DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, kadına yönelik suçlarda cezasızlığın ve iktidar politikalarının erkeklere cesaret verdiğine dikkat çekti, "Artık yeter. Bir kadının daha öldürülmesine tahammülümüz yok" dedi. Hatimoğulları, Bahçeli'ye de yanıt verdi: DEM Parti zaten bir Türkiye partisi.
DEM Parti Eşgenel Başkanı Tülay Hatimoğulları partisinin grup toplantısında, kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddete ilişkin açıklamalarda bulundu.
Hatimoğulları yargıdaki cezasızlığın ve iktidarın politikalarının erkeklere cesaret verdiğine dikkat çekerek “Artık yeter” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin partisinin grup toplantısında yaptığı “Uzattığım el gelin Türkiye partisi olun, gelin teröre cephe alın, gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin teklifidir” açıklamasına yanıt veren Hatimoğulları, “DEM Parti zaten bir Türkiye partisi” dedi. Barışın sağlanması için müzakereye hazır olduklarını vurgulayan Hatimoğulları, bunun için somut adımların atılması ve ‘yol temizliği’ yapılması gerektiğini kaydetti. Hatimoğulları’nın açıklamalarından başlıklar şöyle:
“Erkekler bu cesareti işletilmeyen yargıdan alıyor, cezasızlıktan, kadınları ötekileştiren İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçen, 6284 sayılı yasayı kaldırmayı düşünen iktidardan alıyor.
Artık yeter. Bir kadının daha öldürülmesine tahammülümüz yok. Erkek şiddetine karşı önleyici politikalar derhal hayata geçirilmeli. Yargı, erkek yargı olmaktan çıkmalı, cezasızlık sisteminden vazgeçmeli.
Cumhurbaşkanı, kadın cinayetleriyle ilgili diyor ki; ‘cezasızlıkla ilgili algı yaratılmaya çalışılıyor.’ Hayır, ey Erdoğan şunu bil; biz kadınlar algı yaratmıyoruz sizlerin yargısızlığını, yargı sistemindeki cezasızlığı ifşa ediyoruz.
AKP iktidarının sömürücü sisteminde dolayı hem üretici hem tüketici aç. Ülkede geçimini sağlayamayan milyonlarca kişi yaşıyor. Gelirde, vergide, ücrette, adalette, özgürlükte adalet yok. Bu iktidarın ülkeyi yönetme ehliyeti yok. Bu iktidar bir an önce gitmelidir. Sermaye sınıfı ev sahibi, kalan herkes misafir gibi davranmaktan vazgeçin. Buradan bütün işçilere sesleniyorum: Üreten sizsiniz, güç sahibi sizsiniz. Daha fazla örgütlenme olması gerekiyor. Sesini çıkarmayan işçi daha çok sömürülür.
Biz şu an burada konuşurken Filistin ve Lübnan’da bombalar patlıyor. İsrail’in Gazze’ye saldırılarında 1 yılda 40 bini aşkın insan hayatını kaybetti. Bu savaş çok kutuplu dünyada yeni bir paylaşım düzenidir ve yeni bir dünya düzeni yaratmak için yola çıkan emperyalistlerin savaşıdır. Bölgesel görünümlü küresel sermaye savaşları için artık teknoloji daha fazla gelişmiş hale gelmiş durumda. Biz bütün dünya halklarına barış çağrısında bulunuyoruz. Gelin evrensel barışı hep birlikte inşa edelim.”
Türkiye’nin İsrail ile ticareti farklı formlarda yürüttüğünü herkes biliyor. O yüzden kimse Filistin halkı için timsah gözyaşı dökmesin. Bu çıkışlarıyla Erdoğan’ın iç siyaseti dizayn etmek istediğini biliyoruz.
Bunlar iç barıştan bahsediyor, ya da bu savaşa karşı yeni bir ivme kazandırmak isterler siyaseten. Elbette bütün bunlar konuşulup tartışılacak konular ama böyle bir niyetleri olduğu halde MGK’nin sonuç bildirgesindeki beş maddenin ilk üçü Kürtleri daha fazla nasıl öldürürüz, Kürtleri nasıl daha fazla döveriz üzerine endekslenmiş ve özetlenmiş üç madde.
Böyle mi sağlanacak iç barış? Böyle mi sağlanacak iç barışın stratejisi böyle mi oluşturulacak? Bir kez daha yineliyoruz, Kürt sorunu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmelidir. Suriye’de statü elde etmek isteyen Kürt halkına dayanışmacı yaklaşılmalıdır. Barışın bölgede sağlanmasının yolunun da buradan geçtiğini kimse unutmamalıdır.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
AKP ve ortakları bu tablonun neresinde? Ana muhalefet partisinin bu sorunun çözümüne yönelik nasıl bir politikası var bunu kamuoyuna açıklamak zorundalar. DEM Parti olarak biz onurlu barış istiyoruz. Onurlu barışın tesis edilmesi için ödenecek her türlü bedeli ödemeye, müzakereye ve diyaloğa hazırız. Çözüme dair bir plan ve programın kamuoyuna açıklanması halinde barış konuşulabilir.”