Gergerlioğlu: 40 kilolara düşmüşler, sonucu ölüm olabilir

Kırşehir Cezaevi'ni ziyaret eden DEM Partili Gergerlioğlu, 'kuyu tipi hapishaneler' denen S ve Y tipi cezaevlerinin şartlarının çok ağır olduğuna dikkat çekti. 30 gündür açlık grevinde olan mahpuslar Rezzan Şengül ve Vedat Doğan’la da görüşen Gergerlioğlu mahpusların 40 kilolara düştüğünü söyledi, sonucunun ölüm olabileceği uyarısını yaptı.

  • ü
  • 08 Ağustos 2024
  • ü
  • Gündem

DEM Parti Kocaeli milletvekili ve insan hakları savunucusu Ömer Faruk Gergerlioğlu, mahpus ailelerinin başvuruları ve mahpusların mektup yoluyla ilettikleri şikayetler üzerine Kırşehir cezaevlerini ziyaret etti.

“S ve Y tipi cezaevleri insan haklarına aykırıdır. İnsanları bir şekilde cezalandırabilirsiniz ama onları bu denli ağır bir tecrit altında ve gayri insani şartlarda tutmak, insan hakları ihlalidir” diyen Gergerlioğlu, P24’ten Aslıhan Gençay‘ın sorularını yanıtladı:

Kırşehir Cezaevi’nde kaç kişiyle görüştünüz, size anlatılan ve gözlemlediğiniz sorunlar nelerdir?

Yüksek güvenlikli cezaevi ve S tipi cezaevini ziyaret ettim. İlk cezaevinde 7, ikinci cezaevinde 4 mahpus olmak üzere toplam 11 kişiyle görüştüm. Sadece tek tarafı dinlemedim. Hem cezaevi idarecileri hem de mahpusları, iki kesimi de ayrıntılı dinleyerek kanaat sahibi olmaya çalıştım. Yüksek güvenlikli cezaevleri oldukça sıkıntılı. Kuyu tipi hapishaneler denen S ve Y tipi cezaevlerinin şartları çok ağır.

Üç katlı, pencereleri demir parmaklık ve tel örgülerle kapatıldığı için güneş ışığıyla oksijenin zor girdiği tek ya da üç kişilik, oldukça dar hücrelerden oluşan bu cezaevlerine, başından beri itiraz etmiştik.

Hücrelerin havalandırmaları yok. Günde 1,5 saat havalandırmaya çıkarılan mahpuslara, yıkadıkları çamaşırları havalandırmaya asma hakkı tanınmıyor. Çamaşırlarını, hücrelerin penceresine asmak zorunda kaldıklarından, güneşle irtibatları tamamen kopuyor.

İnfaz koruma memurları (İKM), günde üç kez lambayı açıp hücreleri kontrol ediyorlar. Nedenini sorduğumuzda; “Mahpus yaşıyor mu, yaşamıyor mu bakıyoruz.” diyorlar. Gece 23.30’da yatağa girseniz, 00.00’da İKM’ler hücrenin ışığını açarak sizi kontrol ediyor. Saat 04.00’te tekrar kontrol var. Nasıl uyuyabilirsiniz, siz düşünün. Açlık grevi yapan mahpuslar, bu uygulamayı daha yoğun yaşıyor. İKM’ler, saat başı ışık açarak onları kontrol ediyor. Nedenini ise; “Ya ölseler ve haberimiz olmasa” diye açıklıyorlar.

Oldukça vahim bir ortam gördük. Pek çok hak ihlali iddiası ve iddialara bakanlığın verdiği cevaplar söz konusuydu. Cezaevi idarecileriyle görüştüğümüzde, onların yanıtlarını da dinledik

Cezaevi idarecileri size hangi açıklamalarda bulundular?

Kendilerine göre cevaplar verdiler. Yaptıklarının yasal mevzuata dahil olduğunu, yasa ve yönetmeliğe aykırı uygulamalar yapmadıklarını, söyleyerek kendilerini savundular.

Açlık grevi yapan iki mahpusla da görüştünüz, değerlendirmeleriniz nelerdir?

Cezaevlerinde pek çok sıkıntı yaşanıyor ama bize göre en acil konu, açlık grevi yapan Rezzan Şengül ve Vedat Doğan’ın durumu. Cezaevine gittiğimizde açlık grevindeki mahpusların aileleri de oradaydı. Aileler, beni sürekli arayarak çocuklarının ölüme gittiğini ve acil çözüm bulunması gerektiğini, söylüyorlardı. Rezzan Şengül ve Vedat Doğan tutuklular. Yargılandıkları dosyada iddianameleri bile çıkmadan, ağırlaştırılmış müebbet mahkumlarının konulduğu hücrelere yerleştirilmişler. İkametleri İstanbul’da olmasına rağmen Kırşehir’de tutuluyorlar. Açlık grevinde Halil Yakut isimli bir mahpus daha vardı. O da tutukluydu ve ağırlaştırılmış müebbet cezası alanlar gibi hücreye konulduğu için açlık grevi yapıyordu. Aylarca süren açlık grevinin ardından mahkemede tahliye edildi.

Açlık grevini sürdüren iki mahpusun talepleri nedir?

“Bizi tahliye edin” demiyorlar. “Tutuklu olarak yargılanıyoruz ve bu cezaevi tutuklulara uygun değil, ağırlaştırılmış müebbet alan mahpusların tutulduğu bir yer. Bizi başka bir cezaevine sevk edin.” diyorlar. Sevk edilmezlerse açlık grevine devam edeceklerini, hiçbir şekilde geri adım atmayacaklarını, belirtiyorlar. Aileleri de ikna edemiyor. “Biz burada hakarete, darba uğradık, adli mahpuslarla karışık tutulduk ve onların hakaretlerine maruz kaldık.” iddialarında bulundular. İdareye; en azından hücrelerimiz birleştirilsin, demişler ama yapılmamış. Geceleri saat başı ışıklarının açılmaması ve uyandırılmama istekleri de kabul edilmemiş. Sevk edilseler açlık grevini bitirecekler ama talepleri karşılanmıyor ve sıkıntı devam ediyor. Bu kişiler ölüme gidiyorlar.

Sağlık durumları nasıl peki?

130 günde 17 kilo civarı zayıflamış, 40’lı kilolara düşmüşler. Herhangi bir sevk yapılmazsa açlık grevine devam edecek gibi görünüyorlar. Bunun sonucu ölüm olabilir.


Bu haberler de ilginizi çekebilir:

 

Bilinç kapanması durumunda açlık grevine zorla müdahale de edilebiliyor tabii. Adalet Bakanlığının Y ve S tipi cezaevleriyle ilgili yönetmeliğinde yer alan bir maddeye göre; ağırlaştırılmış müebbet cezası almasalar da bulundukları cezaevinde tehlikeli görülen mahpuslar, bu cezaevlerine nakledilebiliyor. Y e S tipi cezaevlerinde tutuklu mahpuslar da var. Belki de beraat edecek, tahliye olacak mahpuslar, tehlikeli olarak değerlendirilebilir mi?

“Tehlikeli mahpus” diye tabir edilen ve tutuklu olmalarına rağmen bu cezaevlerinde tutulan mahpusların durumu, 9’a 3 maddesiyle düzenlenmiş. “Sizi tehlikeli mahpus ilan ettik, burada tutarız.” diyorlar. Bu keyfi bir tanımlama da olabilir. Örneğin; çıplak arama, ağız içi arama gibi bir ihlale karşı direndiğiniz zaman, darp olayı veya hırgür yaşanıyor. Bu nedenle disiplin cezası alanlar, “tehlikeli mahpus” sayılıyorlar. Yani durup dururken, sadece bir ihlale itiraz ederek “tehlikeli mahpus” olabilirsiniz. Mahpuslar, bakanlığın talimatıyla mı, yoksa cezaevi idarelerinin uygulamalarıyla mı “tehlikeli” ilan ediliyor, net olarak bilmiyoruz. Genel bir uygulama söz konusu ama ayın zamanda bir keyfiyet rejimindeyiz.

Aslıhan Gençay’ın, Gergerlioğlu ile söyleşisinin tamamına buradan ulabilirsiniz.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com