Mümtaz’er Türköne’nin yayınevi bulamadığı için yayınlayamadığı ‘Silivri Postası’ kitabı çıktı

Silivri cezaevinde 4 yıldan fazla kalan Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne'nin, uzun süre yayınevi bulamadığı için yayınlayamadığı 'Silivri Postası: 15 Temmuz Tanıklığı ve Cezaevi Günlüğü' kitabı Matbuat Yayınları tarafından basıldı. Kitap, Türköne'nin cezaevi günlerini, öncesi ve sonrasıyla ele aldığı önemli bir tanıklık.

  • ü
  • 28 Eylül 2024
  • ü
  • Kültür

Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne’nen Silivri Cezaevi’nde kalırken kaleme aldığı ‘Silivri Postası’ isimli kitabı Matbuat Yayınları tarafından yayınlandı.

Türköne’nin uzun süre yayınevi bulamadığı için yayınlayamadığı ‘Silivri Postası: 15 Temmuz Tanıklığı ve Cezaevi Günlüğü’ kitabı yayınlandı. 404 sayfadan oluşan kitap yazarın gözlemleri ve yaşadıklarından oluşuyor.

Türköne, KHK TV’ye verdiği röportajda kitapla ilgili şu ifadeleri kullanmıştı: “Cezaevinden çıktıktan sonra 3 tane kitap yazdım. Bir tanesi, cezaevinde tuttuğum günlükleri de içeren, onun hacmi kadar da yaşadığımız dönemi analiz eden bir kitap yazdım. Siyasal bir analiz, 15 Temmuz öncesini ve sonrasını açıklayacak bir kitap. Bu, sıkıntı yaşamış biri olarak benim vazifemdi. Gerçeğe saygı duyarak yazdım her şeyi. Taraf tutmadım, öfkeme mağlup olmadım. Olan biteni anlatmak için uğraştım. Fakat bastıramıyorum, öyle duruyor. Yaklaşık 1.5 senedir, sakin bir şekilde gün yüzüne çıkacağı zamanı bekleyerek uyuyor.”

Kitabın tanıtımında şu ifadelere yer verildi:

“Prof. Dr. Mümtaz’er Türköne bu ülkenin yetiştirdiği önemli aydınlardan biri. Gıpta edilen cins bir kafa, üretken bir dimağ, velud bir zihin, sözünü sakınmayan ve baskı karşısında ezilip büzülen diğer pek çok muadilinin aksine, bunun bedelini ödemekten de imtina etmeyen bir münevver.


Bu haberler de ilginizi çekebilir:

 

Elinizdeki kitap, sevdiklerinden ve özgürlüğünden mahrumiyeti de içerecek şekilde bu ödenen bedelin sadırdan satıra düşen kelimelerinden oluşuyor. İçinde dakik bir siyaset bilimi hocasının Türkiye’nin yaşadığı netameli süreçlere dair teorik tespitleri de var, çocuklarının üzüntüsü karşısında naçar kalan bir babanın çaresizliği de, annesinin vefatıyla hayat enerjisini kaybeden bir evladın elemi de, ülkesinin gittiği istikametten endişe duyan bir münevverin tarihe düştüğü notları da… üzüntüleri de, sevinçleri de, pişmanlıkları da, umutları da, umutsuzlukları da, beklentileri de, hayal kırıklıkları da…

“Ben pişman değilim. Hiçbir zaman da olmayacağım. Ömrüm yeterse kalemimle, benden pişmanlık bekleyenleri yapıp ettikleri fenalıklara pişman edeceğim.

Düşündüklerimden ve yazdıklarımdan ve yaşadıklarımdan dolayı kimseye verilecek hesabım yok. Vicdanım rahat. Siyaseten katle maruz kaldım. Kendi halinde, tek başına bir adam, elinde kalem olan bir adam olarak tarihin hükmünü vereceklerle aynı kürsüde oturuyorum. Veremesem de bir dipnot, bir şerh olarak kalmaya razıyım.”

 

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com