Orman yangınları neden söndürülemiyor? 

Ülkede ormanlar hektar hektar yanarken iktidarın yangın stratejisi hâlâ kriz anı müdahalesine dayanıyor. Oysa orman yangınlarıyla mücadelede asıl başarıyı, yangın çıkmadan önce alınan önlemler belirliyor. Peki, bunlar nelerdir?

“Havada, karada dünyanın en iyi yangın söndürme filosuna sahibiz, günde 70-80 yangın söndürüyoruz” diyen AKP bürokratlarının yönettiği ülkede, son 10 yılda 257 bin hektardan fazla orman yandı, bitti, kül oldu. AKP Türkiyesi’nde yanan orman alanları hektar hektar saymakla bitmezken 2021 yılı, 139 bin 503 hektar ile Cumhuriyet tarihinin ilk sırasına yerleşti.

İktidarın yangın stratejisi ise hâlâ kriz anı müdahalesine dayanıyor. Oysa orman yangınlarıyla mücadelede asıl başarıyı, yangın çıkmadan önce alınan önlemler belirliyor. Yangın risk haritalarının güncellenmesi, hassas bölgelerde eğitimli ve donanımlı personelin istihdam edilmesi, enerji nakil hatlarının güvenliği, yol kenarlarının temizliği atılması gereken adımlar arasında…

Orman yangınlarının nedenlerine ilişkin 10 yıllık veriler, yüzde 47,4’ünün çıkış nedeninin tespit edilemediğini söylüyor.

ÖZELLEŞTİRİLEN ENERJİ NAKİL HATLARI, ORMAN YANGINLARININ 1. FAİLİ

Ancak enerji kaynaklı yangınlar ilk sırada. Elektrik tellerinden, enerji nakil hatlarından, trafo patlaması ve benzeri nedenlerle 2024 yılında 3 bin 263 hektar alan yandı. Yangınla kaybedilen ormanlık alanların yüzde 20’sinde ‘fail’ nakil hatları… Teller eski, rüzgar kuvvetli, yatırım yok.

Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Genel Başkanı Mahir Ulutaş, ‘Bakım yerine, maliyet hesabı var’ diyor ve ekliyor: “Elektrik dağıtımı kamudayken bu kontroller orman bölge müdürlükleriyle koordineli şekilde yapılıyordu.”

Şehirlerin elektrik dağıtımları özelleştirilerek şirketlere verilse de altyapının aslında kamu malı olduğuna işaret eden Ulutaş “İşletme hakkı, devir yöntemiyle özel sektöre veriliyor. Dolayısıyla hâlâ bir kamu altyapısı var. Bunu da denetleyecek olan kamu kurumu TEDAŞ’tır. Bu denetimlerin yapılması lazım ama yapılmıyor. TEDAŞ’ın da bölgelerdeki personel sayısı çok sınırlı. TEDAŞ’ın GDZ AŞ’ye ‘Hatların kontrollerini yaptın mı?​’ diye sorması gerek” diyerek bu alandaki tabloyu özetliyor.

İNSAN KAYNAKLI YANGINLAR: İHMAL VE DİKKATSİZLİK

İnsanların çıkardığı yangınlar ise ihmal ve dikkatsizlik kaynaklı. Çoban ateşi, anız yakma, sigara izmariti ve piknik faaliyetleri gibi nedenlerle çıkan yangınlar yılda 758 vaka ile toplam yangınların yaklaşık yüzde 29,5’ini oluşturuyor.

Kasıtlı yangınlar ise yılda ortalama 115 vaka ile yangınların yüzde 4,5’ini oluşturuyor. Ve yanan ormanların yüzde 23,3’üne sebep olmuş.

Doğal nedenlerle çıkan yangınların neredeyse tamamı yıldırımlardan kaynaklanmış. Bu grup, yılda ortalama 336 vaka ile yanan ormanların yüzde 1,1’ini oluşturuyor.

YANGIN RİSKİ ARTTI, KURUMSAL KAPASİTE ARTMADI

Tarım ve Orman Bakanlığı yangınla mücadelede toplam 105 helikopter, 27 uçak, 14 İHA ve yaklaşık 6 bin kara aracı kullanıldığını belirtiyor. 2021 yılındaki büyük yangınlardan sonra uçak ve helikopter kapasitesi görece arttırılmış olsa da bu, artan yangın riski yanında devede kulak… Uzmanlar, yangın riski artarken kurumsal kapasitenin ihtiyacı karşılamaktan uzak olduğuna özellikle dikkat çekiyor.

OGM BÜTÇESİ AZALDIKÇA AZALDI

Orman yangınlarıyla mücadelede görevli olan Orman Genel Müdürlüğü’nün (OGM) bütçesine ilişkin veriler, kurumsal kapasitenin yıllar içinde nasıl zayıfladığının da vesikası gibi… 2019 yılında OGM, özel bütçeli idareler içinde yüzde 4,49’luk payla desteklenirken, bu oran 2020’de yüzde 4,2, 2021’de yüzde 3,5, 2022’de yüzde 4, 2023’te yüzde 3,5, 2024’te yüzde 3,2’ye kadar düştü. 2025 yılı için belirlenen oran ise yüzde 3,1 oldu.

KADROLU PERSONEL EKSİK

Kurumsal kapasitedeki daralma ise yalnızca bütçeyle sınırlı değil. OGM’nin merkez ve taşra teşkilatlarında görev yapan kadrolu personel sayısı da düşüşte.

Kurumun şu an boşta 29 bin 461 işçilik kadrosu varken halen kadrolu işçi alınmış değil. Geçici olarak istihdam edilen 2 bin 960 orman işçisi, İş-Kur üzerinden işe alınarak; düşük ücretle, eğitimsiz ve çoğunlukla ekipmansız olarak yangın alanlarına gönderiliyor. Aylardır zam bekleyen, 24 saatlik yangın kulesi nöbetleri tutan, yangın döneminde 48 saati aşan mesailerle çalışan kadrolu orman işçileri de en düşük devlet işçisi ücretlerinden birini alıyor.

Hâlen yangına hassas bölgelerdeki arazözler 2 kişiyle olay yerine gidiyor; oysa asgari standart en az 5 kişi olmalı.

YANGINLA MÜCADELE SÜREKLİLİK VE KOORDİNASYON İSTİYOR

Yangın müdahalesinin mevsimlik iş değil, profesyonel ve süreklilik gerektiren bir uzmanlık alanı olarak ele alınması gerektiğine dikkat çekiliyor.

Uzmanlar uçak ve helikopterlerin önemli olduğunu ancak yangınla mücadelenin karada kazanılacağını söylüyor. Ve karadaki ekip sayısı, planlama ve arazi bilgisi hava gücüyle desteklenmediğinde müdahale etkisiz kalıyor.

Yine uzmanların dikkat çekti bir başka konu da koordinasyon meselesi… Yerel yönetimler, ormancılık teşkilatı, STK’lar ve tesis işletmecileri arasında yangın süreçlerinde etkili bir koordinasyon sağlanamıyor.

ERDOĞAN YETKİYİ BEĞENDİ, SORUMLULUK SEVMİYOR

Hal böyleyken Cumhurbaşkanı Erdoğan konuyu itfaiyecilik meselesine indirgeyip, topu belediyelere atıverdi. Erdoğan, tüm yetkileri Cumhurbaşkanı’na devreden ve 2018’de hayata geçirilen sistemin ‘yetki-sorumluluk’ denkleminde en çok yetkiyi beğenmiş olacak ki, sorumlulukla pek işinin olmadığını “Malum, 30 büyükşehrimiz var. İtfaiyecilik büyükşehirlerin işidir. Büyükşehirler, itfaiye birimlerini en ideal şekilde kurmak suretiyle bu işi üstlenecektir” diyerek özetledi. Ormanlar da yanmaya devam ediyor, içindeki canlarla birlikte!

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER