Cumhurbaşkanı Erdoğan 14 Mayıs’ta Dünya Çiftçiler günü vesilesiyle “23 yıl boyunca çiftçilerimizi yalnız bırakmadık, İnşallah bundan sonra da çiftçilerimizin, üreticilerimizin her daim yanlarında olmaya devam edeceğiz” dediği saatlerde Osmaniye’de soğanını satamayan bir çiftçi, 100 dönümlük tarlasını yurttaşlara açıyordu.
Bedava soğanı duyan yüzlerce yurttaşın akın ettiği tarlanın etrafında araç kuyrukları oluşurken çiftçi Bülent Kale, “Biz çiftçi olarak bir ışık göremiyoruz. Ektiğimiz mahsullerin hiçbiri para etmiyor. Girdiler çok yüksek fakat bunun yanında ürettiğimiz mahsulleri elden çıkartamıyoruz. Devlet ‘Boş yer bırakmayın’ diyor, boş yer bırakmıyoruz fakat devlet ürünümüzü elimizden almıyor. Çok zararımız var. İflas durumundayız” diye konuşuyordu.
Yine Erdoğan’ın “Yalnız bırakmadık” dediği konuşmasından 1 gün önce çay üreticilerinin 35 TL olmasını istediği yaş çay alım fiyatı Bakanlık tarafından 25,44 TL olarak açıklandı.
AKP’nin tarım politikaları, bu alanı çoktan yapısal sorunlar yumağı haline getirmiş durumda. 1980’li yıllarda başlayan neo-liberal dönüşümün en istikrarlı uygulayıcılarından olan AKP, “Türkiye’de tarım daha kötü bir dönem görmedi” dedirtti.
Tarımsal girdi maliyetleri; mazot, gübre, yem ve tohum fiyatları hızla yükselirken, destekleme politikaları yetersiz kaldı hatta Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla verilen krediler zamanla çitçinin sırtında birer yük haline geldi. Bankalara borcunu ödeyemeyen çiftçinin traktörüne haciz geldi, en sonunda topraklarını satmak zorunda kaldı. Köylerde üretici sayısı azaldı, tarımın yükü yaşlı nüfusun sırtına kaldı.
“Yerli üretimi destekliyoruz” denilirken, ithal ürünler raflarda giderek daha ucuza yer buldu, çiftçinin elindeki ürün yıldan yıla değersizleştirildi. Tarımda tekellerin hakimiyeti güçlendirildi.
Zaten köşeye sıkışmış olan çiftçinin boğazına en son Nisan ayında meydana gelen ve son yılların en büyük zirai felaketlerinden kabul edilen zirai don çöktü. Sadece çiftçinin de değil elbet. Binlerce zeytin ağacının çiçek açmasını engelleyen don, verimi neredeyse sıfıra indirdi. Üreticiler, 200 TL olan zeytinyağının litresinin önümüzdeki yıl 500 TL’ye satılacağını söylüyor.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Niğde’nin Çamardı ilçesinde üreticilerle bir araya gelerek zirai donun yol açtığı tahribatı yerinde inceledi. Don nedeniyle ağaçların kuruduğunu, çiçeklenmenin ciddi zarar gördüğünü söyleyen Gürer, tarımın bitme noktasına geldiğine dikkat çekiyor:
‘Don afetinde can kaybı olmadı ama çok şiddetli bir deprem gibi iz bıraktı. Gelecek yıla da yansıyacak sorunlar oluştu. Bu don sadece bugünü değil, geleceği de etkiliyor. Ağaçlar bu yıl ürün vermediği gibi seneye de vermeyecek. Dalda ürün kalmadı. Elma, kayısı, kiraz tamamen yok. Ceviz ağaçları yeşermedi bile.”
Zirai donun ardından üreticiler, devletten destek beklerken Meclis’te kurulan araştırma komisyonu aradan geçen 1 aya rağmen toplanabilmiş değil. Üreticinin ve hatta tüketicinin gözü kulağı oluşan zararın nasıl tazmin edileceğindeyken Komisyon, ilk toplantısını 20 Mayıs’ta ancak yapacak.
Tarım ve Orman Bakanlığı, Çiftçi Kayıt Sistemi’ne kayıtlı üreticilere destek verileceğini açıklasa da bu desteğin nasıl ve hangi şartlarda sağlanacağına dair net bir açıklama henüz ortalarda yok. Ürün kaybının yanında, bu kaybın ortaya çıkardığı sorun ve sonuçlara dair sunulmuş bir çözümün de olmaması gibi…
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
