Bildirici’nin iddialarını Ahmet Hakan’dan ‘doğrulayan’ yanıt: ‘Soruları önceden iletiyoruz’

Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici’nin “Erdoğan’ın uçağında sorular önceden hazırlanıyor” iddiasına Ahmet Hakan’dan yanıt geldi. Hakan, soruların önceden İletişim Başkanlığı’na iletildiğini kabul ederek, bunun amacının “mükerrerlik olmaması” olduğunu söyledi.

  • ü
  • 28 Eylül 2025
  • ü
  • Politika

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD ziyareti dönüşünde uçakta yapılan basın toplantısında gazetecilere yöneltilen sorular gündem oldu. Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, soruların uçak havalanmadan önce kendisine ulaştığını ve kimin hangi soruyu soracağının listelendiğini açıklamıştı. Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan ise bu iddialara yanıt verdi. Ancak Hakan’ın yanıtı, Bildirici’nin ileri sürdüklerini doğrular nitelikte oldu.

BİLDİRİCİ: SORULAR ÖNCEDEN LİSTE HALİNDE GELDİ

Bildirici, Erdoğan’ın uçağı Washington’dan kalkmadan saatler önce gazetecilerin sorularının kendisine ulaştığını belirtti. Listede, soruların yanı sıra hangi gazetecinin hangi soruyu yönelteceği bilgisinin de yer aldığını ifade etti. Daha sonra yayınlanan resmi soru-cevap metniyle bu soruların içerik ve sıralama açısından birebir örtüştüğünü söyledi. Bildirici ayrıca, ABD ile enerji anlaşmaları, Boeing uçak alımı veya Trump ile F-35 görüşmesi gibi konuların sorulmamış olmasını eleştirdi.

AHMET HAKAN: AMAÇ MÜKERRERLİĞİ ÖNLEMEK

Ahmet Hakan ise köşesinde kaleme aldığı yazıda, “Son basın toplantısına katılan tüm gazeteciler, istedikleri soruları sordular” dedi ve yöntemi şöyle açıkladı:
“İletişim Başkanlığı gazetecilere ‘Hangi soruları soracaksınız’ diye soruyor. Bunun amacı mükerrer soru olmaması, soruların çeşitlenmesi. Soracağımız soruyu özgürce iletiyoruz. İletişim Başkanlığı da sorulara müdahale etmeden sadece sıralama yapıyor.”

Hakan’ın bu açıklaması, gazetecilerin sorularını önceden İletişim Başkanlığı’na ilettiğini teyit etmiş oldu. Böylece Bildirici’nin “sorular önceden hazırlanıyor” iddiası da dolaylı olarak doğrulanmış oldu.

Bildirici, Hakan’ın yazısıyla ilgili şu paylaşımı yaptı sosyal medyadan:

“Veee nihayet! Ahmet Hakan allayıp pulladı ama sonunda “gazetecilik ayıbını” itiraf etmek zorunda kaldı! Bugün Hürriyet’te aynen şöyle yazıyor:

“Yöntem şu: İletişim Başkanlığı, gazetecilere ‘Hangi soruları soracaksınız’ diye soruyor. ..iletiyoruz İletişim Başkanlığı’na. İletişim Başkanlığı da sorulara asla müdahale etmeden bir sıralama yapıyor.”

İyi de zaten ben de “ABD gezisi dönüşünde Erdoğan’a uçakta sorulacak soruların önceden verildiğini”  yazmıştım. ABD gezisi dönüşünde daha uçak kalkmadan gazetecilerin Erdoğan’a soracakları soruların listesini de ortaya koymuştum.

Ahmet Hakan da “gazetecilerin soruları önceden verdiğini doğrulamış oldu! Ama Ahmet Hakan’ın hâlâ açıkça söylemediği şu;

1- Erdoğan’ın yurtdışı gezilerinin dönüşünde, gazeteciler soruları saatler öncesinden İletişim Başkanlığı’na veriyorlar. Onlar da hangi sorunun sorulup hangisinin sorulmayacağını ONAYLIYORLAR.

2- Onaylanan sorular liste haline getirilip Cumhurbaşkanlığı uçağı kalkmadan gazetecilere dağıtılıyor. Onaylanmış, düzenlenmiş soruları uçakta o sırayla OKUYORLAR Erdoğan’a.

3- Sorular önceden belirlendiği için uçakta Erdoğan’ın önüne soruların yanıtlarını içeren kartlar konuyor. O da o kartları okuyarak gazetecilerin sorularına yanıt veriyormuş gibi yapıyor.

4- Uçaktaki sohbeti gazeteciler değil, İletişim Başkanlığı deşifre ediyor; uçak indikten saatler sonra düzeltilmiş, temizlenmiş ve onaylanmış metin gazetecilere dağıtılıyor. Gazeteciler de o metni haber yapıyor.

Ahmet Hakan’ın, “ayıp”, “yalan” terane” falan masalına devam etmeye çabalarken kabul etmek zorunda kaldığı “yöntem” bu.

Sonuçta Ahmet Hakan’ın da aralarında olduğu Cumhurbaşkanlığı uçağındaki “fevkalade itibara mazhar gazeteciler”, ABD dönüşünde ellerine tutuşturulan o listedeki soruları Erdoğan’a sorar gibi yapmışlar.  Trump ile görüşme hakkında asıl sorulması gereken onlarca soru varken soramamışlar!

Yaşananlar bu kadar açık…  İşte asıl gazetecilik ayıbı budur! Cumhurbaşkanlığı uçağındaki bu “yöntem” basın toplantısı değil, olsa olsa “basın toplantısı mizanseni”dir.

Gazeteci, karşısındaki kim olursa olsun sorusunu önceden verip onay almaz, onaylı soru sormaz. Gazeteci basın toplantısının metnini kaynağının deşifre etmesine izin vermez, kendi metnini haber yapar.

Ahmet Hakan bir de “geçmiş dönemlerdeki gazetecilik ayıpları”ndan söz etmiş. Kendi adıma soruyorum, hangi gazetecilik ayıbım varmış?

Açıkla da görsün millet. Hemen her gün yeni bir gazetecilik ayıbını sergileyen Ahmet Hakan’ın, ayıplardan söz etmesi ne büyük garabet…

“Gazetecilik ayıbı”ndan söz eden de İletişim Başkanlığı susarken onların adına uçaktaki “basın toplantısı mizanseni”ni savunan ve bana yanıt verme telaşına düşen bir kişilik!

Öyle ya, bırak yöntemin “SAHİBİ” savunsun…

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER