İstanbul’da 6.2 büyüklüğündeki depreme binalarda yakalanan yurttaşlar kendilerini dışarı attı atmasına da sokaklarda da güvende hissetmek mümkün olamadı. İçinden çıkılan binaların önündeki bekleyiş, sokak aralarında uzun saatler boyu sürdü.
“İlk olarak Maltepe’nin en işlek noktalarından biri olan Yalı Mahallesi’ndeki Beşçeşmeler Meydanı’nda “Burada deprem toplanma alanı neresi?” sorusunu yönelttik. Konuştuğumuz üç kişiden de ‘Maltepe Sahil’ cevabını aldık.
Çevredeki halkın çadırlarla sahile gittiğini söyleyen 54 yaşındaki R.K., “Toplanma alanı neresi bilmiyorum ama insanlar sahile gitti. Orası herhalde alan” dedi. “Neden gittiler bilmiyorum. Orası güvenilir değil ki tamamen doldurma” diyen R.K. “Biz depremde buradaki kahvehanede toplandık” diye konuşuyor.
Esnaf D.N. ise 15 yıldır burada olduğunu toplanma alanına dair bilgisi olmadığını söylüyor ve ekliyor: “Buralarda toplanma alanı yok. Dün insanlar şu karşıdaki boş arazide toplandı. Şimdi arabalarını, oraya koydular ki gece orada yatacaklar.”
Ali Dinç’in bianet’e yayınlanan haberi ‘Sora sora deprem alanı bulunur mu?’ başlıklı haberi böyle…
Bir de toplanma alanlarının yolunu tutanlar var ancak orada da tablo pek farklı değil.
Mesela Esenyurt’un Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’nde 3 tane deprem toplanma alanı görünüyor ve 3’ü de A101 marketinin önü…
Sancaktepe ve Şişli’deki mahallelerde ise üzerlerinde süren rezidans inşaatları nedeniyle toplanma alını bariyerlerle çevrilmiş durumda ve girmek mümkün değil.
Beyoğlulular ise afet toplanma alanları olarak işaret edilen Haliç Kongre Merkezi ve hemen yanındaki mezarlığa gittiklerinde kapıların kapalı olduğunu gördü.
Depremden sonra İstanbullular park ve bahçelere akın etti. Fotoğraf: İHA
Bağcılar/Güneşli’deki vatandaşlar ise bölgedeki tek boş arazide süren kültür merkezi inşaatı sebebiyle toplanma alanı bulamadı.
Çünkü deprem toplanma alanları iktidar marifetiyle imara açılmış ve üzerlerine AVM ile rezidanslar çoktan dikilmiş durumda ya da inşaatları hali hazırda sürmekte.
İBB bünyesindeki İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) 2024 yılında yayınladığı rapora göre; İstanbul’daki 133 AVM’nin 95’i deprem toplanma alanı üzerinde yükseliyor. Yapılaşmaya açılarak bugün AVM ile rezidans yapılan alanlardan sadece birkaçı şöyle:
Cevahir AVM (Şişli), Torun Center (şişli), Forum İstanbul (Bayrampaşa), Ağaoğlu MyCity (Bahçelievler), Meydan AVM (Bahçelievler), Sahilpark Veliefendi (Zeytinburnu), Onaltı Dokuz (Zeytinburnu), Ora AVM (Bayrampaşa), Kiptaş Ünalan Evleri (Üsküdar), TOKİ Avrupa Konutları (GOP), Ataköy Konakları (Bakırköy), Capacity AVM (Bakırköy), Selenium Plaza (Beşiktaş)…
20 bin metrekareye yayılmış bu alanlar AVM’ler tarafından işgal edilmiş olmasa en az 42 bin 200 kişinin deprem sonrası barınma ihtiyacını karşılayabilecek büyüklükte. Ancak mesele sadece alanların varlığı ve büklüğü ile de sınırlı değil.
Bir arazinin ‘toplanma alanı’ olabilmesi için bazı temel niteliklere sahip olması gerekiyor. Bunların neler olduğu uluslararası standartlar ve AFAD tarafından net şekilde belirlenmiş:
“Depremzedelerin yaya olarak maksimum 15 dakika içinde ulaşabileceği mesafede olmalı, elektrik, temiz su, tuvalet gibi temel altyapı hizmetlerini sağlamalı ve zemininde sıvılaşma gibi riskleri barındırmamalıdır. Ayrıca yapısal risklerden uzak, güvenli ve erişilebilir alanlar olması, yaşlı ve engelli bireylerin de rahatlıkla erişim sağlayabilmesi ve özellikle kamuya ait mülkler üzerinde planlanması kritik önem taşımaktadır.”
‘Toplanma alanı’ denince ilk akla gelen çoğunlukla bir apartman yanındaki boşluk, mahalle aralarındaki küçük parklar, bir okul ya da cami bahçesi olsa da sahici bir ‘toplanma alanı’ için bunlardan fazlasına ihtiyaç var.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Başkanı Nusret Suna, “Bunlar depremin ilk anlarında sadece ayakta durulabilecek boş alanları gösteriyor. Asıl ihtiyacımız olan toplanma alanının yanında bir de barınma alanıdır” diyor.
Suna; suyu, elektriği, tuvaleti, ısıtması hazır, konteyner ve çadırların konuşlanabileceği altyapısı oluşturulmuş büyük alanları işaret ediyor:
“Toplanma alanı, ayakta durulacak boş alan değil, konteyner ve çadır kurulabilecek, elektrik, su, ısınma, duş gibi temel ihtiyaçların giderilebileceği, altyapısı olan, insanların bir arada bir süre yaşamlarını sürdürebileceği büyük alanlardır. Bir deprem olduğu afet toplanma alanlarında yaşam uzun süreli sürdürülebilir olmalı. Bu alanlar barınma amaçlı kullanılmak üzere planlanmalı.”
Ülke bir kez daha depremlerle sarsılırken toplanma alanları bu anlamda kritik rol üstlenecek çünkü 6 Şubat’ta Maraş-Hatay depremlerinin ardından “Ölmedin ama gördüklerin, duydukların ölmekten beter hissettiriyor. Depremde ölenler kurtuldu, kurtulanlar ölmekten beter oldu” diyen depremzedeleri hatırlamamak mümkün değil.