Ülkenin yüzde 20’sinin devlet yardımı olmadan geçinemediği AKP Türkiye’sinde tam 14,7 milyon insan beslenme, barınma, ısınma, sağlık, eğitim gibi temel yaşam ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma getirilmiş durumda. Yoksullukla mücadele etmek yerine yoksulluk üzerinden siyasi rant devşiren AKP için ‘sosyal yardımlar’ tam da bu yüzden övünme vesilesinin ta kendisi. Milyonlarca insanı kuru ekmeğe mahkûm eden kendileri değilmiş gibi, yoksulluk içinde ölen 5 çocuğun sebebi kendileri değilmiş gibi…
İzmir Selçuk’ta ev demenin mümkün olmayacağı derme çatma bir barakada çıkan yangında yaşları 1 ile 5 arasında değişen 5 kardeş can verdi. Aras, Masal, Aslan, Funda, Fadime ve Nefes…
Çocukların babasının cezaevine girmesinden sonra ailenin geçimini kağıt ve hurda toplayıcılığı yaparak tek başına sağlamaya çalışan anne Melisa Akcan’ın çalışmaya gittiği sırada 5 çocuk, elektrik sobasının devrilip alev almasıyla çıkan yangında hayatlarını kaybetti.
27 yaşındaki anne Melisa Sinem Akcan gözaltına alınırken, hırsızlık suçundan cezaevinde bulunan Baba Hasan Akçan ise çocuklarının cenaze törenine elleri kelepçeli olarak getirildi.
Törende kelepçeleri bile çıkarılmayan acılı babanın, defin işlemleri sırasında kelepçelerinin çıkarıldığı görüldü ki, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ‘büyüklük’ yapmış, ‘kelepçeler çıkarılsın’ buyurmuştu. Kimi gazeteler, “Krizi Bakan Tunç’un talimatı çözdü” diye yazarak Bakan’ın ‘yüce gönüllüğüne’ dikkat çekti.
Aynı AKP’nin bu kez milletvekili Özlem Zengin ise yoksulluktan ölen çocukların cenazelerinin kaldırıldığı gün “Dönüyorsunuz, dolaşıyorsunuz her şeyi paraya bağlıyorsunuz” diyebildi.
“Bunun altında başka sebepler var. Konuşalım, onları da arka tarafta size izah edeyim” diyen Zengin’e “Utanmazlar, söyleyin o zaman mesele ne?” diye soruldu elbet ama yanıt almak mümkün olmadı.
Zengin’in demesi; 5 çocuklu bir annenin akşamın o saatinde neden dışarı çıktığı ve hırsızlıktan cezaevinde olan babanın ‘zaten pek de makbul insanlar olmadığı’ iması olarak okundu doğal olarak.
AKP’li Zengin, “Annenin de çocuklarına bakmayla ilgili bir meselesi varsa” diyerek kadının anneliğini tartışmaya açmaya çalışırken, hükümet olarak kendilerinin ne kadar da ‘iyi’ olduklarını, sorumluluklarını nasıl da yaptıklarını anlatıyordu.
Aileye Bakanlığı’nın 110 bin, Kaymakamlığın da 9 bin lira verildiğini söyleyen Zengin “Aileye 18 defa gidilmesinin takdir edilmesi gerekir” diye de ekledi. Akla ilk gelen “18 kere gittiniz madem ne yaptınız, ne iş gördünüz?” oldu ama bu soruda da yine cevapsız kaldı.
Cumhuriyet tarihinin en büyük yoksulluğunun mimarı olan AKP, sorumluluk almak bir yana tebrikleri kabul etmek isterken yakalandı.
Anne Akcan, gerçeği şöyle anlatıyordu: “Ben 110 bin liralık yardım almadım, bırakın 100 bini hiç yardım almadım. Tersine bana 8 bin liralık yardım yapılıyordu onu da 4 bin liraya indirdiler. Bu 4 bin lira ile 5 çocuğuma nasıl bakarım.”
5 kardeşe ilişkin 40 saat sonra 26 saniyelik bir açıklama yapan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Göktaş ise soruşturmayı takip ettiklerini söylemekle yetindi. Sanki Aile Bakanlığının işi ölen öldükten sonra açılan soruşturmaları takip etmekmiş gibi.
