15 Temmuz darbe teşebbüsünde “şehit edilenlerden sorumlu oldukları” suçlamasıyla yargılanan askerler, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi Keyfi Tutuklama Çalışma Grubu’nun darbenin 1 numarası olduğu belirtilen Akın Öztürk hakkında verdiği “derhal tahliye edilsin” kararı ve Yargıtay’ın “Yurtta Sulh Konseyi yok” tespitinden sonra darbe davasının çöktüğünü açıklayıp yeniden yargılama talebinde bulundu. Dönemin Akıncı Üs Komutanı eski Tuğgeneral Hakan Evrim de, BM’nin Akın Öztürk kararıyla Türkiye Cumhuriyeti’ne, “Yaptığın yargılama adil değil, gayrıhukuki” dediğini belirterek, “Bu rapordan sonra Japon olsa Adalet Bakanı intihar ederdi” diye konuştu.
Gazeteci Müyesser Yıldız’ın aktardığına göre; Genelkurmay Çatı Davasından 108 şehit yönünden ayrılan dosyaya ilişkin yargılamaya devam edildi. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Cezaevi Yerleşkesi’ndeki duruşma salonunda görülen davanın bugünkü 7’nci celsesinde Mahkeme Başkanı, bekletici mesele yapılan Genelkurmay Çatı Davasının Yargıtay sürecinin kısmen onama ve kısmen bozma ile sonuçlandığını ve dosyanın geldiğini, ayrıca Emniyet Genel Müdürlüğü’nün davaya katılım talebinde bulunduğunu bildirdikten sonra Savcı’dan mütalaasını sordu. Savcı, 15 Temmuz şehitlerinin asli faillerinin yargılandığı davalarının sonucunun beklenmesini istedi.
Hulusi Akar ve Akın Öztürk
Mahkeme Başkanı da bunun yeni heyetin ilk duruşması olduğunu, o nedenle sadece taleplerin alınacağını belirterek sanıklara söz verdi.
Sanıklardan Ahmet Özçetin, Ali Osman Gürcan ve Sinan Sürer yargılamalarının devam ettiğini, ancak Genelkurmay Çatı Davasından hüküm giydikleri için tutukluluk haklarından yararlanamadıklarına dikkat çekti.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Darbenin 1 numarası olduğu iddiasıyla 141 ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan, ancak Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Keyfi Tutuklama Çalışma Grubu’nun geçtiğimiz aylarda, “keyfi ve makul şüphe olmaksızın tutuklandığı, adil yargılanmadığı, işkence ve kötü muameleye tabi tutulduğu” gerekçesiyle derhal tahliye edilmesini istediği eski Hava Kuvvetleri Komutanı ve YAŞ üyesi Akın Öztürk şöyle konuştu:
“8.5 sene oldu. Savcılık ifademden bu yana hep aynı şeyleri anlattım. 15 Temmuz’da dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’ın telefonu ve ricasıyla Akıncı Üssü’ne gittim. Rica ettiğini kendisi de ifade etti. Gitmeden Akıncı’yı aradığımda Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın orada olduğu ve beni beklediği söylendi. O gece sadece Hulusi Akar’ın emirlerini yerine getirdim. Hulusi Akar da yaptığı basın açıklamasında beni görevlendirdiğini belirtti. Ama sonra bunlar geri çekildi, bu iş üstüme kaldı. İlk çıkan Yurtta Sulh Konseyi listesinde adım yoktu, daha sonra kondu. Rütbem itibarıyla konsey başkanı oldum. Yargılamalar boyunca kimse bana, ‘Yurtta Sulh Konseyi nedir, ne iş yapar?’ diye sormadı. Zaten daha önceki Mahkeme Başkanı da Yurtta Sulh Konseyi olmadığını söyledi. 8.5 senedir derdimi Türk mahkemelerine anlatamadım, ama BM Keyfi Tutuklama Çalışma Grubu, hakkımda karar verdi. Ülkemizde hukukun halini biliyorum, ama bazı korkular geçti. Lütfen mahkeme-i kübrada kendinizi kurtarmak için bilgi birikiminize, adalete uygun karar verin.”
Dönemin Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Muhsin Kutsi Barış da BM’nin Akın Öztürk kararına dikkat çekip, “Bu karar çok önemli olduğu halde üç maymun oynanıyor; görmezden, duymazdan, bilmezden geliniyor. Bu darbe davalarıyla ilgili olarak alınmış en üst seviyede bir karardır. Akın Öztürk darbenin 1 numarası değilse, bu nasıl bir darbe? Bir başıbozukluk söz konusu değil mi?” dedi.
