Tayvan sinemasında sessiz sedasız yükselen bir yapım, 2025 sonbaharında dünyaya açılıyor. Reuters’in haberine göre, Shih-Ching Tsou’nun solo yönetmenlik denemesi Left-Handed Girl, tamamen iPhone ile çekildi; ve bu gerçekçi üretim yaklaşımı, Taipei gece pazarlarının doğal atmosferini yakalamak için seçildi.
Film, bekar bir annenin ve iki kızının – kırsaldan kente dönüş yolculuğunu, geçim mücadelesini ve kuşak çatışmalarını konu alıyor. Uzun yıllara yayılan senaryo geliştirme süreci ve kişisel anılarla yoğrulan hikâye, Tsou’nun çocukluğundaki “sol el kullanma” baskısından doğan bir travmadan esinleniyor; yönetmen, bu deneyimi sahnelere yansıtarak hem toplumsal baskıları hem de aile içi dinamikleri samimi bir drama eşliğinde aktarıyor.
Uluslararası alanda da dikkat çeken film, 2025 Cannes Film Festivali’nde Critics’ Week bölümünde dünya prömiyerini yaptı; ardından gelen olumlu eleştiriler, yapımın yüksek beklentilerle karşılanmasına neden oldu.

Tayvan Kültür Bakanlığı 28 Ağustos 2025’te yaptığı açıklamayla Left-Handed Girl’ü 2026 Akademi Ödülleri’nde En İyi Uluslararası Film kategorisi için ülkenin resmi adayı olarak gösterdi. Örgüt, filmin “Tayvan gece pazarlarının canlı kimliğini, solak bir kızın gözünden aktararak, gelenek ve modernite arasındaki gerilimi güçlü biçimde resmettiğini” belirtti.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Film, yalnızca estetiği ve üretim biçimiyle değil; anlattığı hikâye, karakterlerin gerçekliği ve toplumsal temalarıyla da öne çıkıyor. Eleştirmenler, Left-Handed Girl’in yalnızca bir “göçmen öyküsü” değil; toplumsal önyargılar, aile bağları ve kimlik arayışı üzerine evrensel bir tartışma başlattığını vurguluyor.

Sonuç olarak, Left-Handed Girl uzun zamandır beklenen bir “sessiz devrim” niteliğinde: Kültür, gelenek ve modernite arasındaki çatışmayı, sade fakat derin bir sinema diliyle aktaran; Tayvan’ın sinematik yüzünü yeniden şekillendirme potansiyeline sahip bir film.
Cep telefonuyla film çekme fikri, başlangıçta teknik bir sınırlılık gibi görünse de, son on yılda bağımsız sinemanın en özgür alanlarından biri hâline geldi. Bu eğilimin dönüm noktalarından biri, Sean Baker’ın tamamı iPhone 5s ile çekilen Tangerine (2015) filmiydi. Sundance’te gördüğü büyük ilgi, sinema üretiminde “erişilebilir teknoloji” kavramının yeni bir estetik anlayışa dönüşebileceğini ortaya koydu. Steven Soderbergh’in Unsane (2018) ve yine iPhone ile çektiği spor draması High Flying Bird (2019), mobil kameraların profesyonel sinema diline entegre edilebileceğini gösteren diğer öncü örnekler oldu.
Cep telefonuyla çekilen filmler yalnızca teknik bir deneme niteliği taşımıyor; aynı zamanda bağımsız yönetmenlere düşük bütçeyle yaratıcı risk alma imkânı tanıyor. Kameranın küçüklüğü, doğal ışık kullanımını kolaylaştırıyor; kapalı mekânlarda veya kalabalık şehir dokularında görünmez bir kamera gibi çalışarak daha organik performansların önünü açıyor. Bu yaklaşım, özellikle kent yaşamı, göç, sınıf, gençlik kültürü ve mahrem alanların temsili gibi konularda mobil sinemanın ayrı bir estetik kimlik oluşturmasını sağladı.
Son dönemde Tayvan yapımı Left-Handed Girl gibi tamamen iPhone ile çekilen yeni örnekler, mobil sinemanın yalnızca bağımsız çevresinde değil, ulusal Oscar adaylıkları düzeyinde de kabul gördüğünü gösteriyor. Bugün cep telefonu kamerası, teknolojinin demokratikleşmesiyle birlikte hem genç yaratıcılar için sınırları azaltan bir araç hem de sinema anlatımının dönüşümünü hızlandıran bir üretim yöntemi olarak değerlendiriliyor.
