Son vergi düzenlemesinde, Yap-İşlet-Devret ve Kamu-Özel İşbirliği projelerinden elde edilen kazançların vergisinin yüzde 25’ten yüzde 30’a çıkarılması planlanmış. Ancak, kamudan ballı ihaleler alan ‘mega projeci’ 44 şirketten 37’sinin tek kuruş vergi vermediği ortaya çıktı. Bu durumda; vergi almayacaksanız oranı yüzde 100’e çıkarsanız ne olur?
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) üyesi patronlara 5 Ocak 2024’te, “Yatırımcıya destek olmak asli görevimizdir. 21 yılı geride bırakan iktidarımızın hiçbir döneminde sermaye ayrımcılığı, sermaye düşmanlığı yapmadık” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sermayeye bağlılığını ilan ettiği konuşmalarının sonuncusunu geçen hafta HIT-30 Yüksek Teknoloji Yatırım toplantısında yine patronlara seslenirken yaptı:
“Sermaye düşmanlığı, yatırım karşıtlığı yapanlara asla fırsat vermeyiz. Allah’ın izniyle bizi sizlerden hiçbir zaman kimse ayıramayacaktır.”
Gerçekten de öyle oldu. AKP, 2024 bütçesinde ‘vergi indirimi, muafiyeti, istisnası’ adı altında şirketlerin tam 2 trilyon 210 milyar TL’lik vergi borcunu bir kalemde sildi.
Erzincan İliç’te yol açtığı siyanür sızıntısı ve 9 işçinin ölümüne sebep olan faciayla adını duyuran Kanadalı maden şirketi Anagold’un geçen yıl silinen vergi borcu 7.2 milyon dolardı. İstanbul Havalimanı’nı işleten Cengiz ve Kalyon’un 1.1 milyar euro’luk kira borcu 2042 ve 2043 yıllarına ertelendi. -Listeyi uzatmak mümkün, bunlar bu alandaki külliyattan birkaç küçük örnek sadece.-
‘Kamuda tasarruf’ denilen kemer sıkma halinin memur ve emeklilerin maaşlarını gasp etme girişimi olduğu ortadayken CHP lideri Özel Özel ‘maaşlara kaynak yok’ ile şirketlerin silinen vergi borçlarının çarpıcı denklemine şöyle dikkat çekti:
“Geçen sene yandaş şirketlerin 660 milyar lira vergi borcunu sildiler. Emekliye son yapılan zam… 10 bin liradan 12 bin 500 liraya getirmenin maliyeti 33 milyar. Yani emekliye zar zor verdikleri şu kadarcık zam, 33 milyar lira, yandaş şirketlerden sildiği verginin 20’de biri. ‘Emeklilere asgari ücret verelim’ diyoruz. Verse 100 milyar para lazım. ‘Size para bulamam’ diyor, emekliyi aç bırakıyor. Ama 6 katını yandaş şirketlerden siliyor.”
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, “Vergiyi tabana yayacağız” sözleri de böylece doğrulanmış oldu. Patronların silinen borçlarına, verilen teşviklere karşılık, toplumdan peşin peşin toplanan paralar vergiyi de tavana değil tam da söylendiği gibi gayet tabana yaymış oldu.
Şimşek 2010 yılından beri ‘vergide adaletten’ bahsetse de, tüketimden sağlanan dolaylı vergiler toplam vergi gelirlerinin yüzde 60’ını aşmışken, vergi sistemi tamamen orta ve düşük gelir gruplarının üzerinde şekillendi.
226 milyar TL’lik gelir hedefleyen ve ‘Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı vergi paketi’ diye anılan son düzenlemede de bu kural değişmedi.
AKP’nin ekonomi yönetimi, her ne kadar yeni vergi paketiyle gelirden (servetten) alınan doğrudan vergileri arttırmayı hedeflediğini iddia etse de işin aslının öyle olmadığını resmi belgeler bile doğruladı.
