Fotoğraf: Joshua LOTT / AFP
ABD’de film eğitimi veren kurumlar, artan siyasi baskı ve politika değişimleri karşısında savunma halinde. Akademik kurumlar, başta uluslararası öğrenciler ve farklı kimliklere sahip öğrenciler olmak üzere geniş bir kitlenin güvenliğini ve kurumların finansal sürdürülebilirliğini sorguluyor.
The Wrap‘ta yer alan habere görü; özellikle film, televizyon ve medya okulları -örneğin University of Southern California School of Cinematic Arts ve Wesleyan University College of Film and the Moving Image gibi- “geleneksel üretim modelinden uzaklaşıp, hızla değişen teknoloji ve küresel üretim ortamına ayak uydururken” aynı zamanda “yeni yönetimin eğitim-araştırma alanına yönelttiği denetim ve fon kısıntılarına” da yanıt vermek zorunda kalıyor.
Öğrenci yurtlarında artan göçmen odaklı baskılar, uluslararası öğrenci vizesi koşullarında sıkılaştırmalar ve bazı devlet destekli araştırma hibelerinde çeşitlilik, ırk, cinsiyet temelli kriterlerin kaldırılması gibi talepler, film okullarının iç stratejilerini yeniden düşünmesine yol açıyor. Dodge College Dean’i Stephen Galloway, “Trump yönetimi eğitimi doğrudan hedef aldı — biz de buna hem hazırlıklı hem reaktif olmalıyız” diyerek durumu özetliyor.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Film eğitimi veren bazı kurumlar, öğrencilerine “gizli tele-toplantılar”, “kritik medya kullanım atölyeleri” ve “akademik gözetim-bilinci” gibi yeni programlar açmaya başladılar. Bu adımlar, sadece teknik beceri kazandırmanın ötesinde “mesleki ve sosyal güvencesizliğe karşı bilinç geliştirme” olarak yorumlanıyor.
Uzmanlar, film okullarının hali hazırda “yaratıcı endüstri ekosisteminde üretim yapan kurumlar” olarak değil, aynı zamanda “eleştirel düşüncenin damarlarıyla” bağlantılı oluşumlar haline geldiğini söylüyor. Bu da onları yalnızca atölye-okul değil, toplumsal zeminle ilişkili sahneye dönüştürüyor.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