Cep telefonlarının film yapımındaki yükselişi, yalnızca teknik bir merak değil, aynı zamanda düşük bütçeli yaratıcı üretimin sınırlarını genişleten bir devrim olarak değerlendiriliyor. Özellikle iPhone, hem kamera kalitesi hem de kurgu aşamasında iMac ekosistemiyle sağladığı entegrasyon sayesinde sinemacıların en sık tercih ettiği mobil kamera hâline geldi. Her yeni modelle gelişen sensör yapısı, ışık duyarlılığı ve yazılımsal stabilizasyon, iPhone’u bağımsız sinema için güvenilir bir araç hâline getiriyor.
Aşağıda tamamı iPhone ile çekilmiş, sinema tarihinde kendine yer edinmiş filmler ve kısa filmler listesi yer alıyor:
Steven Soderbergh’in yönettiği film, Claire Foy’un canlandırdığı bir kadının akıl sağlığına ilişkin şüpheler etrafında gelişen psikolojik gerilimi konu alır. Modern mobil sinemanın en bilinen örneklerinden biri kabul edilir.
Sean Baker’ın trans seks işçisi Sin-Dee’nin bir gününe odaklanan filmi, Sundance’te büyük ses getirmiş; mobil sinemanın cesur, enerjik ve gerçekçi anlatım biçimi için bir dönüm noktası olmuştur.
Matthew A. Cherry’nin yılbaşı gecesi aldığı bir haberle hayatı değişen bir Uber sürücüsünü anlattığı film, iPhone 6s’in düşük ışık performansını yaratıcı şekilde kullanan erken örneklerden biridir.
Jay Alvarez imzalı film, karmaşık bir siber suç dünyasının içine çekilen Jake karakteri üzerinden ilerler. Tamamı telefon kamerasıyla çekilen ilk suç dramlarından biridir.
Koreli yönetmenler Chan-kyong Park ve Chan-wook Park’ın birlikte çektiği bu kısa film, telefonla çekilip uluslararası festivallere seçilen ilk yüksek profilli örneklerden biridir. Bir balıkçının hayatını değiştiren doğaüstü bir karşılaşmayı konu alır.
Ricky Fosheim’ın karla kaplı lüks bir kış evinde geçen gerilim filmi, aklını yitirmeye başlayan bir adamın içsel çözülüşünü anlatır. iPhone’un dar mekân estetiğiyle nasıl çalışabileceğine dair çarpıcı bir örnektir.
Malik Bendjelloul’ün Oscar ödüllü belgeseli, 1970’lerin gizemli rock figürü Rodriguez’i araştıran iki Güney Afrikalı hayranın hikâyesini anlatır. Yönetmen, 8 mm kamerası bozulunca çekimlerin bir bölümünü 8mm Vintage Camera adlı iPhone uygulamasıyla yapmıştır.
Tristan Pope’nin 18 dakikalık kısa filmi, iki sevgilinin New York’taki iniş çıkışlı ilişkisini anlatır. Mobil kamera ile yakın plan duygu aktarımı üzerine sıkça referans verilen yapımlardan biridir.
Mael Sevestre’nin kısa filmi, fotoğraf çekerken beklenmedik bir kazaya karışan bir fotoğrafçının hikâyesini taşır. Minimal ışıkla çekilmiş sahneleriyle dikkat çeker.
Chris Nong’un sekiz dakikalık aksiyon kısa filmi, yüksek tempolu araba kovalamacalarını yalnızca telefon kamerasıyla yakalaması nedeniyle mobil sinema tarihinde ilgiyle anılır.
Genç sanatçı Ezgi Yelen’in tamamen iPhone XS Max ile çekilen müzik klibi, yalnızca iki LED ışık ve FiLMiC Pro uygulaması kullanılarak üretildi. Yelen ve benzeri genç yaratıcılar için iPhone, düşük prodüksiyonla bile nitelikli işler ortaya koyabilmenin pratik bir aracına dönüşmüş durumda. Bu yaklaşım, kariyerine yeni başlayan sanatçılara cesaret veren önemli bir eğilim olarak değerlendiriliyor.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