Gelir İdaresi Başkanlığı’nın hazırladığı vergi önerisi paketinde, davet usulü ihalelerle mega proje alan 37 şirketin tek kuruş vergi vermediği ortaya çıktı.
GİB, önerisine şöyle bir bilgi notu da eklemiş: “Hali hazırda bu kapsamda 44 mükellef bulunduğu tespit edilmiş olup, 2023 yılında bu mükelleflerden 7’si 12.6 milyar lira matrah beyan etmiş ve bu tutar üzerinden 2.8 milyar lira Kurumlar Vergisi tahakkuk etmiştir. 37 mükellef matrah beyan etmemiştir.”
Bu demek oluyor ki; Osmangazi Köprüsü’nden Niğde otoyoluna, şehir hastanelerinden Saray’ı inşa eden müteahhide kadar, vergi veren yok.
Düzenlemeye göre, Yap-İşlet-Devret ve Kamu-Özel İşbirliği projelerinden elde edilen kazançların vergisinin yüzde 25’ten yüzde 30’a çıkarılması planlanıyor. Beklenen ek gelir 557 milyon TL…
Ancak Prof. Uğur Emek’in, sosyal medya hesabından Bakan Şimşek’e sorduğu soruyu tekrarlamak gerek: Vergiyi almayacaksanız, inşaatçılar matrah beyan etmeyecekse, oranı yüzde 100’e çıkarsanız ne olur?
Devletten aldığı ballı ihalelerle büyük projelerin parsasını toplayan 44 şirketten sadece 7’si vergi ödedi ama tamamı her yıl milyarlarca liralık ‘garanti ödeme’yi sektirmeden aldı.
Mayıs 2023’te Resmi Gazete’de yayınlanan belgelere göre, tam 1503 kez şirketlere teşvik verildi. Defalarca vergi borcu silinen ‘5’li çete’den Kalyon ve Limak dahil şirketler tüm bu teşviklerden faydalandı.
Şirketlere vergi indirimi, KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, KDV iadesi, sigorta pirimi işçi hissesi desteği, sigorta pirimi işveren hissesi desteği, yatırım yeri tahsisi, faiz veya kâr payı desteği gibi türlü çeşit teşvikler sağlandı, sağlanmaya da devam ediyor.
Zafer Havalimanı’nda yılda her 100 yolcudan uçmayan 96’sının parasını devlet ödüyor, bir başka ifadeyle toplum için harcanması gereken kaynaklar şirketlere aktarılıyor.
Osmangazi Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu da 2016’da hizmete açılırken köprünün işletme süresi 22 yıl olarak belirlendi. 2038 yılında kamuya geçecek olan köprünün ödemeleri 14 yıl daha toplumun belini bükecek.
Çünkü, günlük 40 bin araç geçiş garantisi verilen köprüden gelip-geçenler yılda 10 milyonu bile bulmamış. Aradaki fark, günlüğü 35 dolar+KDV olarak Hazine’ye fatura edilmiş durumda.
Sadece bu yıl için Yap-İşlet-Devret (YİD) modeliyle geçiş garantisi verilen köprü ve otoyolları inşa eden şirketlere yapılacak ödeme ise 73 milyar 830 milyon lira…
Emekliye-memura gelince ‘kaynak yok’ diyebilen AKP, söz konusu sermaye olduğunda halkın birikimlerini sermayeye akıtmakta gayet cömert. Tüm bu tablonun kendisi, sorunun ‘kaynak’ değil ‘bölüşüm’ meselesi olduğunun da özetlerinden biri.
Kabaca ‘az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi’ diye özetlenebilecek ‘vergide adalet’ kavramı ise ideolojik tercihleri ve yapısal konumlanışı dolayısıyla AKP’nin literatüründe zaten yok.
Erdoğan’ın “Allah’ın izniyle bizi sizlerden hiçbir zaman kimse ayıramayacaktır” demesindeki gibi doğaları gereği birbirine kaynamış olan iktidar ile sermayeyi birbirinden ayrı düşünmek de yine zaten mümkün değil.