Julian Schnabel: “Sanatçılar siyasi nedenlerle dışlanmamalı”

Venedik Film Festivali yalnızca filmlerin değil, tartışmaların da sahnesi olmaya devam ediyor. Bu yıl In the Hand of Dante ile festivalde yer alan yönetmen Julian Schnabel, oyuncuları Gal Gadot ve Gerard Butler’a yönelik boykot çağrılarına açıkça karşı çıktı.

Reuters’ın aktardığına göre Schnabel, “Sanatçılar siyasi görüşleri yüzünden dışlanmamalı, yeteneklerine göre değerlendirilmeliler” dedi.

Schnabel’in açıklamaları, sanat ile siyasetin ayrılması gerektiği tartışmasını yeniden gündeme taşıdı. Festival direktörü Alberto Barbera da benzer bir tavır alarak, sanatta sansürün kabul edilemeyeceğini vurguladı. Bu çıkışlar, özellikle Gazze’de yaşanan çatışmalar bağlamında sanatçıların sorumluluğu üzerine yürütülen küresel tartışmaya yeni bir boyut kazandırdı.

Eleştirmenler, Schnabel’in sözlerinin yalnızca festivalin politik atmosferine değil, aynı zamanda günümüz sanat dünyasında ifade özgürlüğü tartışmalarına da ayna tuttuğunu belirtiyor.

Julian Schnabel kimdir?

1951 doğumlu Amerikalı sanatçı ve yönetmen Julian Schnabel, 1980’lerde “Neo-Ekspresyonizm” akımıyla resim dünyasında öne çıktı. Büyük boyutlu tuvaller, kırık seramik parçalarıyla kaplı yüzeyler ve yoğun renk kullanımıyla tanındı. 1996’da sinemaya yönelerek Basquiat filmiyle Jean-Michel Basquiat’ın hayatını anlattı. Ardından Before Night Falls (2000) ile Javier Bardem’e Oscar adaylığı kazandırdı. 2007’de yönettiği The Diving Bell and the Butterfly Cannes’da En İyi Yönetmen ödülünü aldı ve dört dalda Oscar’a aday gösterildi. Schnabel, hem resim hem sinemada görsel cesareti, biyografik öykülere duyduğu ilgi ve sanatı politik tartışmaların dışında konumlandırma çabasıyla biliniyor.

Siyasi Nedenlerle Dışlanan Sanatçılar

Sanat tarihinde politik duruşları nedeniyle dışlanan birçok isim bulunur. Sovyetler Birliği’nde besteci Dmitri Şostakoviç, Stalin döneminde eserleri “resmî çizgiye uymadığı” gerekçesiyle yasaklandı. Hollywood’da 1950’lerin “McCarthy dönemi” ünlü senarist ve yönetmenleri kara listeye aldı; Dalton Trumbo yıllarca kendi adını kullanamadan yazmak zorunda kaldı. Güney Afrika’da apartheid karşıtı tavrı nedeniyle şarkıcı Miriam Makeba uzun süre sürgünde yaşadı. İran’da yönetmen Jafar Panahi, hükümet karşıtı duruşu nedeniyle film yapma yasağına maruz kaldı. Bu örnekler, politik baskının sanatı susturma eğilimine işaret ederken, aynı zamanda sansüre karşı verilen mücadelenin sanat tarihini şekillendirdiğini de hatırlatıyor.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin