AKP’nin popüler kültürle sınavı, geçtiğimiz hafta hayli yoğun geçti. Kızılcık Şerbeti dizisine başlatılan inceleme, senaristinin gözaltına alınması, Mabel Matiz’in şarkısına erişim engeli ha keza kendisine soruşturma, bir Rock grubunun 5 üyesine tutuklama…
RTÜK’ün Netflix, Disney+, Prime Video, HBO Max ve MUBI platformlarında yayınlanan 5 yapıma verdiği cezalar… Önceki hafta da Manifest grubuna ‘hayasızca hareketler’ ve ‘teşhircilik’ diyerek soruşturma başlatılmıştı. Daha da gerilere gidersek bu listeler böylece uzayıp gidiyor.
Hepsinin ortak noktası da ‘milli ve manevi değerlere aykırılık’, ‘Türk aile yapısına zarar veren içerikler’…
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, Kızılcık Şerbeti dizisiyle ilgili gerekenlerin yapılacağını söylerken, 2025 yılının ‘Aile Yılı’ olduğunu hatırlatıp, şöyle diyordu mesela:
“Aile, milletimizin en sağlam dayanağı; örf ve âdetlerimizle millî ve manevi değerlerimiz ise bizi birbirimize kenetleyen en güçlü bağlardır. 2025 yılının ‘Aile Yılı’ ilan edilmesi, bu değerlerin devletimiz ve milletimiz için taşıdığı önemin en açık göstergesidir. Unutulmamalıdır ki aileyi hedef alan her yayın, yalnızca ekranlarla sınırlı kalmaz; çocuklarımızın ruhuna, gençlerimizin istikbaline ve toplumumuzun huzuruna doğrudan sirayet eder.”
Şahin; ahlak bekçiliğine soyunup, toplumun ve gençlerin huzuruyla ne kadar da ilgili olduğu anlatmaya çabalarken kendisine yanıt “Riyanız batsın” DEM Parti Milletvekili Sevilay Çelenk’ten geldi:
“Nefes aldırmayan bir sansür mekanizması biraz da ‘Aile Yılı’ konsepti üzerinden işletilecek. Öyle görünüyor. Neredeyse kurmaca karakterleri dava edip hapse attıracaklar. Gerekirse 10 yıl önceki paylaşımları bugünmüş gibi hedefe koymak… Bu da yeni moda zaten… Gerçek aile aç, üç kuruşa muhtaç! Ailenin bir dizideki yasak bir aşktan daha büyük dertleri var. Gerçek dünyada adalet tümden unutulmuşken, dizi karakterlerini soruşturmak bu ülkenin trajedisini özetliyor. Riyanız batsın!”
Şarkılar ve TV dizileri suç yaratabilir mi gerçekten? Aile düzenini sarsacak ‘büyük güçleri’ mi var? ‘Aile’ denilen, şarkı sözleri ve televizyonlardaki kurmaca aşk üçgenleriyle dağılıp gidebilir mi hemen?
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın başvurusu üzerine ‘Perperişan ‘ şarkısına erişim engeli, kendisine de inceleme başlatılan Mabel Matiz, bu sorulara “Kamu düzeni ve genel sağlığımızın bir şarkıyla sarsılacak kadar kırılgan olmadığına inanmak istiyorum” diyerek yanıt verdi ve ekledi:
“Sofrada bereket, sokakta selamet, insanda dürüstlük gibi gerçek dertlerimiz varken, günlerdir şarkı sözlerim tartışılıyor. Bu algı çabaları, aklıselim birinin anlayamayacağı derecede art niyetli.”
Toplum değerlerinin bu denli kırılgan olduğunu varsayan ve ‘aile yapısı zarar görüyor, yerli ve milli değerlerimiz yıkılıyor’ yaygarası koparan bu zihniyet, ekonomiden adaletsizliğe bin türlü dertle hemhal toplumun gerçeklerini görmezden gelmede de o kadar mahir.
Ekonomi yönetiminin yarattığı aç milyonlar, yolsuzluk, yoksulluk, haksızlık, adaletsizlik, talan edilen tarım alaları, kökünden sökülen ağaçlar, sahte diplomalar, sokaklarda çatışan çeteler, ana muhalefet partisi CHP’nin başına gelenler, hapse atılan belediye başkanları…
Durum şu ki; kurmaca entrikalar, ekranlardaki bütün yasak aşklar, tüm ‘ayıplı’ şarkılar hali hazırda sürdüğümüz bu gerçek hayatın melodramına henüz yaklaşabilmiş bile değil.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
