Soma’dan yollara düşüp Ankara’ya gelen Fernas Madencilik işçileri, son 3 gündür gece gündüz Kurtuluş parkında... AKP’li patron Nasıroğlu’na yasalara uyma çağrısı yapan madenciler, “Madem uymayacaksınız, o zaman bu kanunlar neden var?” diye soruyor. Atılan arkadaşlarının işe iadesi, yaşanabilir bir ücret ve iş güvenliği isteyen madencilerin son sözü “Ya saygın bir uzlaşı, ya tavizsiz direniş!”
AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait Fernas Madencilik’te 6 işçi Bağımsız Maden İşçileri Sendikası’na üye oldukları gerekçesiyle 26 Ağustos’ta işten çıkarıldı.
Seslerini patrona duyurmak için 1 ay boyunca gece gündüz maden önünde yatıp kalkan, eylemler yapan işçilerin önü her defasında jandarma tarafından kesildi. İşçiler, ‘Fernas Madenciliğin özel güvenlik birimi’ gibi davranan jandarmaya çok kereler ‘kanunsuz emirlere uymama’ çağrısı yaptı:
“Terazi şaştıysa adalet olmaz komutan. Bir gün sen de kalırsın bu terazinin altında. Komutan; yanlış yapıyorsun, teraziyi düzgün tutun. Yasayı o ihlal ediyor ama ceza bize veriliyor. 500 asker burada karşımızda. Jandarmayı geçip patronla görüşemiyoruz bile.”
Fernas Madencilik önünde eylemler ve gözaltılarla geçen 1 ayın ardından işçiler, 25 Eylül’de Soma’dan Ankara’ya doğru yola çıktı. Madencilerin talepleri ise net: Atılan işçilerin geri alınması, yaşanabilir bir ücret ve iş güvenliği…
8 gün boyunca yalınayak yürüyerek Ankara’ya ulaşan işçilerin önü bu kez kentin girişinde polis tarafından kesilirken, Meclis’e ulaşmaları muhalefet partisi milletvekillerinin yardımıyla olabildi. CHP, DEM Parti, İYİ Parti ve EMEP vekillerinin görüşmelerinin ardından madenciler, otobüsle Meclis’e ulaştırıldı.
Ertesi gün AKP grubu ile görüşmek istediklerinde ise Meclis’e girişleri yasaklanmıştı ki kamuoyu baskısı sonrası iki AKP’li vekil -Erol Keleş ile Mustafa Arslan- işçilerle görüşmek zorunda kaldı.
AKP’li vekiller; madencilerin taleplerini AKP grubuna aktaracaklarını belirtirken, konunun ‘iletişim sorunu’ nedeniyle bu boyuta geldiğini iddia etti. AKP’liler, ‘işçilere gün içerisinde dönüş sağlayacaklarını’ bildiriyordu.
Bu sırada Fernas Madencilik patronu aynı zamanda AKP Milletvekili Ferhat Nasıroğlu, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında ‘işçilerin marjinal gruplarca kışkırtıldığını’ söylüyordu.
İşçilerle bir sorun olmadığını, işten çıkarılanların tazminatlarının verildiğini ve maaşların zamanında ödendiğini anlatan Nasıroğlu, ‘çalışma koşulları ve iş güvenliği’ diye bir problem olmadığını da ekliyordu.
“Yer altında işçi kıyımı yapılıyor algısı ortaya konuldu. Bu iddia yalan” diyen Nasıroğlu’na karşılık işçiler, haftalar öncesinden yayınladıkları şu video ile çalışma koşullarını kamuoyuna duyurmuştu oysa ki:
BU BİR TEŞHİR FLOODU’DUR!
Sendikaya üye oldukları için işten atılan, 6 gündür gece gündüz direnen, jandarma tarafından saldırıya uğrayan madencilerin, milletvekili @fnasiroglu‘na ait Fernas Madencilik’teki çalışma koşullarını teşhir ediyoruz.
Paylaşın, madencilere ses olun. pic.twitter.com/apFxxELOZm
— Bağımsız Maden İş (@bagimsizmadenis) August 31, 2024
Bağımsız Maden İş Sendikası Genel Başkanı Gökay Çakır‘ın Meclis önünde yaptığı aşağıdaki şu çarpıcı konuşma ise tüm bir tablonun özeti gibi:
“Sendikanın genel başkanı olmadan ben de bu kardeşleriniz gibi 20 sene madende çalıştım. Elbette çok kardeşimi, çok dostumu kaybettim, sadece şunu söylemek isterim.
Anayasanın 51. Maddesi, ‘bütün işçilerin sendikalara üye olabileceğini’ söylemiştir. Yüz binlerce işçi, sendikalara üye oldukları için işten atıldılar. Soma’da 150 bin insan yaşıyor, 17 bini madenci.
Bağımsız Maden İş Sendikası’na üye olan 6 işçi atıldığı için yalınayak 8 gündür Soma’dan Ankara’ya yürüdük. 30 gün 24 saat Fernas’ın önünde kaldık, 8 günden beri de bu yollardayız.
İş cinayetinde 301’imizi kaybettik. 41’imizi, 18’imizi kaybettik. 9 kardeşimizi daha geçenlerde kaybettik. Hiçbir zaman bu bir avuç patron ceza görmedi ya da bir savcının, hakimin karşısına dikilmedi. Ben sendika başkanı olarak bu eylemde beş kere gözaltına alındım, iki gece gözaltında kaldım, ayrı ayrı üç kere daha kaldım.
TCK’nın 118. maddesini – sendikaya üye olmayı veya sendikal faaliyetleri engellemeyi hapisle cezalandırmayı öngören madde- kullanmayacaksak niçin var?
Ben buradan Meclis’te sesleniyorum. O zaman bu kanunları kaldıralım. Biz de köleniz olalım. Buna göre de bir sokum ekmek verirseniz şükrederiz. Bir yatacak yer verirseniz buna da şükrederiz. Bu şekilde de hayatımıza devam ederiz. Bu işçi kardeşlerim alın terini istedi dostlarım, fazla bir şey istemedi.
Bu bizim ayıbımız değil, bu patronların ayıbı. 1 avuç patrona, 1000 avuç işçiyi köle yapmaya çalışıyorlar. Biz de şunu söylüyoruz: 1 avuç patrona 1000 avuç insanı köle yapamayacaksınız.”
Madenciler ölümleri ‘fıtrat’tan sayılmasın diye direniyorlar, ölmemek için direniyorlar. Ve insan gibi yaşamak, çocuklarını da insan gibi yaşatmak için…
Soma’dan yollara düşüp Ankara gelen maden işçileri, son üç gündür gece gündüz Kurtuluş parkında… Yola çıkarken sonuç almadan dönmeyeceklerini söylemişlerdi, hâlâ da öyle söylüyorlar. Madencilerin son sözü ise “Ya saygın bir uzlaşı, ya tavizsiz direniş!”