AKP ve emeklilik: Ölene kadar çalışmak… Yaşarken ölmek

Kök aylık, emekli maaşının ham hali anlamına geliyor. ‘SGK’da kayıtlı olan tutar’ da diyebiliriz, olduğu gibi duruyor ancak Hazine’den yapılan ödeme ile en düşük miktara tamamlanıyor. Bu, aynı zamanda ‘garantisi olmayan ödeme’ demek ve bu haliyle kalıcı değil, garantisi yok ve tamamen iktidarların keyfine kalmış. ‘Enflasyona ezdirmeyeceğiz’ ile ‘kaynak yok’ uçlarında gidip gelen demagojiler arasındaki gerçek ise ‘emeklilerin sisteme yük’ olarak görülmesi. 

“…Vatandaşlarımızın özel tercihine karışmak asla bizim haddimiz değil. Ancak, vatandaşlarımız aslında çalışabilirler.

…Ki bakın Sayın Cumhurbaşkanımız bile nasıl özveriyle çalışıyor. Bizler bakanlar olarak, sizler öyle, içinizde kıdemli gazetecilerimiz, duayen gazetecilerimiz, büyüklerimiz var, hâlâ çalışmaya devam ediyorlar.

…Vatandaşlarımızdan önemli ricam şudur ki, elimiz ayağımız tutuyorken, nefes alıyorken, sağlıklıyken çalışmaya, üretmeye hem ailemizin geçimini hem de ülkemizin ekonomik anlamda büyümesini sağlamak amacıyla daha çok çalışmaya, daha fazla üretmeye ihtiyacımız var.”

Çalışma Bakanı Vedat Işıkhan, 22 Ekim 2024’de emeklilik sistemiyle ilgili hitabetinde çalışmanın ‘erdem’lerini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı örnek göstererek böyle anlatmıştı.

“Elimiz ayağımız tutuyorken, nefes alıyorken, sağlıklıyken…” diyen Bakan, dünyaya sanki çalışmak için gelmişiz gibi ölene kadar çalışmamız gerektiğini söylemekte beis görmüyor. Örneğimiz de Erdoğan… “Nasıl da özveriyle çalışıyor…”

SON 1 YILDA 512 EMEKLİ ÇALIŞIRKEN ÖLDÜ

Erdoğan’ın ‘emekliler yılı’ ilan ettiği 2024’de tam da Bakan’ın idealize ettiği gibi 512 emekli çalışırken öldü. İş cinayetlerinde göçüp giden her 4 işçiden 1’i emekli… DİSK’e bağlı Emekli-Sen, 16,5 milyon emeklinin yüzde 54’ünün ilerlemiş yaşına rağmen geçinebilmek için çalışmak zorunda olduğunu söylüyor.

20 yıl önce asgari ücretin yüzde 40 fazlasına denk gelen ortalama emekli aylığı bugün asgari ücrete yetişmekten bile uzak, yaklaşık 60’ına gerilemiş durumda.

AYLIK BAĞLAMA ORANLARINDA DRAMATİK DÜŞÜŞ

Bunun temel sebebi, yüzde 70 olan aylık bağlama oranlarının 1999 ve 2008 yıllarında tırpanlanarak yüzde 30’lara düşürülmüş olması.

AKP’nin emekliye son numarası ise 2019 yılında icat ettiği ‘kök aylık’ uygulaması oldu.

Emeklinin maaşına yapılacak artışı, SGK’dan aldığı aylığa eklemek yerine Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinden vermeye, artışı gerçek aylığa yansıtmamaya başladı.

İlk zamanlarda fark edilmeyen bu oyun, 2023 Temmuz zammı ile görüldü ki gerçekte büyük bir tuzak ve büyük bir aldatmacadır.

‘KÖK AYLIK’ UYGULAMASI: GARANTİSİ YOK, KEYFİ ÖDEME

Kök aylık; emekli maaşının ham hali anlamına geliyor, SGK’da kayıtlı olan tutar da diyebiliriz, olduğu gibi duruyor ancak Hazine’den yapılan ek ödeme ile en düşük miktara tamamlanıyor.

Hazine tarafından kök aylık üzerine eklenen miktar, bir sonraki yılın zam hesabında da dikkate alınmadığından maaş yerinde saymış oluyor.

Bu, aynı zamanda ‘garantisi olmayan ödeme’ demek. Bakanlıkça lütuf gibi görünüp ödenen miktar bu haliyle kalıcı değil, garantisi yok ve tamamen iktidarların keyfine bağlı.

AKP’NİN LÜTUFLARI BİTER Mİ?

Kök aylığı, en düşük emekli maaşı olan 12 bin 500 liranın altında olan emekliler aslında yine hiç zam alamayacak. Ancak, hükümetin lütufları biter mi….

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, -ne iyi ki!- en düşük emekli aylıkları konusunda çalışma başlatabileceklerini söyledi: “Tabi bunu nihai karara Cumhurbaşkanımız tamamladıktan sonra kanun çalışmasını grubumuzla gündeme taşıyacağız. Ocak ayı içinde gerçekleşecektir diye düşünüyorum.”

‘Enflasyona ezdirmeyeceğiz’ ile ‘kaynak yok’ uçlarında gidip gelen demagojiler arasındaki gerçek ise ‘emeklilerin sisteme yük’ olarak görülmesi.

Oysa ki yaşlılık bir sosyal risk ve insanlar çalışırken bu riski yıllarca peşin peşin ödedikleri primlerle çoktan ve önceden satın almış durumda.

‘KAYNAK SARAYLARINIZDADIR, KARLARINIZ, RANT GELİRLERİNİZDEDİR’

Emeklilere gelince kaynak bulamayanlara seslenen emekli örgütleri  “Kaynak saraydadır, kaynak makam araçlarındadır, kaynak sermayeye verilen teşviklerdedir, kaynak karlarınızdadır, rant gelirlerinizdedir” diyor.

VOA Türkçe’ye konuşan 16 yıllık emekli memur Ayşen Yılmaz, temel yaşamsal ihtiyaçlarını bile karşılamaktan uzak emeklilerin durumunu şöyle özetmemiş:

“Şu anda maaşım 17 bin 500 lira, ev kiram 14 bin lira. Nasıl yetebilir? Eşimin maaşını ev kirasına veriyoruz. Benim maaşımla kıt kanaat geçinmeye çalışıyoruz. Sadece gerekli olan ihtiyaçlarımızı karşılayabiliyoruz. Özellikle peynir, zeytin almaya gitmeye korkuyorum biliyor musunuz? Gittiğim anda birer kalıp bir şey alsam, bin liradan aşağı çıkamıyorum. Belki bazı insanlar buna lüks diyecek ama bir sinemaya gitmek insan için lüks değildir. Ben eskiden her hafta pazar günleri sinemaya giderdim. Ama artık mümkün değil, gidemiyorum.”

İKTİDAR-TOPLUM ARASINDAKİ YARIK

Gerçek hayat pahalılığı ile ilgisi olmayan sanal rakamların özellikle maaş zammı dönemlerinde TÜİK marifetiyle daha da aşağı çekilmesinin son örneğini geçen hafta gördük.

SSK işçi ve Bağ-Kur emekli aylıklarındaki altı aylık artış oranı yüzde 15,75’de, memur ve memur emekli aylıklarındaki artış oranı ise yüzde 11,75’de kaldı.

Emekli maaşlarının açıklanma arifesinde “Çatlasanız da patlasanız da biz atacağımız adımları hesaplayarak atarız. Görünen o ki bu hesap yerine oturuyor” diyen Erdoğan’la “Ölüm-kalım savaşı” veriyoruz diyen 16 milyon emekli arasındaki uçurum, iktidarla toplum arasında kapanmayacak yarığın da özeti gibi.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com