Sokak hayvanlarının öldürülmesinin önünü açan AKP’nin yasa teklifi, önemsiz değişikliklerle büyük ölçüde geldiği gibi Komisyondan geçti. Komisyon görüşmeleri, günler süren sert tartışmalara sahne olurken DEM Parti Milletvekili Sevilay Çelenk, AKP-MHP sıralarına şöyle seslendi: Hannah Arendt şöyle der: Riyakârın maskesi düştüğünde arkasında bir ‘yüz’ yoktur. Sizin bir yüzünüz yok. Maskeniz düştüğünde bir yüz arıyorsunuz. İktidar savaşınız, hegemonya savaşınız bir yüz arayışıdır. Bunu size biz veremeyiz. Bu ne hevestir katliam için? Kendinize saygınız olsun, gidin kendinize bir yüz bulun!
"Yaşam Hakları Savunucuları", sokakta yaşayan köpeklerin sahiplendirilmediği takdirde öldürülmesinin yolunu açan 17 maddelik yasa teklifini protesto etti. (Nazım Serhat Fırat - Depo Photos)
AKP’nin hazırladığı sokak hayvanlarının öldürülmesinin önünü açan ve kamuoyunda ‘katliam yasası’ olarak bilinen teklifin, TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu’ndaki görüşmeleri 17 Temmuz Çarşamba günü gergin başladı.
Perşembe sabah saatlerine kadar devam eden görüşmeler; meslek odalarının, hayvan hakları insiyatiflerinin, hukukçu ve yurttaşların Meclis içinde ve dışındaki protestoları arasında 18 saat boyunca sürdü.
Meclis önünde polis ablukasına alınmış yurttaşlar seslerini iktidara duyurmaya çalışırken, komisyon toplantısında ve meclis koridorlarında da mücadele ve yasa teklifine karşı direnç vardı.
Gazetecileri salondan dışarı çıkartacağını söyleyen komisyon Başkanı AKP Milletvekili Vahit Kirişci’ye yanıt, ”Bu yasayı ne Meclis’ten ne Türk halkının gözünden kaçıramayacaklar. Gazetecileri buradan dışarıya çıkartmaya kalktıklarında biz kendimizi siper edeceğiz” diyen CHP Milletvekili Murat Emir’den geldi:
“Bu komisyonda ne konuşuluyorsa ne söyleniyorsa kim hayvan haklarını savunmuyorsa, kim ‘sokak hayvanları öldürülsün, katledilsin’ diyorsa hepsini Türk milleti görsün. Burada hepimize görev düşüyor. Bu komisyon salonundan ayrılmıyoruz.”
AKP’li Kirişci’nin neredeyse hiç ara vermeden 18 saat sürdürdüğü görüşmeler muhalefet parti milletvekillerinin itirazlarıyla karşılandı. Barış Akademisyeni ve DEM Parti Milletvekili Sevilay Çelenk sabah saat 7’de gün ağarırken ders niteliğindeki konuşmasıyla AKP milletvekillerine seslendi.
“Hayatımın önemli bir kısmı AKP’lileri, AKP tabanını, çalışma biçiminizi, zihniyetinizi küçümseyenlerle mücadele etmekle geçti” diyen Çelenk, şöyle devam etti:
“Toplumun bir kesimini her ne sebeple olursa olsun küçümsemeye her türlü karşı çıktım. Fakat sizin kim olduğunuzu artık bilmiyorum ve küçümsüyorum. Çünkü bir iradeniz yok. Bu çalıma biçiminizi küçümsüyorum, bu varoluş biçiminizi küçümsüyorum. Hannah Arendt şöyle der: Riyakârın maskesi düştüğünde arkasında bir ‘yüz’ yoktur. Sizin bir yüzünüz yok. Maskeniz düştüğünde bir yüz arıyorsunuz. İktidar savaşınız, hegemonya savaşınız bir yüz arayışıdır. Bunu size biz veremeyiz. Bu ne hevestir katliam için? Kendinize saygınız olsun, gidin kendinize bir yüz bulun!”
Meslek odaları, hayvan hakları insiyatifi temsilcileri ve avukatlar salona alınmadıkları için tüm bu tartışmaları Meclis koridorundaki televizyondan izlemek durumunda kaldı.
22 Temmuz’da devam eden 2. komisyon toplantısında bu kez Meclis koridorundaki televizyon da kaldırılmış, hak savunucularının Meclis’e girişi engellenmişti. Veteriner Hekimleri Derneği Genel Başkanı Gülay Ertürk’ün Meclis’e girişinin 28’inci dönem boyunca yasaklandığı duyuruldu.
AKP’li Kirişçi, Meclis koridorundan kaldırılan televizyonla ilgili “Televizyon zarar görmüş, tamir edildikten sonra yeniden monte edecekler” diyebildi.
Görüşmeleri takip etmek için televizyon talebi sürerken aynı Kirişçi bu kez “Komisyonlardan canlı yayın yapılması Meclis’in geleneği değildir. Atmamamız gereken bir adımı talep etmenizi doğru bulmuyorum. Zaten burada telefonlardan canlı yayın yapıyorsunuz. Bununla yetinelim” dedi.
Kişirçi, masalara vurularak protesto edilirken en son ‘çare’ olarak “Yayınlamayacağız, nokta, bitti” diyerek toplantıya ara verdi.
CHP Milletvekili ve avukat Gizem Özcan, iktidar vekillerinin görüşmeleri kamuoyundan gizleme girişimlerinin hukuka ve Meclis teamüllerine aykırı olduğunu “Tüm bu uygulamalar, hayvanların katledilmesine varacak bir kanunu halktan kaçırarak Meclis’ten geçirme isteğinin bir sonucudur. Hangi kanun teklifi olursa olsun, kaliteli bir yasama süreci üretmek önemlidir. Bunun da yolu bu konuda mücadele yürütenlere, bilim insanlarına, avukatlara TBMM’nin kapılarını açmaktır. Burası iktidarın Meclis’i değil, halkın Meclisi’dir. Halka söz hakkının tanınmadığı bir yasama süreci eksiktir, yanlıştır, kabul etmiyoruz” diyerek anlattı.
Bir Meclis yasağı da Erdoğan’ın 24 Temmuz’da AKP grup toplantısında yaptığı konuşmanın ardından geldi. 26-29 Temmuz günleri arasında Meclis’e görevliler dışında tüm ziyaretçilerin girişi engellendi. Çünkü Erdoğan, ‘gerekli tedbirlerin alınmasını’ istemişti.
Hayvan katliamını protesto eden yurttaşlar için ‘edepsizler” diyerek hakaret eden Erdoğan, “Biz, bu densizliğe, bu edepsizliğe, bu şımarıklığa pabuç bırakacak, boyun eğecek bir grup değiliz. Biz, üç-beş marjinal karakterin çığırtkanlık yaparak, bağırarak, çağırarak Meclis’i çalışamaz hale getirmesine eyvallah etmeyiz” dedi.
DEM Parti Milletvekili Perihan Koca ise Meclis yasaklarını ve komisyonun işleyiş biçimini kabul etmedikleri söyledi. “Meclisteki bu darbe görüntüsüne özelikle dikkat çekmek istiyorum” diyen Koca, “Sanki biz bu süreci olağan şekilde işletiyormuşuz gibi istişare varmış, diyalog varmış gibi müzakere süreci işliyormuş gibi yapılan bu görüşmeyi reddediyorum. ‘Yaptık oldu’ denilerek, görüşmelerin zorbalıkla sürdürülmesini kabul etmiyorum. Geçen haftana beri bu yasayı gözünüz kan bürümüş bir şekilde geçirmeye, darbe mekaniğiyle bu komisyonu işletmeye çalışıyorsunuz” dedi.
Sokak hayvanlarının öldürülmesinin önünü açan yasa teklifiyle toplumda çok ciddi infial ortamı yaratıldığını dikkat çeken Koca, AKP ve MHP milletvekillerine şöyle seslendi:
“Sizin bu vurdumduymazlığınızdan, riyakârlığınızdan sizin adınıza utanıyoruz. Farklı biçimlerde anlatmaya çalıştık. Anayasa ve hukuk üzerinden anlatmaya çalıştık olamadı. Bilimle anlatmaya çalıştık, bilim insanlarının veteriner odalarının raporlarını sunduk o da olmadı. Sizin kendinizi var etmeye çalıştığınız yerden, ayetlerle İslami değerlerle anlatmaya çalıştık o da olmadı. Yine Nuh dediniz peygamber demediniz.”
Kamuoyunu ilgilendiren bir yasa kamuoyundan kaçırılarak topluma rağmen yapılırken, teklif hükümleri önemsiz değişikliklerle büyük ölçüde geldiği gibi Komisyondan geçti.
Muhalefet vekillerinin toplumsal mutabakatla çıkarılacak bilime ve vicdana uygun başka bir yasa için birlikte çalışma önerisi, AKP-MHP vekilleri tarafından dikkate alınmadı.
Teklifin omurgasını oluşturan 5. Maddesinde yapılan değişiklikle, ‘ötanazi’ ifadesi madde metninden çıkarılsa da hayvanların ‘gerektiğinde’ Veteriner Hizmetleri Kanunu’ndaki esaslara göre öldürülmesinin yolu açık tutuldu.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Kanun Teklifi’ne göre, 31 Aralık 2025’e kadar kayıt ettirilmeyen kedi ve köpekler sahipli olsalar da evlerinin dışına çıktıklarında yakalanıp hapsedilecek, ‘görülen lüzum üzerine’ öldürülebilecek.
Kamuoyunda, ‘katliam yasası’ diye anılan teklif, bugün Meclis Genel Kurulu’na gelirken toplumun ilk günden beri var olan tepki ve itirazları ise ülke geneline yayılmış durumda.
Dün İstanbul Kadıköy’de bir araya gelen binlerce kişi bundan sonraki sürecin neye benzeyeceğini şöyle özetledi: Siz bu yasayı oylasanız dahi, yaşam hakkını oylayamazsınız! Biz ne marjinal ne radikal bir azınlığız. Esas marjinal olan, ölümü böylesine ısrarla savunmaktır! Bu halkın en az yüzde 85’yiz. Ve biz, hepimiz, dostlarımıza sıkı sıkı sarılacağız! Sokağımızdaki, mahallemizdeki hayvanları asla yalnız bırakmayacağız. Bizi marjinalleştirmeye ve ayrıştırmaya, birbirimize ve hayvanlara düşman etmeye çalışanlara, bunu başaramayacaklarını bir kez daha haykırıyoruz.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
