Ketebe’de ‘diktatör’ sansürü: Kitabın çevirmeninden ‘Onayım alınmadı’ açıklaması

Ketebe Yayınları'nın İtalyan filozof Franco Bifo Berardi'nin "İkinci Geliş" kitabındaki Türkiye'yle ilgili bölümleri sansürlemesinin yankıları sürerken kitabın çevirmeni Ali Karatay, bu değişiklikten haberi olmadığını, yazarın da bu konuyla ilgili açıklama yapacağını söyledi.

İktidara yakın Albayrak grubuna ait Ketebe yayınlarından çıkan Berardi’nin İkinci Geliş / Küresel Aydınlanma, Küresel İç Savaş ve Kıyametin Ertesi Günü kitabında geçen “İslamofaşist diktatör” ibaresinin Türkçe çeviriden çıkarıldığı ortaya çıktı. Kitapta Berardi’nin dünyadaki, baskıcı yönetimler arasında saydığı Türkiye’yle ilgili bölüm de atıldı.

Ardından ilginç bir şekilde kitabın yayına hazırlayan editör Adem Beyaz’ın “ilgili bölümü ben çıkardım” diyerek sansürü üstlendi. Tüm bunlar yaşanırken gözlerin çevrildiği kitabın çevirmeni Ali Karatay’dan da açıklama geldi.

‘HABERİM YOKTU, ÇOK ÜZÜLDÜM’

Corpus Dergi’ye konuşan Karatay, “Değişiklikten haberiniz var mıydı?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Hayır, yoktu. Kitabı 2022 Aralık’ında çevirip yayınevine teslim ettim; yani çevirinin üzerinden üç yıl geçti. Fakat kitap ancak 50 gün kadar önce, İkinci Geliş ismiyle yayınlandı. Komünizmin “ikinci geliş”inin teorileştirilip savunulduğu bir kitap bu. Bir dostum sosyal medyada yürüyen tartışmadan beni haberdar edince çok şaşırıp, önce İngilizce orijinal metni, sonra gönderdiğim çeviri metnini, son olarak da Türkçe kitabı kontrol ettim.Orijinal metinde “… Turkey, where thousands o teachers have been fired by the Islamo-fascist dictator” şeklinde geçen, benim “İslamofaşist diktatörün binlerce öğretmeni işinden ettiği Türkiye” şeklinde çevirip gönderdiğim ifade Türkçe kitaptan çıkarılmıştı. (Yeni bir Kafkaesk davaya imza atmak isteyebileceklerin işini kolaylaştırmamak için: Bu ifade bana değil, yazara ait, ben çevirmen olarak, bir sözleşmenin ve yazı namusu dediğim şeyin bana yüklediği sorumluluğu yerine getirdim.) Yazarların sözünü kendi namusu bilmiş, otuz beşten fazla kitap çevirmiş bir çevirmen olarak çok üzüldüm tabii. Arkadaşlarımın ilettiği kimi sosyal medya paylaşımlarında yazarın çevirmen tarafından sansürlenmiş olduğu bile yazılıp çizildi ki bunlar üzüntümü daha da büyüttü.

Konuyu gündeme getiren X hesabı, Erdoğan için kullanılan “strongman” ifadesinin de yayınevi tarafından sansürlenerek “Türkiye’de ipleri elinde tutan adam” şeklinde yayınlandığını iddia etti. Bu iddia da beni gerçekten üzdü. Strongman’i bu şekilde çeviren kişi benim, yayınevi değil. Ve burada bir sansür falan yok. Anladığım kadarıyla, bu eleştiriyi yapan arkadaşı “diktatör”den aşağısı kesmiyor ama bu İngilizce kavramın “diktatör” şeklinde bir yan anlamı olmakla birlikte, ilk ve doğrudan anlamı bu değildir. Bu kavramla karşılaştığımda, “yazar ‘diktatör’ demek istese doğrudan ‘dictator’ ifadesini kullanırdı” diye düşünür ve ona göre çeviri yaparım. Nitekim Berardi aynı kişiye “dictator” da demiş ve tarafımdan “diktatör” olarak çevrilmiştir. İşin aslını bilmeden, böyle “uzak atışlarla” çeviri emekçilerini zan altında bırakmak da doğru değil.”

‘NORMALDE BÜTÜN DEĞİŞİKLİKLER İÇİN ONAY ALINIR’

Yapılan sansürden haberi olmadığını kaydeden çevirmen Ali Karatay, “Bırakın onayımı almayı, bana bilgi bile verilmeden gerçekleştirilen bir işlem. Oysa çeviri metinde yapılan bütün değişiklikler için çevirmenin onayı alınır. Ülkemizdeki cari hukuka göre çeviri metin telif haklarına konu bir eserdir ve çevirmen o eserin sahibidir. Söz konusu yayınevi için bugüne kadar çevirdiğim dokuz kitap içinde yalnızca bu kitabın redaksiyon dosyası ilgili editör tarafından bana gönderilmedi ve ben bunu, burada açıklamak istemediğim sebeplerle, gönderdiğim çevirinin olduğu gibi yayınlanmış olmasına yormuştum. Yanılmışım” dedi.

‘BERARDİ AÇIKLAMA YAPACAK’

Çevirmen Karatay, bundans onraki sürecin nasıl işleyeceğini ise şöyle anlattı:

“İlk şoku atlatıp kendime gelir gelmez ilk yaptığım iş, Berardi’ye bir e-posta gönderip dayanışma duygularımı ifade etmek oldu. Britanyalı yayıncıyla birlikte meseleyi bütün boyutlarıyla anlamaya çalıştığını, bütün resmi gördükten sonra bir açıklama yapacağını ifade etti.

Benim bu konudaki duruşum şudur: Berardi’nin bahse konu ifadesi bugün itibarıyla Türkiye mahkemelerinde suç olarak nitelendiriliyor ve ciddi hapis cezalarıyla cezalandırılıyor. Bu noktada yapılması gereken şey, yazara insanların bu ifade nedeniyle hapse girebileceği bilgisini vermek ve onun kararına saygı duymaktı.


Bu haberler de ilginizi çekebilir:

 

Yazar kendisine otosansür uygulamayı reddediyorsa, yapılacak şey ona sansür uygulamak değil, ya her şeyi göze alıp kitabı olduğu gibi yayınlamak (ki benim tercihim kesinlikle bu olurdu) ya da kitabı yayınlamaktan vazgeçmekti (ki eleştirir ama anlardım). Bu çok kıymetli kitabın Türkçe okurlarıyla buluşmaması elbette bir kayıp olurdu ama bence şu an yaşanan kayıp çok daha büyüktür.”

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER