Kayyımlarla mücadelede CHP belirleyici olacak 

Otoriterleşme, Hakkari’ye 3’ncü kez atanmış kayyımla tüm ülkede yerini sağlamlaştırma yolunda emin adımlarla ilerlerken yerel seçimlerden birinci parti olarak çıkan CHP’nin sorumluluğu büyük, yapıp-ettiği şimdi her zamankinden belirleyici. Düşük tonlu, çekingen, temkinli söylemlerin yerini sahici ve güçlü itirazların alması ise tüm ülke için hayati olacak.

DEM Parti’nin kayyımlardan geri aldığı belediyelere 31 Mart yerel seçimlerinin ardından tekrar kayyım atanıp atanmayacağı, ülkenin bundan sonrasını belirleyecek temel ölçütlerden kabul ediliyordu.

DEM Parti ve muhalefet çevrelerinin “Artık kayyum dönemi kapanmıştır” açıklamalarının üzerine, irade gaspı girişimlerinin ilki Van’da gerçekleşti.

Seçilmiş belediye başkanı Abdullah Zeydan’ın seçilme hakkına ipotek koyma girişimi, başta Van halkının kararlı mücadelesi olmak üzere yükselen itiraz ve protestolar sonrası geri alınmak zorunda kaldı. AKP iktidarının ‘Van denemesini’ Hakkâri izledi. Bu kez çok daha hızlı ve çalışılmış olarak.

DEM Partili Hakkâri Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış 3 Haziran sabahı Van’da polis zoruyla gözaltına alındı ve henüz saatler geçmişti ki yerine İçişleri Bakanlığı tarafından Hakkâri Valisi kayyım olarak atandı.

ERDOĞAN’IN ‘KIRMIZI ÇİZGİLİ’ KONUŞMASI’

Hakkında açılmış 10 yıl önceki dava gerekçe gösterip alelacele duruşma günü alınarak görülen davada Akış’a 19,5 yıl hapis cezası verildi ve yine aynı çabuklukla tutuklanarak cezaevine gönderildi. AKP’nin Kızılcahamam’daki toplantısında Erdoğan’ın ‘kırmızı çizgili’ konuşmasının hemen peşinden…

Akış, mahkemedeki savunmasında “Yargılama neden dört ay, bir yıl önce yapılmadı da şimdi yapılıyor?” diye soruyordu.

‘NORMALLEŞME’ TEMENNİSİ VE TARTIŞMALARI

CHP, 31 Mart seçimlerinden 47 yıl sonra 1’nci parti olarak çıkar ve seçim sonuçları AKP hanesine ‘hezimet’ olarak yazılırken siyasetin temel konusunu ‘normalleşme’ tartışmalarının -belki de temennilerinin-  oluşturduğunu izledik.

31 Mart seçimlerinin ardından ilk, 2016 OHAL’inden sonra 3’ncü kayyım uygulaması Hakkari’de tüm bu ‘normalleşme’ söylemlerinin içinde oldu-bitti.

‘Siyasette normalleşe’ beklentisi sürerken, kayyım gerekçesine iktidarın yanıtı tüm zamanlarda olduğu gibi yine ‘kamu düzeni, kamu güvenliği’ oldu.

Diğer taraftan iktidar cenahının çözüm sürecinde öne çıkmış isimlerinden olan Efkan Ala, “AK Parti, ikinci bir reform dalgasına hazırlanıyor. Reformlar birçok alanda yapılacak. Eş zamanlı, çok alanlı, ince işçilik gerektiren reformlar olacak” diyordu.

ERDOĞAN: YUMUŞAMA ADINA DURUŞUMUZDAN TAVİZ VERECEK DEĞİLİZ

Ana gündemi ‘reform’ olarak açıklanan Kızılcahamam kampındaki Erdoğan ise Akış’ın tutuklamasına 2 gün kala “Siyaset belli çerçevede, belli sınırlar içinde yapılır. Yumuşama adı altında kimliğimizden, ilkelerimizden, duruşumuzdan ve kırmızı çizgilerimizden taviz verecek değiliz” diyordu.

Böylece ‘normalleşmenin’ sınırları da tartışma götürmeyecek şekilde çizilmiş, AKP’nin önümüzdeki dönem rotası da kendini açık etmiş oldu.

Erdoğan’ın ‘kırmızı çizgili’ konuşmasına İçişleri Bakanlığını yürekten kutlayan Bahçeli’den destek gecikmedi. Bahçeli’nin “Hakkâri Belediye Başkanı’nın yakasından nasıl tutulmuşsa inanıyorum ki diğerlerinin yakası da öyle tutulacaktır” sözleri iktidar marifetlerinin bundan sonrasının yol haritası gibi.

