Gazeteci Saygı Öztürk, Süleyman Soylu'nun dokunulmazlık başvurunun siyasi güç kazanma amaçlı olduğunu belirterek, "Amacı, bireysel güç kazanmaktır. Dokunulmazlık böyle kaldırılmaz. Soylu, ‘Ben temiz adamım, hodri meydan’ dedi. Ama, ‘hodri meydan’ demekle olmaz, gereğinin de de Anayasa ve yasalara göre yapması gerekirdi.” dedi.
Gazeteci Saygı Öztürk, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun dokunulmazlığının kaldırılması yönünde TBMM’ye yaptığı başvurunun siyasi güç kazanma amaçlı olduğunu belirterek, “Soylu, sonucunu bilmesine rağmen dokunulmazlığının kaldırılması için TBMM Başkanlığı’na başvurdu. Bakanlık yapmış bir kişinin, yargılamasının nasıl yapılacağını da bilmesi ve ona göre başvuru yapması gerekir”dedi.
Öztürk, Sözcü’de yer alan yazısında, Süleyman Soylu’nun dokunulmazlığının kaldırılmasının mümkün olmadığını bildiğini belirterek, “Kendisiyle ilgili bir tezkere düzenlemeyeceğini bilerek dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili bir hamle yaptı. Anayasa’da bakanların dokunulmazlığıyla ilgili madde var. Burada, ‘bakanların dokunulmazlığı’yla ilgili iki tür var. Birincisi milletvekillerinin bulunduğu dokunulmazlığa, birisi de Cumhurbaşkanının yasama dokunulmazlığı gibi dokunulmazlığa sahipler.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Ancak göreviyle ilgili bir meclis soruşturması açılması gerekiyor. Meclis soruşturması açılabilmesi için 400 milletvekilinin soruşturma talep etmesi lazım. Anayasa’nın 106. maddesine göre Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara göreviyle ilgili suç olduğu için soruşturma açılamaz. Savcılığın soruşturma açıp TBMM Başkanlığı’na tezkere göndermesi gerekir. Savcılığın da soruşturma açıp tezkere gönderme yetkisi yok.
Süleyman Soylu’ya isnat edilen suçlamalar, göreviyle ilgili. Bunun için de üye tam sayısının salt çoğunluğuyla soruşturma açılabiliyor. Savcılığın açmadığı bir soruşturma için tezkere hazırlanamıyor. Anayasamızın dokunulmazlık kuralına göre, milletvekili dokunulmazlığını kaldırılmasını istediği için dokunulmazlık kaldırılamaz.” dedi.
Tek adam rejimine geçilmesiyle birlikte Cumhurbaşkanı ve bakanlar kolay kolay yargılanamayacaklarını kaydeden Öztürk, yazısına şöyle devam etti:
“Türkiye, tek adam rejiminde sadece Cumhurbaşkanının durumunu tartışıyor. Oysa, bir çeşit cezasızlık kuralı getirilmiştir.
Süleyman Soylu’nun Meclis Başkanlığına yazdığı yazıda belirtilenler, bakanlık görevindeki işleridir. Bununla dokunulmazlık kaldırılamaz. Yargılanabilmesi için soruşturma kararı verilmesi, komisyonun kurulması, hazırlanacak raporun 400 oyla kabul edilmesi gerekir. Bu da asla verilmeyecektir. Soylu, partisine çıkıp hakkında soruşturma açılması için imza toplanmasını söylemeliydi. Soylu, Anayasa ve hukuka uygun olmadığını bile bile böyle bir başvuruyu yaptı. Amacı, bireysel güç kazanmaktır. Dokunulmazlık böyle kaldırılmaz. Soylu, ‘Ben temiz adamım, hodri meydan’ dedi. Ama, ‘hodri meydan’ demekle olmaz, gereğinin de de Anayasa ve yasalara göre yapması gerekirdi.”
Süleyman Soylu’ya, hatırlatılan Anayasa, yasalar ve başvurusunun hukuki durumudur. Eski bakan, kendince mesaj verdi. İçişleri Bakanlığı ile ilgili konuları gündeme taşıyanları “Paralel yapı”, “FETÖ’cü” diye suçlamaktan çekinmeyen, dahası vatandaşa küfretmeyi marifet bilen kişinin yaptığına nasıl güveneceksiniz? CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan’ın, Soylu ile ilgili savcılıklara taşıdığı suç duyuruları ve bunun sonuçlarını da başka bir yazımızda aktaracağım.