Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır, CHP'ye katıldı.
Meral Akşener’in ailesi ve Özel Kalem müdürü Esma Bekar’ın banka hesaplarını yasa dışı yollardan incelettiği iddiası ile İYİ Parti’den ihraç edildikten sonra Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) Sakarya Milletvekili Ümit Dikbayır, Kürt sorununu yazdı. “Asıl mesele” başlığı ile kaleme aldığı yazıda Dikbayır, tartışma yaratacak tespitlerde bulundu. “Önce dili düzeltmekle başlayalım” diyen Dikbayır, “Türkiye’de ‘Kürt halkı’ diye ayrı bir siyasal özne yoktur. Türkiye’de Kürt kökenli vatandaşlarımız vardır. Nasıl ki: Gürcü kökenli, Laz kökenli, Çerkez kökenli, Arnavut kökenli, Boşnak kökenli vatandaşlarımız varsa, Kürt kökenli vatandaşlarımız da bu milletin ayrılmaz bir parçasıdır.”
Amida Haber‘in aktardığına göre; kaleme aldığı “kökenli” ifadesinin rastgele olmadığını savunan Dikbayır’ın yazısının devamı şöyle: “Halk’ ve ‘millet’ kavramları siyasal egemenlik çağrışımı taşır. Bu nedenle bilinçli olarak kullanılır, bilinçli olarak dayatılır. Kürt kökenli vatandaşların gerçek talebi nedir? Şu soruyu açıkça sormak gerekir: Kürt kökenli vatandaşlarımızın; ayrı bir devlet, ayrı bir bayrak, ayrı bir ordu, ayrı bir vatan, üniter yapının dağıtılması gibi bir toplumsal ve yaygın talebi var mı? Cevap nettir: Yoktur. Bu ülkede yaşayan Kürt kökenli vatandaşların ezici çoğunluğu: Bu vatanı kendi vatanı bilir, bayrağı kendi bayrağı bilir, devleti kendi devleti bilir. Sorun burada değildir. Asıl mesele: Kürtler üzerinden kurulan emperyalist hesap.”
Kürt meselesinin Kürtlerin iradesi dışında ortaya çıktığını ileri süren Dikbayır’ın yazısının tamamı şöyle:
Bugün “Kürt meselesi” diye önümüze konan tablo, Kürtlerin kendi iradesinden doğmuş bir tablo değildir. Daha çarpıcı bir gerçeği söyleyelim: PKK’nın kurucuları Kürt değildir. Bu da tesadüf değildir. Bu, Kürtlerin özgürlüğü için değil, Kürtler üzerinden bölgesel hesap görmek isteyen emperyalist bir aklın ürünüdür. Bu yüzden: PKK, Kürtlerin örgütü değildir. PKK, Kürtlerin iradesi değildir. PKK, Kürtleri temsil etmez. En büyük zararı Kürtler görüyor. Bir gerçeğin altını kalın çizgiyle çizmek gerekir: PKK’dan en çok kurtulmak isteyenler Kürtler olmalıdır. Çünkü PKK’dan en büyük zararı Kürt kökenli vatandaşlarımız görmektedir. Kürt kökenli vatandaşlarımız: Çocuklarını dağa kaçıran, gençlerini ölüme sürükleyen, şehirlerini savaş alanına çeviren, ekmeğini, huzurunu, geleceğini çalan bir terör örgütünün çilesini çekmiştir.
Kim ister: Bir bebek katili tarafından temsil edilmeyi? Eli kanlı bir caniyi “temsilci” kabul etmeyi? Bu, Kürt kökenli vatandaşlarımıza yapılabilecek en büyük hakarettir. Bugün dayatılan tablo iktidar tarafından şunu söylüyor: “Ey Kürtler, sizi; bebekleri öldüren, sivilleri katleden, askerleri pusuya düşüren bir terörist temsil edecek.” Bundan daha ağır ve onur kırıcı şey olabilir mi? PKK’yı “Kürtlerin temsilcisi” olarak sunmak: Kürt kökenli vatandaşlara haksızlıktır, Kürt kökenli vatandaşların iradesini gasp etmektir, Kürt kökenli vatandaşları bir terör örgütüne mahkûm etmektir. Apo ancak ve ancak kendi kurduğu terör örgütünün temsilcisidir. Başka hiç kimseyi temsil etmez. Bu yoldan da çözüm çıkmaz.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Terör örgütlerini muhatap alarak: Çözüm çıkmaz, istikbal çıkmaz, huzur çıkmaz. Buradan çıkacak tek şey şudur: Emperyalistlerin çizdiği senaryoyu, onların istediği biçimde uygulamak ve yine onların istediği biçimde sonlandırmak. Buna alet olanlar: Bugüne değil, Yarına değil, Tarihe hesap verir. Son söz olarak; bu mesele bir Kürt meselesi değildir. Bu mesele: Kürt kökenli vatandaşları araçsallaştıran, Kürt kökenli vatandaşları öne sürüp bedeli onlara ödeten, bölgeyi ve Türkiye’yi hedef alan emperyalist bir projedir. Kürt kökenli vatandaşlarımız bu projenin öznesi değil, en büyük mağdurudur. Devlet; terörle pazarlık yaparak değil, üniter yapı altında milletin tamamını koruyarak güçlü olur. Ve bu yoldan: Ne huzur çıkar ne çözüm çıkar, ama mutlaka HESAP çıkar.”
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
