Fransa sineması, bu yılki Oscar yarışında dikkat çekici bir kararla gündemde. İranlı yönetmen Cafer Penahi’nin 78. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülünü kazanan son filmi It Was Just an Accident, Fransa’nın 2026 Akademi Ödülleri için “En İyi Uluslararası Film” dalındaki resmi aday adayı seçildi.
AP’nin aktardığına göre Penahi, İran’da sinema yapma yasağı ve hapis cezalarıyla uzun yıllar karşı karşıya kalmıştı. Ancak Avrupa’daki yapımcılarla işbirliği içinde çektiği yeni film, hem politik arka planı hem de güçlü sinematografisiyle uluslararası festivallerde ses getirdi. Fransa’nın bu tercihi, yalnızca sinemasal değil, aynı zamanda siyasi bir mesaj olarak da yorumlanıyor.
Film, sıradan bir trafik kazasının ardından bireylerin suç, sorumluluk ve özgürlükle yüzleşmesini anlatıyor. Penahi’nin özgün anlatımı, toplumsal eleştiriyi bireysel dramla iç içe geçiriyor. Bu seçim, Fransa’nın sinemada politik cesareti ödüllendiren bir duruş sergilediğini de gösteriyor.
Cafer Penahi, 1960 yılında İran’ın Miyana kentinde doğmuş, çağdaş dünya sinemasının en önemli yönetmenlerinden biridir. Kariyerine asistanlıkla başlayan Penahi, 1995’te çektiği Beyaz Balon (The White Balloon) ile Cannes Film Festivali’nde En İyi İlk Film (Caméra d’Or) ödülünü kazandı ve uluslararası alanda büyük yankı uyandırdı. Penahi, 1997’te çektiği Ayna (The Mirror) ile Locarno Film Festivalinde Altın Leopar, İstanbul Film Festivali’nde de Altın Lale ödülünü kazandı. Çember (The Circle, 2000) filmi ile Venedik’te Altın Aslan ve Unesco ödüllerinini kazanan Penahi, Taksi Tahran (Taxi Tehran, 2015) ile Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı’yı kazandı.
Ayna (1997), Çember (2000) ve Offside (Ofsayt, 2006) gibi filmleri, İran toplumundaki sosyal ve politik kısıtlamaları ele almasıyla dikkat çekti. Özellikle kadınların özgürlüğü, toplumsal eşitsizlikler ve devlet baskısı gibi temalar, Penahi’nin sinemasının merkezinde yer aldı. Bu nedenle yapıtları İran’da çoğu kez sansüre uğradı, bazı filmleri yasaklandı.
2010 yılında hükümet karşıtı olduğu iddiasıyla tutuklanan Penahi, 20 yıl boyunca film yapma ve ülke dışına çıkma yasağına çarptırıldı. Buna rağmen yaratıcı yollar bularak üretimini sürdürdü. This Is Not a Film [Bu Bir Film Değil, 2011] ev hapsindeyken çekildi ve USB bellek içinde Cannes’a gönderilerek dünya sinema tarihine geçti.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Penahi’nin eserleri, minimalist üslubu, gerçekçi anlatımı ve bireysel hikâyeler üzerinden toplumsal sorunları yansıtma gücüyle tanınır. Venedik, Berlin ve Cannes gibi büyük festivallerde defalarca ödüller kazanmış; özgürlük, ifade hakkı ve sanatın direnme kapasitesinin simgesi hâline gelmiştir.
Bugün Penahi, tüm engellemelere rağmen üretmeye devam eden, cesur sinemacı kimliğiyle hem İran hem de dünya sinemasının vicdanını temsil eden bir figür olarak görülmektedir.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
