Dünden bugüne, bugünden düne bakış: Bir haysiyet meselesi olarak ‘Rojbash’ filmi

"Nedir sizin bu geçmiş sevdanız!" gibi ironik bir soru ile başlayan Rojbash (Rojbaş) filmi, 25 yıl önceki bir tiyatro oyununu yeniden sahnelemek için bir araya gelen Kürt tiyatrocuların “geçmişin hayaletiyle” yüzleşmelerini anlatıyor. "Kürt sinemacılar bütün engellemelere rağmen büyük çaba harcıyor” diyen yönetmen Özkan Küçük’le filmi konuştuk. Küçük'e göre "bu işi devam ettirmek bir haysiyet meselesi.”

Yönetmen Özkan Küçük. (Fotoğraflar: Selahattin Sevi)

Düsseldorf Kürt Film Festivali’nde (DKFF), otuzun üzerinde kısa ve uzun metrajlı film ile belgesel 25 Nisan tarihinden bu yana izleyiciyle buluşuyor. Festivalin açılışı ise Rojbash (Rojbaş) ile yapıldı.

Filmi seyircisiyle beraber izledik. Belgesel ve kısa filmleriyle tanınan yönetmen-senarist Özkan Küçük ile ilk uzun metrajlı filmi Rojbash‘ı ve Kürt sinemasını konuştuk.

Dünden bugüne, bugünden düne bakan bir film Rojbash (Rojbaş). Yeni arayış ve sorgulamalara yer verirken, değişmeyenleri de ince ince işliyor. Bunu yaparken yeni neslin beklenti ve arayışlarını da dile getiriyor. 25 yıl önceki bir tiyatro oyununu yeniden sahnelemek için bir araya gelen Kürt tiyatrocuların geçmiş ve bugün arasındaki gelgit hikâyesi aslında. Bir bodrum katında başlayan tiyatro oyunu Rojbash’ı yeniden sahnelemek için bir araya gelen oyuncuların mücadelesi. Geçmişteki yasaklamalarla yeniden yüzleşmek zorunda kalan oyuncular, kendini başka bir bodrum katındaki sahnede bulur. Bütün engellemelere rağmen provalar devam eder.

FİLM, GENÇ NESLİN BAKIŞINI YANSITIYOR 

Rojbash filmi dünyanın dört bir yanına dağılmış tiyatro oyuncularını yeniden İstanbul’da bir araya getirir. Yönetmen Özkan Küçük, kamerasıyla onların bu gelgitlerini, pes etmeden yollarına devam etme çabalarını çekmeye başlar. Aslında Küçük, bir belgesel film hayal etse de, hikâyelerin çeşitliliği ve senaryo, onları bir filme sürükler.

Oyunculardan bazıları kendi gerçek karakterini canlandırıyor. Bu sebeple film yarı-belgesel tadında. Eski oyunculardan birkaçını da genç kuşaktan yeni yetenekler temsil ediyor. Bu açıdan film genç neslin bakışını da yansıtıyor.

“Nedir sizin bu geçmiş sevdanız!” gibi ironik bir soru ile başlıyor film. İlerledikçe bunun bir sevdanın çok ötesinde, oyuncuların kendi arasındaki sorgulamalarında dile getirdikleri bir ‘haysiyet’ meselesi olduğu anlaşılıyor.

Filmdeki karakterler oyunun bugünle ilişkisini kurarken yaşadıkları ikileme, mühürlenen sahneler de eklenince geçmişin kapkara silueti yeniden dikilir önlerine.

Toplum değişse de sistem değişmiyor gerçeğine tosluyor insan. Tam da bu nokta bir ikilem ortaya çıkıyor. Peki, Kürt sineması bunun arasında mı sıkışıp kalacak?

Küçük’e göre Kürt sineması bu ikilemden henüz çıkamadı. Kurgu ile gerçek arasında bir dünya kurma çabası da bundan kaynaklanıyor. “Geçmişin hayaletleri bizi takip ediyor.” diyerek tanımlıyor bunu.

ROJBAŞ – TÜRLER ARASI BİR FİLM 

Küçük, insanın iç dünyasındaki bu fırtınayı sinemaya taşımak ister. Filmde bu sebeple türden türe de geçişler var. Özkan’ın ifadesiyle bazı sahnelerde kişi kendini bir polisiye filmi izler gibi hissederken, film bir anda dramaya dönüşebiliyor. Ardından ironiyi kullanarak komediye geçiş yapıyor.

