FOTOĞRAF: KEMAL ASLAN / AFP
“Aile; bizim en kadim, en köklü müesseselerimizden biridir, onu güçlendirecek tedbirleri gerçekleştiriyoruz. Aile kurumunun kuşatma altında olduğunu görmekteyiz. Cinsiyetsizleştirme politikaları, aile kurumunu hedef alan küresel bir haçlı seferine dönüşmüş durumdadır. Türkiye, bu sinsi akımlar karşısında fıtrat merkezli bir insanlık cephesi oluşturmaya çalışan ülkelerin en başında gelmektedir.”
2025’i ‘Aile Yılı’ ilan eden Erdoğan, 21 Ocak günü Beştepe’den böyle sesleniyordu.
“Güçlü fertler güçlü aileye, güçlü aile güçlü millete, güçlü millet de güçlü devlete giden yolun taşlarını döşer” diyen Erdoğan ailenin ne işe yaradığını özetlerken, yerleşik-bildik aile kurumu dışında kalanları da hedefe koydu. Bunların başında da LGBTİ+’lar geliyor.
Erdoğan, “Dijital platformlarda yer alan içerikler; başta cinsiyetsizleştirme politikaları olmak üzere, LGBT ve diğer gayri fıtri akımların alan kazanmasına yol açıyor” derken, bu politikaların aile kurumunun kutsiyetine saldırdığını öne sürdü.
Erdoğan’ın LGBTİ+’ları hedef alması ilk değil elbet ama son düzlükte vites arttırdığını söylemek fazla olmayacak. Çünkü Medeni Kanun ve Ceza Kanunu’nda yapılacak değişikliklerle LGBTİ+’lara yönelecek saldırıların yasal zemini hazırlanmak isteniyor.
FOTOĞRAF: KURTULUS ARI / AFP
Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan taslak, 23 Ocak 2025’te Erdoğan’ın açıkladığı ‘4. Yargı Reformu Strateji Belgesi’ne dayandırılarak oluşturuldu.
Taslakla, ‘eşcinselliği övmek ve özendirmek’ başlı başına suç olarak tanımlanıyor. ‘Genel ahlâka aykırı olacak şekilde doğuştan gelen biyolojik cinsiyete aykırı tutum ve davranışta bulunmayı alenen teşvik etmek, bu davranışları övmek veya özendirmek’ diye tarif edilen suçun cezası 1 yıldan 3 yıla kadar hapis…
Taslağa göre, cinsiyet uyum süreci için 18 olan başlama yaşı 21’e çıkacak ve Sağlık Bakanlığı onaylı sağlık raporu gerekecek. Dolayısıyla transların cinsiyet geçişi zorlaştırılmış olacak.
İzin almadan yapılan cinsiyet uyum operasyonları, 3 ila 7 yıl hapis ve adli para cezası ile cezalandırılacak. Yurt dışında operasyon olan translar da Türkiye’de cinsiyetlerinin tanınması için cezai yaptırımla karşılaşacak.
Ayrıca, ‘biyolojik cinsiyet’ ifadesi Ceza Kanunu’na eklenerek LGBTİ+ ifadesi ‘hayasızlık’ olarak kabul edilecek ve görünürlük cezalandırılacak.
AKP’nin hazırladığı yasa taslağında ‘toplantı ve gösteri yürüyüşü’ hakkına yönelik ağırlaştırıcı hükümler de var. Taslağın bu haliyle sadece LGBTİ+’ları değil, tüm toplumu ilgilendiren anti-demokratik yapısına özellikle dikkat çekiliyor.
AKP’nin protesto ve gösteri yürüyüşlerini ‘terör örgütü’ adı altında cezalandırmaya hazırlandığını söyleyen avukat İlayda Doğa Karaman, bu alanda iki noktaya işaret ediyor:
“Bunlardan biri, ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkı alanlarında yapılan değişiklikler. Diğeri ise doğrudan LGBTİ+’ları ve toplumsal cinsiyet eşitliğine dair konuşan herkesi etkileyen değişiklikler. Örgüt üyesi olmasan da örgüt adına suç işlemeyi daha geniş bir kapsama taşıyorlar. Bununla birlikte tutuklanma şartlarında takdir yetkisini genişlettiklerini görüyoruz.”
‘Genel ahlâk’ ve ‘biyolojik cinsiyete aykırı davranışları’ suç olarak işaretleyen düzenleme, cezaevinin kapılarını LGBTİ+’lar için tamamen açıyor.
Bunun anlamı şu: Erkeklerin küpe takması, saçını uzatması veya kadınların pantolon giymesi bile artık kolaylıkla kriminalize edilebilir, hapse atılmak için yeterli neden olabilir.
AKP; Meclis’ten geçirerek yasalaştırmayı planladığı taslakla ‘ahlak kurallarını’ istediği şekilde eğip bükerken, toplumu katı, heteronormatif bir çerçeveye sokmayı amaçlıyor.
Aile yapısına yönelik tehdit algısı üzerinden toplumsal baskıyı mobilize etmeye girişen AKP’nin planı ise ‘tek tip’ ve ‘itaatkâr’ toplum aratma arzusu…
LGBTİ+’ları yok saymanın ötesinde bu kez ‘yok etmeyi’ hedefleyen düzenlemeye LGBTİ+ örgütlerinden yanıt gecikmedi. “Bu yasa, aldığımız nefese, yediğimiz ekmeğe göz dikiyor” diyen dernekler, topluma şöyle seslendi:
“Yalnızca LGBTİ+’lar değil, hepimiz hedefteyiz. Bunun sadece bir yasa olmadığını, hükümetin anti-demokratik uygulamalarını olağan hale getiren ve tarihe kara bir leke olarak geçecek yeni bir dönem olduğunu biliyoruz.”
FOTOĞRAF: BÜLENT KILIÇ / AFP
“Safları sıklaştırın, başlıyoruz!” diyen LGBTİ+’lar bu topyekün saldırılara ve toplumun içine çekilmeye çalışıldığı karanlığa karşı herkesi seslerine ses katmaya çağırıyor:
“Size, aklınıza, sesinize ve desteğinize ihtiyacımız var. #HepimizHedefteyiz. Bu yüzden bu mücadele de hepimizin. Bu toplum biziz, bizi ayrımcılıkla bölmeye çalışanlar da toplumsal barışın asıl düşmanları.
Haklarımızdan, aşklarımızdan, bedenlerimizden, özgürlüklerimizden vazgeçmiyoruz! Ayrımcılık ve nefret yasasına karşı tüm toplum bir arada duruyoruz! Safları sıklaştırın, başlıyoruz!”