DEM PARTİ: YENİ NORMALLAŞME HAKKARİ’DİR

Tüm bu normalleşme karmaşasının içinde DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan, “AKP-MHP’nin normalleşme dedikleri buraya kadarmış! Normalleşme dedikleri Kürt düşmanlığında zirve yapmaktır” diyerek iktidarın kararını verdiğine dikkat çekti:

“Normalleşme iddiaları kayyum zihniyetinin altında ezilmiştir, normalleşmenin Kürtleri kapsamadığı, ezilenleri ve emekçileri kapsamadığı Hakkâri kararıyla açığa çıkmıştır. Yeni normalleşme Hakkari’dir.”

Kürtlerin eşit yurttaşlık talebini, partilerini, siyasetçilerini kriminalize ederek batı kamuoyunu manipüle etme girişimleri bu kez Hakkari’de Hakkâri Belediye Başkanı Mehmet Sıddık Akış üzerinden yapılıyor.

Örgüt adına sorgulama yapmaktan vergi toplamaya, örgüt mensuplarıyla görüşmekten esnafı kepenk kapatma eylemlerine katılmaları için tehdit etmeye kadar 10’un üzerinde suçlama ve gizli tanık beyanlarıyla yargılanan seçilmiş belediye bakanı Akış, tüm bu ‘normalleşme’ karmaşasının içinde mahkûm edildi.

‘HALK İRADESİNE DARBE ADIM ADIM TÜM ÜLKEYE YAYILACAK’

Kürtlere sallanan sopanın Türkiye halkları için gül bahçesi vaat etmediğini, ülkenin doğusunda estirilen terörün batı kamuoyu için de tehdit olduğunu DEM Parti Milletvekili Gülistan Koç Yiğit şöyle özetledi:

“Bu saldırı girişimini Hakkari’den başlatmaları manidar. Çünkü bu rejimin ayakta kalmasının yegâne yolu Kürtlere saldırmak. Hakkari’de yapılan hukuksuzluğun Hakkari’de halk iradesine yapılan darbenin Hakkâri ile sınırlı kalmayacağını, bu darbenin silsile silsile ve adım adım bütün ülkeye yayılacağını çok iyi biliyoruz. Bu hukuksuzluğa karşı özellikle de Türkiye’nin dört bir yanında herkesin karşı durması gerekiyor. Birlikte demokrasiyi savunursak birlikte kazanabiliriz.”

ERDOĞAN: HAKKARİ’YLE SINIRLI KALMAYACAK

Tüm bunların içinde dikkat çeken ve bundan sonraki sürecin neye benzeyeceğini söyleyen bir şey daha var ki o da ‘kayyımların Hakkari’yle sınırlı kalmayacağı…’

Erdoğan’ın da Bahçeli gibi açıkça söylediği “Hakkâri bunun ilk adımı olmuştur. Hukuk da görevini yapmıştır, bundan sonra da yapmaya devam edecektir” sözleri adı konulmamış OHAL’in yeniden ilanı hatta kurumsallaşması gibi.

CHP’NİN SORUMLULUĞU BÜYÜK

Otoriterleşme; ‘kayyım’ uygulamalarıyla kalıcılaşma, yerini sağlamlaştırma yolunda emin adımlarla ilerlerken 31 Mart yerel seçimlerinden 1’nci parti olarak çıkan CHP’nin sorumluluğu ise büyük.

Hakkari’ye atanan kayyımın ardından kente heyet gönderen CHP’nin demokrasi vurgusu ve demokrasinin tüm kurum, kural ve gelenekleriyle hayat bulma ihtiyacını dillendirmesi önemli ve kıymetli.

AKP-MHP ittifakı son on yıldır kutuplaştırma/ayrıştırma, düşman icat etme politikalarıyla varlığına dayanak oluşturur, hukuku meşruiyeti için araçsallaştırırken CHP’nin yapıp-ettiği şimdi her zamankinden belirleyici. Düşük tonlu, çekinken, temkinli söylemlerin yerini sahici ve güçlü itirazların alması ise kayyımlarla mücadelede şart ve hayati olacak.

ÖZEL: SANA GÖRE DEMOKRASİ BANA GÖRE DEMOKRASİ OLMAZ

“Kayyımın CHP’nin bir belediyesine atanmasına nasıl tepki veriyorsak buna da öyle tepki veriyoruz. Sana göre demokrasi bana göre demokrasi olmaz” diyen CHP lideri Özgür Özel’in bu sözlerinin hayatta ve memleket gerçeğinde yeri olacak mı ilerleyen günlerde göreceğiz.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com