Almanya'nın aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin eş lideri Alice Weidel, bir basın toplantısında. (Fotoğraf: Tobias SCHWARZ / AFP)
Almanya’da iç istihbarattan sorumlu Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV), Almanya için Alternatif (AfD) partisini 2 Mayıs itibarıyla “kesin olarak aşırı sağcı bir oluşum” olarak sınıflandırdı. BfV’den yapılan açıklamada, “partinin insan onurunu hiçe sayan, anayasayla bağdaşmayan politik duruşu” karara gerekçe olarak gösterildi.
AfD’nin artık yalnızca bir “şüpheli vaka” olmadığına kanaat getiren BfV, partinin anayasal düzene karşı faaliyet yürüten ve sistematik olarak ayrımcılığı körükleyen bir yapı olduğunu bildirdi.
Kurumun açıklamasında, partinin genel politik çizgisinin yanı sıra parti siyasetçilerin beyanları ve aşırı sağcı kişi ve gruplarla olan bağlantılarının değerlendirildiği kapsamlı bir raporun sonucunda bu karara varıldığı vurgulandı.
BfV, partide hakim olan “etnik köken temelli halk anlayışının” anayasal düzene aykırı olduğunu belirtti. Açıklamada, AfD’nin özellikle Müslüman göçmen kökenli Alman vatandaşlarını etnik olarak tanımladığı “Alman halkı” tanımına dahil etmediği ve bu anlayışın “eşit yurttaşlığı reddeden, dışlayıcı bir ideolojiye” dayandığı ifade edildi.
Partinin söz konusu ideolojik yaklaşımının, sığınmacılar, Müslümanlar ve diğer azınlık gruplara karşı sistematik nefret söylemini meşrulaştırdığına dikkat çeken BfV, örnek olarak partili yetkililerin sıkça kullandığı “bıçaklı göçmenler” gibi terimlerin, belirli grupları şiddetle özdeşleştiren genellemeler olduğunu aktardı.
AfD uzun süredir Anayasa Koruma Teşkilatı’nın takibindeydi. 2022 yılında Köln İdare Mahkemesi, 2024 yılında ise Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti Yüksek İdare Mahkemesi, partinin “şüpheli vaka” olarak izlenmesini hukuki olarak onaylamıştı. BfV, 2024’ten sonra yapılan analizlerle birlikte AfD’yi artık “kesin olarak aşırı sağcı bir yapı” şeklinde tanımlamanın hukuki zemininin oluştuğunu bildirdi.
BfV Başkan Yardımcıları Sinan Selen ve Silke Willems, alınan karara ilişkin yaptıkları ortak açıklamada, “AfD’nin temsilcilerinin açıklamaları ve parti içindeki gelişmeler, anayasal düzenin temel ilkelerine açık bir tehdit oluşturuyor. Partinin halk anlayışı, insan onurunu sistematik olarak ihlal ediyor” ifadelerini kullandı.
AfD’den ilk tepki Genel Başkan Yardımcısı Stephan Brandner’den geldi. Brandner, partisi hakkında iç istihbarat teşkilatı tarafından verilen kararı sert bir dille eleştirdi. Brandner, “Talimatla hareket eden BfV’nin bu kararı içerik açısından tamamen saçmalık, hukuk ve yasayla hiçbir ilgisi yok ve sadece kartelleşmiş partilerin AfD’ye karşı yürüttüğü siyasi mücadelenin bir parçası” diye konuştu. Brandner, “tek gerçek muhalefet gücüne karşı, adil olmayan bir siyasi hamle” olarak nitelendirdiği adımın kendilerini şaşırtmadığını kaydetti.
Almanya’da 23 Şubat’ta yapılan erken genel seçimlerde oyların yüzde 20,6’sını almayı başararak meclisteki ikinci en büyük güç hâline gelen AfD, son dönemlerde yapılan bazı anketlerde de birinci sıraya yükselmiş bulunuyor.
Karar, AfD’ye yönelik yeni bir yasak sürecini gündeme taşısa da herhangi bir otomatik sonuç doğurmuyor. AfD’nin yasaklanabilmesi için Alman Federal Meclisi, parlamentonun üst kanadı Eyalet Temsilciler Meclisi veya federal hükümetten Federal Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunulması gerekiyor. BfV’nin bu kararının da böyle bir başvurunun zeminini güçlendirebileceği tahmin ediliyor.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
AfD’nin yasaklanmasına ilişkin toplumsal talepler yıllardır dillendirilse de bu konuda şimdiye dek tek bir somut adım atıldı. Ocak ayında, o dönem CDU milletvekili olan Marco Wanderwitz tarafından başlatılan, AfD’nin yasaklanmasına yönelik bir başvuru girişimi, Federal Meclis’te yeterli destek bulunamadığı için başarısızlıkla sonuçlandı.