Cengiz Holding, devam eden mahkeme sürecine rağmen Kazdağları’ndan çıkaracağı bir avuç altın, iki avuç bakır uğruna 1 milyon ağacı kesmeye hazırlanıyor. Maden şantiyesini büyük oranda kurdu, peşi sıra yolları yaptı, ağaçları işaretlemeye ve hatta kesmeye başladı. Yöre halkı ise havasına, suyuna, toprağına sahip çıkabilmek için aklı ve vicdanı olan herkesi desteğe bekliyor, haklı direnişlerine omuz vermek için Kazdağları’na çağırıyor.
Cengiz Holding‘in yan kuruluşu Truva Madencilik, Kazdağları Halilağa’da altın ve bakır madeni açmak için ağaçları kesmeye başladı. Kesilecek ağaçları işaretleyen Cengiz Holding; topraktan alacağı bir avuç altın, iki avuç bakır uğruna tam 1 milyon ağacı katletmeye hazırlanıyor.
Şirket, gövdesi 8 santimden az olan ağaçları ‘ağaçtan’ saymadığı için sayıyı 240 bin olarak ortaya koyuyor ki, çok göze batmasın.
Önce 600 dönümlük alan üzerinde yapılması planlanan Halilağa bakır ve altın madeni daha sonra genişletilerek 6 bin dönümlük bir sahaya yayıldı.
Yeşil çizgiyle belirtilen alanda başlayan projenin çapı, 10 kat genişletilerek kırmızı çizgili alana kadar yayıldı. Burası, Alamos Gold’un yok ettiği Kirazlı’nın neredeyse 3 katına denk bir alan.
Tam bir ekolojik yıkım anlamına gelen maden sahası; orman, mera ve tarım topraklarını yok edecek, 3 köyü haritadan silecek, yeraltı suları ile dereleri zehirleyecek.
Şirketin verdiği bilgilere göre; madenin ömrü 19 yıl olacak. Proje kapsamında üç ayrı ÇED alanı bulunuyor. Bunların ikisi tamamen orman arazisinde, diğerinde ise köylülerin tarım arazileri var.
Maden sahası; Çanakkale’nin Bayramiç ilçesine bağlı Halilağa, Hacıbekirler, Muratlar ve Yanıklar köyleri başta olmak üzere 12 köyü doğrudan etkileyecek.
Projeyi kabul etmeyip hukuki süreç başlatan yöre halkı, 100’e yakın davacıyla açtığı Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) davasının ilkini kazandı ancak ardından şirket yeniden ÇED raporu hazırladı ve bu kez Çanakkale İdare Mahkemesi şirketi haklı buldu. Köylüler ise Danıştay’a itiraz etti.
Ancak Danıştay’dan henüz bir karar gelmeden ve devam eden mahkeme sürecine rağmen Cengiz Holding, maden şantiyesini büyük oranda kurdu. Peşi sıra yollar yapıldı, hatta açık ocak alanındaki ağaçlar işaretlenmeye ve kesilmeye başlandı.
Altın ve bakır ayrıştırma süreçlerinde siyanür gibi zehirli kimyasalların kullanılacak olması, çevresel tahribatın yanı sıra halk sağlığı için de ciddi tehditler barındırıyor.
Kaz Dağları Ekoloji Platformu Koordinasyon Üyesi Füsun Kayra, maden sahası faaliyete geçtiğinde olacak olanları şöyle özetliyor:
“Köylerin hiçbirine su bırakmayıp bütün suyu kendilerine çekecekler. İnsanların köylerini terk etmeleri, madencilik yapan şirketin umurunda olmayacak. Bu insanlara, ‘nasıl olsa göçmek zorunda kalacak’ gözüyle bakıyorlar. Bilirkişi raporunda ‘kamu yararı yoktur’ derken kast edilen zaten budur. İnsanların geçim kaynakları ellerinden alınacak. Oturdukları evleri, arazileri, her şeyleri ellerinden gidecek. Arazilerini henüz satmamış köylülerin topraklarını ellerinden zorla alacaklar.”
Sadece insanlar mı?.. Değil Türkiye’nin, dünyanın oksijen depolarından biri olarak işaretlenen Kazdağları; zengin ekosistemi ile milyonlarca canlıya, börtüye- böceğe, kurda-kuşa, asırlık ağaçlara, sayısız endemik bitkiye de ev sahipliği yapıyor.
Çanakkale Belediye Başkanı Muharrem Erkek, Kazdağları isyanını şöyle dile getirdi:
“Ekosistem niye bozuluyor, bir ağaç bile o kadar değerli ki. Dünyadaki en büyük sorun ne? Toprak, temiz su, ağaç, havamız, iklim değişikliği… Binlerce yıl insanlığa hizmet edecek bir ekosistemden bahsediyoruz. ‘Ekosistem hakkı’ diye bir şey var, bu gelecek nesillerin hakkı, yani bizim bugün yaşayan insanlar olarak sorumluluğumuz var. Henüz doğmamış gelecek nesillere sağlıklı, temiz bir dünya bırakma görevimiz var. Biliyorsunuz daha önce Alamos Gold’a karşı çok büyük bir mücadele verdik. Ve şu an Londra’da, Tahkim Mahkemesinde Türkiye aleyhinde 1 milyar dolarlık tazminat davası var. Tüm bu yıkıma Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Enerji Bakanlığı yani iktidar onay veriyor. Yani bu basiretsizliği niye yapıyorlar?”
Çevre örgütleri, siyasi partiler, STK ve demokratik kitle örgütleri maden faaliyete geçtiğinde ekosistem geri dönüşü olmayacak şekilde zarar göreceğine dikkat çekerken, köylüler “Suyuma toprağıma, doğama dokunma. Kazdağları’nın üstü altından değerlidir” diyerek katliama karşı çevre nöbetine başladı.
Yöre halkı ile onlara memleketin dört bir yanından desteğe gelmiş yurttaşlar, ağaç kesimlerini durdurmak için sık sık jandarma ile karşı karşıya geliyor.
Çanakkale halkı, Kazdağları Ekoloji Platformu, Çanakkale Emek Barış ve Demokrasi güçleri Kazdağları Hacıbekirler köyü yakınındaki şantiye alanında eylemlerini sürdürüyor.
Ve tüm bunlar Cengiz Holding denen şirket, insanın-doğanın kanına ekmek doğrayıp daha çok semirebilsin, servetine servet ekleyebilsin diye oluyor.
İktidarın ortağı 5’li çete’nin en birincisi diyebileceğimiz Cengiz Holding, İstanbul Havalimanı ve Kuzey Marmara Otoyolu başta olmak üzere 21 yılda devletten tam 41 milyar dolarlık iş/ihale aldı.
1 lira vergi ödemeyip, tek kalemde milyarlık vergi borçları silinen şirketlerin başında Cengiz Holding geliyor.
Çünkü; AKP, 2024 bütçesinde ‘vergi indirimi, muafiyeti, istisnası’ adı altında şirketlerin tam 2 trilyon 210 milyar TL’lik vergi borcunu bir kalemde silebildi.
Büyük bir katliamın eşiğindeki Kazdağları halkı; hiçbir kitapta yazmayan bu kıyımı durdurmak için, Cengiz Holding’e ‘dur’ demek için, havasına-suyuna-toprağına sahip çıkabilmek için aklı ve vicdanı olan herkesi desteğe bekliyor, haklı direnişlerine omuz vermek için Kazdağları’na çağırıyor.