Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici’nin “Erdoğan’ın uçağında sorular önceden hazırlanıyor” iddiası ile ilgili tartışmalar devam ediyor. Bildirici’nin ithamlarına yanıt veren Ahmet Hakan, soruların önceden İletişim Başkanlığı’na iletildiğini kabul ederek, bunun amacının “mükerrerlik olmaması” olduğunu öne sürdü. Öte yandan soruların önceden hazırlanması uygulamasının Akif Beki’nin Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde de yaşandığı belirtildi.
Gazeteci Hüsnü Mahalli, “Akif Beki, Erdoğan’ın basın danışmanıydı. Ali Kırca’ya, bana ve birkaç gazeteci arkadaşın eline kağıt tutuşturup ‘Bu soruları soracaksınız’ dediler… Sıra bana gelince o soruyu sormadım, kafama göre soru sordum. Reklam arası Akif Beki bana bağırmaya başladı. Tabii ben de bağırıp çağırdım.” ifadelerini kullandı.
Mahalli, iddiasını Tele 1 ekranlarında, Bilge Yurtdagülen’in “Gerçek Haber Gerçek Ekonomi” programında dile getirdi.
Akif Beki, sosyal medya hesabından verdiği Hüsnü Mahalli’ye verdiği yanıtta, “Palavracıya bak. 2008 sonu ayrıldım, 16 yıldır bu sırrı niye tutmuş? Bu Esadçı, o dönem Esad’la dostken Erdoğan’a eleştirel miymiş de sorusu rahatsız etmiş? Göstersin yayının videosunu. Ali Kırca ve diğerleri hayatta, ellerine soru tutuşturulmuş da bir bu mu reddetmiş? Akıl yahu!” dedi.
Beki, gazeteci Hilal Köylü’nün, “Ben Radikal Gazetesi’nin diplomasi muhabiriyim örneğin. Yabancı konuklar geldiğinde gidip Başbakanlık’ta basın toplantısı izliyorum. Akif Bey bir süre sonra benim gibi diplomasi muhabirlerini “Başbakanlığa giremezsiniz. Gidin” diye kovdu. Kendi başbakanlık gazetecileri ekibini yarattı. Onlara akreditasyon verdi. Ambargoyu genişletti.” sözlerine verdiği yanıtta ise şunları kaydetti:
“Başbakanlık muhabirlerine yönelikti akreditasyon, Dışişleri’ni izleyen diplomasi muhabirlerine değil. Radikal’in Başbakanlık muhabiri akrediteydi zaten. Bugün de olsa aynısını yaparım. Bir de ortalama 5-6 kişi alabildiğimiz uçağa binemyenler var; 16 yıl geçti, öfkeleri geçmedi.”
Tarihçi Ayşe Hür ise, Hasan Cemal’in eski bir yazısını hatırlatarak, “Hasan Cemal’in 25 Temmuz 2001 tarihli “Tayyip Erdoğan’a soru sormak günah mı?” yazısı doğrudan “cevapların sorulanmasına” dair değil ama engellemelerin RTE’nin henüz AKP Başkanı dahi olmadığı dönemde başladığına dair ipuçları içeriyor.” değerlendirmesini yaptı. Beki bu paylaşım üzerine şu yanıtı verdi:
“2008 sonu ayrıldım, Milliyet çetele çıkardı: Başbakan’la uçağa Yeni Şafak kadar Hürriyet de alınmış. Daha azlarda Radikal 5, Milliyet 4, Vatan ve Cumhuriyet 2 kez. Hasan Cemal de katılmıştı, istediğini sormuş mu, sorun söylesin. O dönem söyleşiler de ortada, acabası ne daha?”
Öte yandan Akif Beki, Halk TV’de kendi dönemini savununca gazetecilerden itirazlar yükseldi. İşte gazetecilerin Beki’ye yanıtları:
Gökçer Tahincioğlu: Başbakanlık muhabirlerinin akreditasyonu iptal edilmiş, Erdoğan rahatsızlandığında fotoğraflayan gazetecinin elinden fotoğraflar alınmak istenmişti…
Ünsal Ünlü: O dönemde Akif Bey, Süt ve Süt Ürünleri Üreticileri Birliği Basın Müşaviri idi. O haliyle gazetecilerin Başbakanlık giriş kartlarının iptali ve Serdar Özsoy’un gözaltı tehdidi ile fotoğraflarının alınmaya çalışılmasıyla asla ilgisi yoktu. 🙂
Serdar Özsoy: Belki bilmeyenler vardır; Akif Beki, 2006 yılında Başbakan Erdoğan’ın başmüşaviri iken beni Başbakanlık korumalarına gözaltına aldırtan kişidir. (Arşiv)
Çiğdem Toker: Ayrıca kendisi, 2008 yılında Başbakanlık’ta gazetecilere akreditasyon uygulayan, çok daha önemlisi bu karar nedeniyle gazete ve TV kanalları yönetimleri üzerinde uzun süreli hegemonya kurmuş kişidir.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti dönüşünde uçakta yapılan basın toplantısında gazetecilere yöneltilen sorular gündem oldu. Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, soruların uçak havalanmadan önce kendisine ulaştığını ve kimin hangi soruyu soracağının listelendiğini açıklamıştı. Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan ise bu iddialara yanıt verdi. Ancak Hakan’ın yanıtı, Bildirici’nin ileri sürdüklerini doğrular nitelikte oldu.