AKP milletvekillerinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulan Siber Güvenlik Kanunu Teklifi, Milli Savunma Komisyonu’nda kabul edildi. Teklif yasalaşırsa, Cumhurbaşkanı’nın atacağı Siber Güvenlik Kurulu Başkanı, konutta arama ve el koyma dahil birçok yetkiye sahip olacak. Gündeme gelen yetkiler, muhalefet vekilleri tarafından ‘distopya‘ filmlerine benzetilerek eleştiri konusu oldu.
Muhalefetin tepkileri arasında gerçekleştirilen komisyon görüşmelerinin tamamlanmasının ardından kanun teklifi, TBMM Genel Kurulu’na indirilmek üzere sıraya alındı.
BirGün gazetesindeki habere göre; TBMM Adalet Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Süleyman Bülbül, “Basın hürriyetini, ifade özgürlüğünü ve düşünceyi açıklama hürriyetini hedef alan düzenleme” olarak nitelendirdiği kanun teklifinin yasalaşması durumunda ortaya çıkacak tabloyu değerlendirdi.
TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmek üzere gündeme alınan teklif ile “Veri sızıntısı olmadığı halde veri sızıntısı yapılmış gibi içerik oluşturma eylemi” tanımlandı. Yeni tariflenen suçu işleyenlere ise iki ila beş yıl arasında hapis cezası öngörüldü. Teklif ile öte yandan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulan Siber Güvenlik Kurulu Başkanlığı’na da “Hakim kararına ihtiyaç duymaksızın arama” yaptırma başta olmak üzere çok sayıda yetki verildi. CHP’li Bülbül, kanun teklifindeki ilgili maddeyi, “AKP, Meclis’e getirdiği bu teklif ile ifade hürriyetini, basın özgürlüğünü, konut dokunulmazlığını, özel yaşamın gizliliğini hedef alıyor” ifadeleriyle yorumladı.
Kanunun TBMM’den geçirilmesi ve yürürlüğe girmesi halinde Hukuk Devleti İlkesi’nin ayaklar altına alınacağını savunan CHP’li Bülbül, “George Orwell’in 1984 distopyasında dahi göremeyeceğimiz türden uygulamalar, bu düzenlemelerle Türkiye’nin normali haline getiriliyor” dedi.
Siber Güvenlik Kurulu Başkanlığı’na verilen yetkinin, “Muhaliflerin evlerine, işyerlerine keyfi baskınlar düzenlemek için kullanılmaya oldukça müsait” olduğunu belirten Bülbül, “İktidar istediğine, istediği zaman, tek bir kişinin kararıyla bu sopayı sallayabilir, sınırlayan hiçbir hüküm yok” ifadesini kullandı.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Düzenlemenin Anayasanın 9’uncu maddesinde yer alan yargı yetkisinin mahkemelere ait olduğuna ilişkin maddesini de gasp ettiğini vurgulayan Bülbül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Konut dokunulmazlığını ihlal etmek, bireylerin hak ve özgürlüklerine açıkça saldırı düzenlemek, ev ve işyerlerine baskın düzenlenen kişileri suçlu gibi gösterebilmek için başkanın tek bir kararı yeterli. Düşünün, bir gece yarısı, bir emirle evinize giriliyor, iş yeriniz aranıyor, kişisel bilgileriniz kopyalanıyor. Peki bunu kim yapıyor? Bir hâkim mi? Yetkili bir yargı organı mı? Bir kişi, sadece bir kişi, ‘Başkan’ adı altında bu yetkiyi kendisinde topluyor. Padişahta olmayan sınırsız yetkiler, başkana tanınıyor. Bu, hukuk devleti ilkesinin ayaklar altına alınması değil de nedir?
Bu düzenleme, gazeteciliği, basın özgürlüğünü hedef alan, muğlak düzenlemelerle ifade özgürlüğünü gasp eden bir düzenleme olarak karşımızda. Basına sansür uygulamak için veri sızıntısı yapılmış gibi içerik oluşturma şeklinde bir suç tanımlanıyor.
Bu vahim düzenleme, sade vatandaşın, sosyal medya kullanıcısının dahi düşüncesini açıklamasını engelliyor. AKP iktidarı, 23 yıldır çıkardığı kanunlarla, baskı düzenini yerleştirmeye çalışmıştır. Yapılan kanunlar, tek adama hizmet eder olmuştur.”