KORKU SİYASETİ (İng. Politics of Fear; Alm. Politik der Angst; Fra. Politique de la Peur)

Korku siyaseti, bireylerin veya toplumların korku, kaygı ve tehdit algısı üzerinden yönlendirilmesi ve yönetilmesi sürecidir. Bu strateji, siyasetçilerin ve iktidarların güçlerini konsolide etmek, politik rakiplerini zayıflatmak veya belirli politikaları meşrulaştırmak amacıyla korku duygusunu bilinçli bir şekilde kullanmalarına dayanır.

Korku siyaseti, kriz zamanlarında, savaş dönemlerinde, ekonomik durgunluklarda veya toplumsal çalkantılar sırasında en sık kullanılan siyasi araçlardan biridir. Medya, propaganda, söylem manipülasyonu ve dezenformasyon gibi araçlarla toplumun korkuları tetiklenerek belirli bir gündem oluşturulur.

Etimoloji ve Köken
Korku siyaseti, İngilizcede “politics of fear” veya “fear-based politics” olarak adlandırılır. Bu kavramın kökenleri, Platon, Machiavelli ve Hobbes gibi düşünürlerin siyasal korku ve otoriter yönetimler hakkındaki analizlerine kadar uzanır.

📌 Platon → Devletin, halkı koruma bahanesiyle bireysel özgürlükleri kısıtlayabileceğini savunur.
📌 Thomas Hobbes → “Leviathan” adlı eserinde, insanların korku nedeniyle güçlü bir devlete boyun eğmeye razı olduğunu belirtir.
📌 Niccolò Machiavelli → “Prens” adlı eserinde, bir liderin sevilmekten çok korkulmasının daha güvenli olduğunu savunur.

Bu görüşler, modern korku siyaseti anlayışının felsefi temelini oluşturmuştur.

Tarihçe ve Gelişim Süreci
📌 Orta Çağ ve Dini Korkular
Engizisyon Mahkemeleri, kilisenin otoritesini artırmak için “cehennem korkusu”nu kullanmıştır.
Cadı Avları, toplumda korku yaratarak iktidarın kontrolü elde tutmasına hizmet etmiştir.

📌 20. Yüzyılda Korku Siyaseti
Hitler ve Nazizm: Yahudiler, komünistler ve diğer azınlık grupları “tehdit” olarak gösterilerek toplumda korku oluşturulmuş, bu da Nazi Almanyası’nda totaliter yönetimi güçlendirmiştir.
Soğuk Savaş Dönemi: ABD ve SSCB, karşılıklı olarak nükleer savaş korkusunu kullanarak kendi toplumlarını kontrol altına almıştır.
McCarthy Dönemi (ABD): Komünizm korkusu, bireylerin fişlenmesine ve “cadı avı” süreçlerine yol açmıştır.

📌 21. Yüzyılda Korku Siyaseti
11 Eylül Saldırıları (2001) → Terör korkusu, ABD ve Batı ülkelerinde güvenlik politikalarının sertleşmesine, bireysel özgürlüklerin kısıtlanmasına ve savaşların meşrulaştırılmasına yol açmıştır.
Mülteci Krizi (2015 sonrası) → Göçmen karşıtı partiler, mülteci korkusunu kullanarak milliyetçi ve muhafazakâr politikaları güçlendirmiştir.
COVID-19 Pandemisi (2020 sonrası) → Korku siyaseti, hükümetlerin olağanüstü yetkiler elde etmesine neden olmuş, bazı ülkelerde sert karantina politikaları otoriter eğilimleri artırmıştır.

Korku Siyasetinin Temel Stratejileri
📌 Düşman Yaratma
İktidarlar, toplumu mobilize etmek için iç veya dış düşman figürleri yaratır.
Örnek: Soğuk Savaş’ta “komünizm tehdidi”, günümüzde “terörist gruplar” veya “göçmenler”.

