İstanbul Eyüpsultan’da yol kenarındaki bir valizde 22 yaşındaki üniversite öğrencisi Ayşe Tokyaz’ın cesedi bulunduğunda erkek şiddetinin varabileceği boyutlar bir kez daha gözler önüne serildi.
Ayşe Tokyaz’ın sevgilisi olduğu söylenen 38 yaşındaki eski polis memuru Cemil Koç’un genç kadını Küçükçekmece’deki villasına çağırdığı ve burada alıkoyduğu ortaya çıktı.
Tokyaz’ın, Cemil Koç’un villasına girdiği anlara ait güvenlik kamerası görüntüleri basına yansımıştı. Tokyaz’ın girdiği evden bir süre sonra Koç ve bir kişinin daha siyah tekerlekli bir bavulu apartmandan sürükleyerek çıkardığı görüldü. Bu bavul daha sonra turuncu bir aracın arka koltuğuna yerleştirildi.
Cinayet sonrası Koç’un kan lekelerini gizlemek için evi kırmızıya boyadığı, temizlikçi çağırdığı ve kokuyu deodorantla maskeleyerek delilleri saklamaya çalıştığı ortaya çıktı. Ayrıca valizi taşıyan kişilere de 500 bin TL verildiği öğrenidi.
Eski polis Cemil Koç ‘tasarlayarak öldürme’ suçundan ve diğer 6 kişi ise ‘tasarlayarak öldürmeye yardım etme’ suçundan tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Cemil Koç, savcılık ifadesinde bu tip davalardan alışık olduğumuz üzere “Merdivenlerden düşüp öldü” dedi: “Ayşe, uyuşturucunun etkisiyle dubleks evimin merdiveninden düştü ve kafasını çarptı. Ayşe’nin hareketsiz bir şekilde yerde yattığını görünce öldüğünü anladım. Paniğe kapıldım, yardım için arkadaşlarımı aradım. Daha sonra arkadaşım geldi ve onu sitenin çevresinde bir yerden alarak, beraber eve geldik. Maktulü valize kendim koydum.”
Valizi arabaya taşıdıktan sonra arkadaşının ortaklığındaki benzinliğe gittiklerini ve görüntülerin polise ulaşmaması için tüm kameraların fişini çektiklerini anlatan Koç, savcılık ifadesine şöyle devam etti:
“Arkadaşımın beni oyaladığını, cesedi ortadan kaldırmaya yardım etmeyeceğini düşündüm. Arkadaşım yarı yolda beni sattı ve yanımdan ayrıldı. Ben de ne yapacağıma karar vermek için meyhaneye gittim. Aradan bir süre geçtikten sonra, Necmettin isminde taksiciyle iletişime geçtim. Necmettin’e, aracımda valiz olduğunu, içine bakılmaması gerektiğini söyledim ve 500 bin lira karşılığında valizin ortadan kaldırılması için işbirliği teklifinde bulundum. Taksici de, bu işi yapması için adam bulacağını, daha sonrasında ise 3 kişi bulduğunu belirtti. 3 kişiye 100’er bin lira ödeme için anlaştım.”
Ayşe Tokyaz cinayeti, eski polis memuru Cemil Koç’un ilk cinayeti değil. Diğeri, 2 yıl önce Diyarbakır’da ‘8’nci kattan düşüp’ hayatını kaybettiği söylenen bir başka genç kadının ölümüyle ilgili…
Dün tarihli haberler; “Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca, 24 Temmuz 2023’te merkez Bağlar ilçesi Bağcılar Mahallesi’nde Ejegul Ovezova’nın (29) ikamet ettiği binada 8. katındaki evinin salon penceresinden düşerek ölmesine ilişkin yürütülen soruşturma tamamlandı” diyor.
Yani Cemil Koç’un 2 yıl önce işlediği cinayetten tutuklanması işlediği bir başka kadın cinayetinin hemen ertesine denk geliyor. Özetle, Cemil Koç’a bu ilk cinayetten açılan davada iddianame daha dün kabul edildi, tutuklanmasına da daha dün karar verildi.
Ayşe Tokyaz cinayeti, ikiz kardeşi Esra Tokyaz’ın yaptığı kayıp başvurusuyla gün yüzüne çıkmıştı. Esra Tokyaz, cinayetten önce de Cemil Koç’un Ayşe’yi darp ettiğini görmüş ve bu nedenle de resmî şikayette bulunmuştu. O görüşmeleri kayıt altına alarak yetkililere sunan Esra’nın ifadesi, soruşturmanın yönünü belirleyen en kritik delillerden biri oldu.
Sonrasında Koç’un, Esra Tokyaz’ı arayıp tehdit ettiği de ortaya çıktı. Koç’un, “Senin verdiğin ifadeyi satır satır biliyorum. Ağız, burun, gözler şöyle böyle… Kardeşini bulamayacaksın” diyerek gözdağı verdiği ses kayıtları da soruşturma dosyasına eklendi.
En dikkat çeken noktalardan biri ise, Cemil Koç’un Esra Tokyaz’ın emniyette verdiği ifadeleri nasıl öğrendiği… Esra, ifadesindeki tüm ayrıntıların Cemil Koç tarafından birebir tekrarlandığını belirtirken, bu bilgilerin nasıl sızdırıldığı hâlâ bilinmiyor.
Esra Tokyaz, cinayetten önce defalarca karakola giderek kardeşinin tehdit edildiğini, zorla tutulduğunu ve can güvenliğinin tehlikede olduğunu bildirdi. Ancak ne koruma kararı alındı ne de zanlıya yönelik bir işlem yapıldı.
Avukat Selin Nakıpoğlu, tam da bu noktada devlet kurumlarına ve oralardaki görevlilere dikkat çekiyor: “Şüphelinin eski polis olduğu için Ayşe’nin kardeşinin ifadelerine ulaşması akıl alır gibi değil. Bu yalnızca bir güvenlik açığı değil, aynı zamanda bir kadın düşmanlığıdır. Kadın beyanının değersizleştirilmesi, yaşam hakkının yok sayılmasıdır. Ayşe’nin kardeşi Esra Tokyaz oyalanmış, savsaklanmış, yıldırma politikalarının hepsine maruz kalmış. İlgili polislerin tedbiren açığa alınmaları gerekiyor ki kamu görevi yapamasınlar. ‘Bir suça maruz kaldığımızda biz kime güveneceğiz’ sorusunu vatandaşa sorduran her polisin bu konuda adaletin önüne çıkması gerekiyor. Bu ihmali yapabilme cüretini gösterenler yüzünden bir kadın daha canından oldu. Devlet, erkek şiddetiyle mücadeleyi bir devlet politikası haline getirmiyor.”
2024 yılında Türkiye’de 394 kadın cinayeti ve 259 şüpheli ölüm gerçekleşti. Esra’nın ifadesi olmasa Ayşe’nin ölümü de kayıtlara ‘şüpheli ölüm’ olarak geçecekti. Ve her yıl 400’den fazla kadın eşleri, sevgilileri, eski partnerleri ya da aile fertleri tarafından katlediliyor.
Hatay’dan İstanbul’a okumak için gelen Işık Üniversitesi Hemşirelik Bölümü son sınıf öğrencisi Ayşe Tokyaz, IŞİD vari yöntemlerle katledilmişken, geriye tek soru kalıyor: “Ey yönetenler kadınlar parçalanarak öldürülüyor, siz hâlâ ne bekliyorsunuz?”
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