Yıllardır derin yoksullukla ilgili çalışmalar yapan, yaşamın kıyısında hayata tutunmaya çalışan en yoksulların sesi olan Hacer Foggo, Bakan’a ve AKP’li Zengin’e hepimizin aklından geçen ve aslında tablonun özeti olan şu soruları yöneltti:
“1- Ailenin yaşadığı ev koşulları çocukların yaşaması için bırakın bir insanın yaşaması için uygun olmadığı bu kadar belli iken aileye insani koşullarda barınabilmesi için kira desteği sundunuz mu?
2- 5 çocuk için, Sosyal hizmet modellerinden olan ücretsiz kreş hizmeti sundunuz mu?
3- Anneye sabit maaşlı bir iş imkânı sağlamak ve ‘devlet yaşatır’ ilkesi gereği düzenli, güvenli bir yaşam için bir çabanız oldu mu?
4- Anneye ve çocuklara düzenli olarak psikolojik destek sundunuz mu?
5- Yaşadığı ev koşulları da göze alınarak çocuklara eğitim tedbiri kararı aldınız mı?
6- Sosyal Ekonomik Destek Yönetmeliği gereği en fazla 2 çocuğa SED yardımı verilebilir. Okul öncesi çocuklar için verilecek tutar 4.312 TL ile bu ailenin temel ihtiyaçları karşılaması mümkün mü?
7- Çocukların, sosyal hizmetler tarafından bakım tedbiri uygulanması istendiği ancak ailenin istemediği için çocukların bakım tedbiri altına alınamadığı doğru mudur? Doğru ise, büyük risk altında olan çocukların bakım tedbiri altına alınması için ailelerin rızası mı gerekiyor?
7- BİSAM rakamlarına göre Eylül 2024’te açlık sınırı 20.478 TL, yoksulluk sınırı 70.835 TL iken derin yoksullukla mücadelede Sosyal Hizmet Politikanız bu ihtiyaçları karşılayabiliyor mu?
8- Aileye 18 sefer ev ziyaretinde bulunduğunuz söyleniyor. Hazırlanan Sosyal İnceleme Raporlarında aileye hangi destek modelleri önerildi? Önerilen modeller neden yaşanan ölümleri engelleyemedi?
9- Uygulanan sosyal hizmet modelleri derin yoksulluğu önleyici çözüm üretebiliyor mu?
10- Açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan aileler ile ilgili yeni bir eylem planınız var mı? Ailesinin yanında ama bakılamayan yani SED desteği verdiğiniz 200 bin çocukla ilgili yeni bir planınız var mı?
11-TÜİK rakamlarına göre, 7 milyon yoksul çocuk yoksulluk ve sosyal dışlanma yaşıyor, bu sosyal hizmet politikasının iflas ettiğinin de bir göstergesi değil mi?
12- Yaşanan çocuk ölümlerinde Ekonomik Destek modelleriniz de Sosyal Hizmet modellerinizin de yetersiz kaldığını kabul etmeniz için daha kaç çocuğun ölmesi gerekiyor?
13- Yaşanan her ihmal/ölüm olaylarında iktidar olarak sorumluluk almak yerine hep ‘suçlu’ mu arayacaksınız? Suçlu kamu kurumları dışında herkes mi?”
Foggo’nun dikkat çektiği ‘sosyal hizmet modelinin çöktüğü’ gerçeği bir yana ülkenin yüzde 20’sinin devlet yardımı olmadan geçinemediği AKP Türkiye’sinde tam 14,7 milyon insan; beslenme, barınma, ısınma, sağlık, eğitim gibi temel yaşam ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma getirilmiş durumda. Yoksullukla mücadele etmek yerine yoksulluk üzerinden siyasi rant devşiren AKP için ‘sosyal yardımlar’ tam da bu yüzden övünme vesilesinin ta kendisi. Milyonlarca insanı kuru ekmeğe mahkûm eden kendileri değilmiş gibi, yoksulluk içinde ölen 5 çocuğun sebebi kendileri değilmiş gibi…