📌 Güvenlik Tehditlerini Abartma
Bireylerin korku içinde yaşamasını sağlayarak güvenlik politikalarının sertleşmesini meşrulaştırmak.
Örnek: Patriot Act (2001), ABD’de bireysel mahremiyet haklarını kısıtlayan bir yasadır.

📌 Korkunun Sürekli Beslenmesi
Medya ve propaganda yoluyla toplumun korku içinde tutulması sağlanır.
Örnek: Sürekli olarak “ülke tehlikede” mesajları vererek halkın tepkilerini yönlendirmek.

📌 Otoriterleşmenin Meşrulaştırılması
Liderler, “Güçlü bir yönetim olmadan ülke çöker” söylemiyle otoriter politikaları savunur.
Örnek: Bazı ülkelerde olağanüstü hâl ilan edilerek seçimlerin ertelenmesi.

Siyasal Korku ve Medyanın Rolü
📌 Sosyal Medya Algoritmaları
Facebook, Twitter gibi platformlar, kutuplaştırıcı içerikleri öne çıkararak korkunun daha hızlı yayılmasına neden olur.
Bot hesaplar ve trol orduları, korkuyu manipüle etmek için kullanılır.

📌 Ana Akım Medya ve Korku Yayma
TV kanalları ve gazeteler, izlenme oranlarını artırmak için “felaket senaryoları” üzerinden yayın yapar.
Haberlerde sürekli kriz, terör ve kaos vurgusu yapılması, toplumda korku atmosferini diri tutar.

Korku Siyasetinin Topluma Etkileri
📌 Demokratik Kurumların Zayıflaması
Korku siyaseti, ifade özgürlüğünü ve hukuk devletini zayıflatabilir.
Olağanüstü hâl, sıkıyönetim veya geniş yetkili yasalar kalıcı hale gelebilir.

📌 Siyasi Kutuplaşmanın Artması
Korku, toplumdaki farklı grupları birbirine düşman hale getirebilir.
“Biz ve onlar” ayrımı, siyasal kutuplaşmayı derinleştirir.

📌 Bireysel Özgürlüklerin Kısıtlanması
Güvenlik kaygısı bahanesiyle vatandaşların mahremiyeti ihlal edilebilir.
Gözetim teknolojileri artırılarak bireyler sürekli izlenebilir.

Korku Siyasetini Aşmanın Yolları
📌 Medya Okuryazarlığı ve Eleştirel Düşünme
İnsanların medyada sunulan bilgileri sorgulaması ve doğruluk kontrolü yapması gerekir.
Algoritmaların nasıl çalıştığını anlamak, manipülasyona karşı koruyucu olabilir.

📌 Şeffaf Yönetim ve Demokrasi Kültürü
Hükümetlerin kriz yönetiminde şeffaf olması, halkın güvenini artırır.
Bağımsız medya ve sivil toplum kuruluşları, otoriterleşmeye karşı denge unsuru olabilir.

📌 Eğitim ve Bilinçlendirme Kampanyaları
Korku siyasetine karşı eleştirel medya okuryazarlığı eğitimi verilmelidir.
Komplo teorileriyle mücadele eden platformlar desteklenmelidir.

Sanat, Edebiyat ve Popüler Kültürde Korku Siyaseti
📌 Edebiyat:
George Orwell – 1984: “Büyük Birader” kavramı, korku siyasetine en iyi örneklerden biridir.
Aldous Huxley – Cesur Yeni Dünya: Bireylerin korku yoluyla nasıl kontrol edilebileceğini anlatır.

📌 Filmler ve Diziler:
V for Vendetta (2005): Korku yoluyla yönetilen bir distopya.
The Social Dilemma (2020): Sosyal medyanın kutuplaştırıcı etkileri.

Sonuç
Korku siyaseti, yüzyıllardır otoriter rejimlerin kullandığı en etkili yönetim stratejilerinden biri olmuştur. Günümüzde medya, dijital propaganda ve kriz yönetimi teknikleriyle daha güçlü bir hale gelmiştir. Ancak eleştirel düşünce, şeffaf yönetim ve sivil katılım ile korku siyasetine karşı koymak mümkündür.

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com