Bahçeli'nin siyasi güçle çözeceğini sandığı cinayetle ilgili ne kamuoyu arkasında ne de devlet kurumları. Bahçeli'nin Erdoğan üzerinde cinayet dosyasını kapatma girişimi bir türlü sonuç vermedi. Bahçeli'nin her girişimi dosyaya güçlü delillerin girmesini ve partisinin daha fazla köşeye sıkışmasına yol açtı. Kurtuluş bir şeyleri 'feda' etmesine bağlı...
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Sinan Ateş cinayetinin talimatını vermekle suçlanan Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’ı arkasına alarak bazı medya organları ve vatandaşları tehdit etmesini tartışmadan kapattık.
Bir süredir ülkede hiçbir konu yeteri kadar tartışılmıyor veya tartışılmasına izin verilmiyor. Sinan Ateş cinayetiyle ilgili hazırlanan bilirkişi raporuna göre, cinayette Ülkü Ocakları Genel Başkanı Yıldırım ve MHP’nin iki genel başkan yardımcısının dahil olduğu görülüyor. Bilirkişi raporunun kamuoyuna sızmasının ardından MHP yönetimi uykusuz geceler geçiriyor. Bu huzursuzluk Bahçeli ile çalışma ekibinin sözlerine ve davranışlarına yansıyor. Yerel seçim döneminde bir kere bile miting yapmayan Bahçeli, bilirkişi raporunun kamuoyuna sızmasının ardından her gün açıklama yapacak bir program buluyor kendine.
Bahçeli, delillerle dolu dosyaların siyasi gücün devreye girmesiyle nasıl boşaltıldığını bilecek tecrübeye sahip. Bahçeli’nin önünde en iyi örnek olarak 17–25 Aralık yolsuzluk dosyası var. Bu dosyaların, ağzına kadar delille dolu olmasına rağmen Erdoğan’ın siyasi gücüyle nasıl yok edildiğini herkes çok iyi biliyor. Ancak dosyanın hayaleti ise AKP’nin üzerine çökmüş durumda. O tarihten sonra AKP yönetiminin üzerinden yolsuzluk suçlaması hiç silinmedi.
Savcının hem kendi meslektaşlarının hem de kolluk gücünün engellemelerine ve zaman zaman karartmasına rağmen Sinan Ateş cinayeti soruşturması gidip MHP Genel Merkezi’ne dayandı. Bahçeli, genel merkezin kapısına dayanan cinayet suçlamasından siyasi gücünü kullanarak kurtulacağına inanıyor. Ancak buradan birilerini feda etmeden kurtulamayacağını da biliyor. En zayıf halkayı vererek bu işten kurtulmayı deneyecek. Tıpkı 17-25 Aralık’ta Erdoğan’ın dört bakanın istifa etmesini istediği gibi. Bu yazının yazıldığı saatlerde Bahçeli, Olcay Kılavuz’u danışmanlık görevinden yeni almıştı. Yakın bir tarihte Ülkü Ocakları Genel Başkanı da görevinden alınır ve yargıya teslim edilirse sürpriz olmaz.
Bahçeli, A takımını siyasi gücünü kullanarak dosyadan uzat tutabilir ancak halk mahkemesi çoktan Ülkü Ocakları’nın sokak ortasında bir mensubunu uyuşturucu satıcısı bir torbacıya öldürttüğünü biliyor. Mahkemeden ne karar çıkarsa çıksın bu ‘halkın kafasındaki cinayet faili’ değişmeyecek.
Bahçeli’nin dikkate almadığı şey 17–25 Aralık operasyonlarının olduğu tarihlerde Türkiye ekonomik olarak en iyi dönemlerinden birini yaşıyordu ve Erdoğan’ın kredisi vardı. Şimdi ise halkın dikkati ekonomik krizin etkisiyle paraya, mala, yolsuzluğa ve yöneticilere çevrilmiş durumda.
Kısacası halk ekonomik krizin etkisiyle çevresindeki gelişmelere daha fazla dikkat kesilmiş durumda. İktidar partisi yetkililerinin en ufak hareketi halk tarafından değerlendiriliyor ve kısa süre içerisinde olması gerekenden daha büyük tepkiye dönüşüyor. Maldiv adalarındaki tatil, Monaco’da ıstakoz yemek gibi. Geçmişte Avrupa başkentlerinde lüks mağazaların kapatılmasına tepki göstermeyen halk bir anda 2 bin dolarlık Maldivler tatiline laf eder duruma geldi.
Bahçeli’nin siyasi güçle çözeceğini sandığı cinayetle ilgili ne kamuoyu arkasında ne de devlet kurumları. Bahçeli’nin Erdoğan üzerinde cinayet dosyasını kapatma girişimi bir türlü sonuç vermedi. Bahçeli’nin Erdoğan ile her görüşmesinin ardından cinayetle ilgili yeni bir delil kamuoyuna yansıdı. Bahçeli’nin her girişimi dosyaya güçlü delillerin girmesini ve partisinin daha fazla köşeye sıkışmasına yol açtı.
Ankara Emniyeti’ndeki gizli tanık krizini partisi için ‘Allah’ın lütfu’ görüp ‘darbe, kalkışma olarak’ nitelemesini yaptı. Yapılan müfettiş soruşturmasında sadece görevli polislerin dosyanın niteliğini dikkate almayarak hassas çalışmadıkları gibi sonuç ortaya çıktı. Bahçeli’nin Ayhan Bora Kaplan davası üzerinden Sinan Ateş davasının boşa düşürme girişimi de sonuçsuz kalmış görünüyor.
Gelinen noktada MHP’nin buradan kurtuluşu ancak bir şeyleri ‘feda’ etmesiyle olacak. Bahçeli’nin neyi ve kimleri feda edeceğini öğrenmemiz çok uzak değil gibi.
Sinan Ateş’in arkadaşı Ömer Zengin’in Olcay Kılavuz’un öldürtülmek istendiği yönündeki açıklamalarını dikkat almak gerekir. Olcay Kılavuz cinayetin en kritik adamı. Cinayetin, parti ile bağını kesmek isteyenlerin aklına ilk gelecek isim Olcay Kılavuz olacaktır.
İlker Başbuğ’un ekranlardan millete ‘lav silahı’nı boru olduğunu ikna etme girişimi nasıl başarıya ulaştıyla Bahçeli’nin cinayeti partisinden uzat tutma girişimi de o kadar başarılı olacaktır.