cehaletle açıklamak değil, aynı zamanda bir çağın travmalarını, güven krizlerini ve bireyin yalnızlaşmasını da anlamak gerekir. Bu anlayış, iknaya ve toplumsal dayanışmaya giden yolu açabilir.


Popüler Kültürde AŞI KARŞITLIĞI

Kitap Dünyasında:
Eula Biss’in On Immunity: An Inoculation adlı eseri, aşı karşıtlığına hem kişisel hem de kültürel bir perspektiften bakar. Kitap, annelik, korku ve bilgi arasındaki çatışmaları etkileyici bir dille işler.

Sinemada ve Dizilerde:
Contagion (2011) filminde, sadece bir virüs değil, komplo teorileri ve yanlış bilgilerin de hızla yayılması konu edilir. Jude Law’ın canlandırdığı karakter, aşı karşıtı propagandanın etkisini çarpıcı biçimde ortaya koyar.

Video Oyunlarında:
The Last of Us oyun serisi, doğrudan aşı karşıtlığını işlemez; ancak bir ilacın, bir tedavinin varlığı üzerinden etik ve toplumsal tercihler üzerine düşündürür. Bilimsel çözüm ile bireysel kayıplar arasındaki gerilim burada dramatik bir biçimde hissedilir.

Tiyatro ve Diğer Sanat Alanlarında:
Güncel tiyatro sahnelerinde, COVID-19 sonrası yazılan oyunlarda aşı tartışmaları ve pandemiye dair sosyal kırılmalar sahneye taşınmaya başladı. Belgesel tiyatro örneklerinde aşı karşıtı bireylerle yapılmış röportajlar da yer buluyor.


Genel Değerlendirme

Aşı karşıtlığı, yalnızca bir tıbbi tereddüt değil, bir çağın ideolojik ve duygusal çatlağıdır. Bilimin kesinliğine karşı bireysel kırılganlığın, otoriteye karşı öfkenin, hızla değişen dünyaya karşı yönsüzlüğün ifadesidir. Bugün aşıyı reddedenler belki de sadece iğneyi değil, dünyanın geldiği yönü de reddediyordur. Asıl soru şudur: Bilimsel bilgiye yeniden nasıl güveneceğiz — ve kimin aracılığıyla?


Velev’den İlgili Maddeler

Komplo Teorileri
BİYOİKTİDAR
Beden Politikaları
Popüler Kültür
Korku Siyaseti

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com