Aslında Özkan’a bunu hissettiren zengin ve renkli oyuncu kadrosu. Oyuncuların birbirinden farklı hikâye ve mizaçları ona daha önce denemediği yeni bir türün kapısını açmış.

Konu, Kürt sinemasının genel başarısına gelince yeterli başarıyı henüz elde edemediklerini söylüyor. Zira filme konu olan yasaklamalar, engellemeler bu gelişim ve değişimin önünde ciddi bir engel. Bu sebeple Kürt sineması ‘mağdurun sineması’ olarak tanınıyor. Ancak ona göre Kürt sinemasının ilk örneklerinden Yol (Yön.: Yılmaz Güney), Bahman Ghobadi’nin bir iki filmi ve Votka Limon (Yön.: Hiner Saleem) sınırları zorlayan filmlerden.

Küçük, şunu belirtmeden geçmiyor: “Kürt sinemacılar bütün engellemelere rağmen büyük çaba harcıyor.”

MAĞDURİYET SİNEMASI VE HAYSİYET MESELESİ 

Bir de izleyici faktörü var tabii ki. Mağduriyet sineması çizgisini zaman zaman zorlayan filmler olsa da seyircinin beklentisini ne ölçüde karşılandığı merak konusu. Değişen toplum ve değişmeyen sistem içinde bunu ölçmek kolay değil. Küçük de bunun zor olduğunun farkında: “Henüz iyi bir dağıtım ağı yok. Filmler yeteri kadar seyirciye ulaşamıyor; çünkü televizyon ağı yok. Kürtçe, dil engeline takılıyor.”

Ayrıca dijital platform sorununa da dikkat çekiyor. Ona göre bu platformlarda nadiren Kürtçe filmlere yer veriliyor. Vizyon şansı çok az film var. Dolayısıyla seyirciye ulaşamayınca onun toplumun tepkisini ölçmenin de neredeyse imkânsız olduğunu söylüyor.

Filmdeki bir sahne ile devam edelim: İkindi güneşinde, denizin özgür ve sonsuzluk hissi veren manzarasına karşı genç ve eski kuşaktan iki oyuncu dertleşir. Genç oyuncu, Rojbash’ın yeniden sahnelenmesindeki bu ısrarın sebebini sorar: “Neden?”  Çünkü, “bu işi devam ettirmek bir haysiyet meselesi”dir artık.

Bu sahneyi Küçük ile konuştuk. Haysiyet kelimesinin özellikle Van’daki belediye seçimlerinden sonra tekrar gündeme geldiğini söylüyor: “Sosyal medyada bununla ilgili yazılar gördüm. Birçok platformda ‘bir halkın haysiyetiyle bu kadar da oynanmaz!’ gibi paylaşımlar yapıldı. 7-8 yıldır, özellikle dikkatimi çeken ve sürekli gündeme gelen tetikleyici bir kavram bu.”

 ÇOK DİLLİ BİR FİLM OLARAK TABULARI YIKMAK 

Film Kürtçe ve Türkçe diyaloglarla devam ediyor. Ağırlıklı dil elbette Kürtçe, ancak filmin en alıcı diyaloglarının Türkçe ile desteklenmesi izleyici kitlesini genişletmek, ön yargıları, tabuları yıkmak ve birbirini anlama çabasına katkı sağlamak için bir fırsat olarak değerlendirilebilir.

Küçük’ün ifadesiyle film bu açıdan zenginlik sunuyor. “Farklı lehçelerin aynı konuşmada karşılıklı kullanılması özellikle Zazakî lehçesi lehine bir çabamızdı. Dil aynı zamanda kişiler arasındaki ilişkinin düzeyini, derinliğini de belirleyen bir şey, filmi yaparken bunlar üzerine de düşündük” diyor.


Bu haberler de ilginizi çekebilir:

 

Zazaca ve Kurmanci konuşulan sahneler de var. Özellikle ikili ilişkilerde Kemal ve Erdal arasındaki diyaloglar buna bir örnek…

Herkesin bir arada olduğu sahnelerde, bu sahneler filmin içerik ve diyaloglar açısından en zengin sahnelerinden bazıları, oyunculardan Erdal ve Serap herkesin Zazaca bilmediğini düşünerek ortak dil olarak Türkçe konuşuyor.

Ayrıca filmin müzikleri ve hikâyenin ruhu arasındaki uyum da seyirciyi etkileyen bir başka yönü.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com