Cumartesi Anneleri, 1005. hafta eyleminde 1994'te Mardin Kızıltepe'de gözaltına alınarak işkenceye maruz bırakılan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Abdulvahap Ateş’in akıbetini sordu.
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1995 yılından bu yana İstanbul Taksim’deki Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapan Cumartesi Anneleri, 1005’inci haftada 30 sene önce gözaltında kaybedilen Abdulvahap Ateş’in akıbetini sordu.
Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen kayıp yakınları, Abdulvahap Ateş’in kardeşi Ömer Ateş’in gönderdiği mektubu okudu. Açıklamada şunlar kaydedildi:
“30 yıldır soruyoruz Abdulvahap Ateş nerede? 1005. haftamızda AYM kararlarını uygulamamakta direnen iktidarın, makul olmayan, orantısız ve baskıcı kararları sonucunda Galatasaray Meydanı yerine, polis bariyerlerinin önündeyiz. Hiç şüphe yok ki kontrolsüz, denetim dışı bir yetki kullanımı ile karşı karşıyayız. Hak ve özgürlüklerimizin tamamen keyfi biçimde ihlali ile karşı karşıyayız. Hukuk devleti ilkesinin yok sayılması ile karşı karşıyayız.
1005. haftamızda bir kez daha hatırlatıyoruz: İnsan haklarına saygı, çoğulcu demokrasi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması hukuk devletinin varlığı ile mümkündür. İnsan haklarına erişimin olmadığı bir durumda hukuk devletinden söz edilemez. 1005. haftamızda kayıplarımızın akıbetlerinin nasıl bile isteye karanlıkta bırakıldığı, fail ve sorumluların nasıl korunup kollandığına dair bir örnek olarak Abdulvahap Ateş dosyası ile kamuoyu karşısındayız.
14 Haziran 1994 sabahı askerler Mardin/Kızıltepe Kırkkuyu Köyü’ne baskın düzenledi. Köyde yaşayan Ateş ailesinin evi ablukaya alındı. Askerler evde bulunan Abdulvahap’ı yalınayak, bahçede bulunan ağabeyi Abdurrahim’in yanına getirdi. İki kardeşi şiddetli bir biçimde darp ederek köyün dışına götürdü. Burada yüzüstü yere yatırıp işkence ile sorguladı. Askerler bir süre sonra ağır yaralı olan ağabeyi koma halinde yerde bırakıp Abdulvahap Ateş’i yanlarında götürdü.
Olaydan 3 gün sonra, Kızıltepe civarında bir çatışma olduğu ve iki örgüt mensubunun öldürüldüğü haberi duyuldu. Ancak jandarma eşliğinde öldürülen kişileri traktörle taşıyan Katarlı Köyü muhtarı ve defin işlemini yapan mezarlık görevlisi, öldürülen kişilerin üzerinde günlük giysiler bulunan sivil insanlar olduğunu belirtiyordu. Ailesi tüm çabalarına rağmen Abdulvahap’ın bu kişilerden biri olup olmadığını öğrenemedi. 24 yaşındaki köy bekçisi Abdulvahap Ateş’ten bir daha haber alınamadı.
Hatice Ateş, 24.06.1994 tarihinde Kızıltepe Cumhuriyet Başsavcılığına başvurarak oğlu Abdulvahap Ateş’in evlerinden askerler tarafından alındığını ve bir daha oğlundan haber alamadığını beyan etti. Bunun üzerine savcılık, 1994/610 no.lu dosya üzerinden soruşturma başlattı ve araştırma yapılması için İlçe Jandarma Komutanlığına müzekkere yazdı. Kızıltepe İlçe Jandarma Komutanlığının 24.06.1994 tarihli ve Yüzbaşı Atilla Uğur imzalı cevabında ‘bugüne kadar hiç kimsenin baskın yapılarak alınıp komutanlıkta tutulmadığı’ yazıldı. Soruşturmada hiçbir ilerleme sağlanmadı, dosya 19 yıl adliyenin raflarında bekletildi.
2013 yılında ailelerin ve İHD Mardin Şubesi’nin ısrarlı çabaları sonucunda Kızıltepe bünyesinde gerçekleşen faili meçhul cinayetler ve zorla kaybetmelerle ilişkin yeni bir soruşturma başlatıldı. Abdulvahap 2014 yılında savcılık iddianamesinin kabul edilmesi ile emekli Albay Hasan Atilla Uğur, dönemin Diyarbakır İl Jandarma Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu, Jandarma Komando Bölük Komutanı Ahmet Boncuk, Başçavuş Ünal Alkan ve köy korucuları Abdurrahman Kurğa, Mehmet Emin Kurğa, Ramazan Çetin, Mehmet Salih Kılınçaslan ile İsmet Kandemir hakkında ‘silahlı örgüt kurmak veya yönetmek, silahlı örgüte üye olmak ve tasarlayarak öldürmek’ suçlarından dava açıldı.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
5 yıl süren davanın 9 Eylül 2019 tarihli karar duruşmasında Mahkeme heyeti, tanıklara, belge ve delillere rağmen sanıkların beraatine karar verdi. İstinaf başvurusunu inceleyen Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 19. Ceza Dairesi, avukatların duruşmalı inceleme talebini dikkate almadı. 14 Temmuz 2021 tarihinde, Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin beraat ve düşme kararlarının “verilen hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı” gerekçesiyle onayarak istinaf başvurusunun esastan reddine karar verdi.
Ateş Ailesi, 30 yıldır evlatlarının başına gelenleri öğrenemedi. Adaletin sağlanması talepleri karşılanmadı. Hakikatin üzeri yargı yoluyla örtüldü. Kaç yıl geçerse geçsin Abdulvahap Ateş için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”