Süper Salı öncesi polis emeklisi olan babam Abdurrahman ile Trump mitingine katıldık. ABD seçiminin sıkı bir takipçisi olan babam, miting sonrası “Adam kazanır” yorumunda bulundu.
Fotoğraflar: Mehmet Demirci
ABD Başkanı Biden ile muhtemel rakibi Trump’ın önceki gün, aynı zaman diliminde, Texas’taki Meksika sınırına yaptığı ziyareti, sabahtan akşama kadar televizyon izleyen babamdan öğrendim. Babamı televizyonun başından kaldırmak için ve yaşayacağı tecrübeye tanık olma dürtüsüyle, birlikte Trump mitingi takip etmenin harika bir fikir olacağını düşündüm. Fırsat ayağımıza gelmişti, bu fikrimi açtığımda oldukça sevindi.
70 yaşına merdiven dayamış, hayatında ikinci kez yurtdışına çıkan babam için memlekete döndüğünde emekli arkadaş tayfasına harika bir hikaye anlatma fırsatı sunuyordu bu miting.
Emekli polis memuru olan babam hemen o anda, “Ben Trump’ı zaten sıkı takip ediyorum. İyi olur, görmüş de oluruz. Biden’ın hiç şansı yok Trump karşısında. Trump kazanırsa F16’ları bize satarlar” sözleriyle ilk yorumunu yaptı.
Ertesi gün yola çıkmadan önce birkaç kez kimliğini ve telefonunu kontrol etti. Yanıma atıştırmalık bir şeyler aldığımı görünce, ‘‘Yahu bu nasıl miting, orada ikram yok mu!” dedi. Ben de ABD’deki mitinglerde herhangi bir ikramın olmadığını, hiçbir şey almasak dahi otopark için 20 dolar vermemiz gerektiğini açıkladım. ABD’de seçmenlerin desteklediği adaya bağış yapmasının bir gelenek olduğunu da ekledim.
Yaklaşık bir buçuk saatlik yolculuğun ardından North Carolina eyaletinin Greensboro şehrindeki devasa spor kompleksine ulaştık. İnsanlar sabah erkenden sıraya girmişti. Biz alana vardığımızda kuyrukta, nereden baksanız, kapıların açılmasını bekleyen 3 bin kişi vardı.
Otopark alanında şapkadan bayrağa satış yapan onlarca seyyar satıcı bulunuyordu. Babamın ilk dikkatini çeken şey bu seyyar satıcıların büyük bir çoğunluğunun siyahi Amerikalılar olmasıydı. Uzun sakallı, bol dövmeli Amerikalılar için ise “Bunlar neci?” diye sordu.
Kuyrukta beklemektense etrafta dolaşıp biraz fotoğraf çekerken önümüzdeki Salı gününün ABD için çok önemli olduğunu ve bu güne ‘Super Tuesday’ (Süper Salı) denildiğini söyledim. Fakat pek oralı olmayarak; ‘‘Vatandaşın bir reyi var, niye bu kadar milletin aklını karıştırıyorlar?’’ dedi. Okucuyuların anlaması için, karmaşık ABD’de seçim sistemindeki ‘Süper Salı’ detayını biraz açmakta yarar var.
Fotoğraf: AFP
ABD’de partilerin başkan adayları eyaletlerde yapılan ön seçimlerde kazanan delegelerle belirleniyor. Eyaletler kendi ön seçim takvimlerini kendileri belirliyor. Hem Cumhuriyetçi Parti hem de Demokrat Parti, şubat ayı bitimine kadar sadece 4 eyalette ön seçim yapıyor. Iowa, New Hampshire, Nevada ve Güney Carolina eyaletlerinde gerçekleşen bu önseçimlerin ardından, mart ayının ilk Salı günü birçok eyalette ön seçim yapılıyor. İşte bu nedenle 10 civarında eyalette gerçekleşen bu seçim gününe ‘Super Tuesday’ deniliyor.
Yaklaşık iki buçuk saatlik gezintimizin ardından salona girmeye karar verdik. Bir saatlik kuyruk bekledikten sonra salona girdiğimizde Trump konuşmasına başlamıştı. Salon tıka basa doluydu. Birkaç dakikanın ardından babam “Ne anlatıyor?” diye sordu. Joe Biden için ‘Uykucu Joe’ dediğini, “Biden’ın nerede ne yaptığından bile haberi olmadığını söylüyor” diyerek tercüme ettim.
Trump miting boyunca adeta bir komedyen gibi tüm salonu güldürdü. Başkan Biden’ın unutkanlığı ve fiziki zaaflarıyla dalgasını geçti. Yaklaşık bir saatlik konuşmadan geriye kalan en önemli ayrıntının, ABD’de hemen her seçimim en önemli gündem maddesi olan ekonominin artık yerini göçmen krizine bırakması olduğu söylenebilir. Trump kısaca ‘‘Beyaz Saray’dan ayrıldıktan sonra 7 milyon kaçak göçmen ABD’ye giriş yaptı. Tekrar başkan olursam buna asla izin vermeyeceğim” dedi.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Babamla sabah 08.30’da başlayan Trump takibimiz öğleden sonra saat 5 gibi son buldu. Dönüş yolunda babama son yorumunu sorduğumda, “Adam kazanır” yanıtını verdi.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