BM’nın Akın Öztürk kararına işaret eden bir diğer sanık, dönemin Akıncı Üs Komutanı eski Tuğgeneral Hakan Evrim oldu. Evrim şunları söyledi:
“Aslında o karardan önce biz zaten bu iddianameyi çürütmüştük. Allah’ın izniyle bunları yapanlar buraya gelecek ve yargılanacak. Futbolda, ‘Bağımsız ve tarafsız bir hakem yönetsin.’ deniyor ya; aynı uygulama bu yargılamada olsa, demek ki böyle sonuç çıkarmış. BM’nin bu kararından sonra Japon olsa Adalet Bakanı da Oğuz Dik (Mahkemenin eski başkanı) de intihar ederdi. BM’nin bu kararıyla Türkiye Cumhuriyeti’ne, ‘Yaptığın yargılama adil değil, gayrıhukuki’ denildi. Mahkumiyet kararından sonra Oğuz Dik Yargıtay Üyesi yapıldı. Bu dünyada şimdilik işi iş, yarın Allah kerim. İşkence, insanlık dışı muameleler, yargılama; hem hapis hem tazminat olarak dönecek. Umarım bizi yargılayanların paraları çoktur veya para biriktiriyorlardır.”
2-3 yıl önceki yargılamalar sırasında, “15 Temmuz’dan önce Mamak Mekanize Tugay’a götürülüp tank eğitimi aldık. 15 Temmuz’da da oradan tank alıp istemediğimiz olaylar yaptık, özür diliyorum.” diyen SADAT üyesi bir emekli uzman çavuşun infaz edilmeden duruşmaya getirilip dinlenmesini istediğini, ancak Mahkeme Başkanı’nın buna gerek duymadığını anlatan Evrim, “Top sizde. Lütfen öldürülmeden önce o şahsın ifadesini alın.” dedi.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın ifadesinin kendilerinin olmadığı bir celsede alındığını da hatırlatan Hakan Evrim şunları kaydetti:
“Fetullah Gülen’le ilgili iade talebi dosyasına Hulusi Akar’ın, ‘Hakan Evrim, ‘Sizi kanaat önderimiz Fetullah Gülen’le görüştürelim’ şeklindeki sözü kondu. Neden benim ve avukatımın olduğu bir ortamda sorgulanmadı? Suçsuzum, terörist değilim. Hem Genelkurmay Çatı hem Akıncı davasında yargılandım. Genelkurmay’da hiçbir işim olmadığı, buradaki hiçbir kimseyle iletişimim olmadığı halde Yurtta Sulh Konseyi uydurması nedeniyle buradayım. Yargıtay da böyle bir konsey olmadığına karar verdi. Adil yargılanmadım, bizi düzgün yargılayın.”
Sanıklardan dönemin Çiğli Ana Jet Üssü Komutanı eski Tümgeneral Kubilay Selçuk ise “FETÖ”cü gibi uydurulmuş lafları kabul etmediğini ve 15 Temmuz’da siyasi darbe tuzağına maruz bırakıldıklarını belirtip şöyle devam etti:
“15 Temmuz’da, sayın mayın yok Hulusi Akar ile beraberdim bütün gece. Akar’ı tanık olarak davet ettim gelmedi. Onun verdiği emirleri yaptığım halde özel celsedeki ifadesine alınmadım. Ona da, ‘Bu adam hakkında ne diyorsun?’ diye sorulmadı. Siz de onu buraya tanık olarak getirmediğiniz sürece hakkımda karar verme durumunuz yoktur. 15 Temmuz’dan sonra bu memleketin evlatları kurumlarından çekip alındı. O günden bu yana da afedersiniz memleket kıçının üstüne çökmektedir. Sizler ülkenin nereye gittiğine, kime hizmet ettiğinize bakınız ve lütfen toparlayınız.”
Darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü’nde görevli eski kurmay albay Osman Kılıç da Yurtta Sulh Konseyi’nin hayali olduğunun ortaya çıktığını savunup, “Bununla iddianame, BM’nin kararıyla da Akın Öztürk’ün 1 numara olduğu çöktüğüne göre, daha neyin yargılamasını yapıyorsunuz?” diye sordu.
Öcalan Örneği
Sanıklardan sonra avukatlarının talepleri alındı.
Genelkurmay Karargâhı’ndaki komutanları derdest ettiği öne sürülen ÖKK timinin komutanı eski kurmay albay Fırat Alakuş’un avukatı Ayşe Nesibe Yazar ile Muhsin Kutsi Barış’ın avukatı Kemal Çetinkaya, hükümlü oldukları için müvekkilleriyle görüşmede zorluk çektiklerini bildirip Alakuş ve Barış’ın tutuklanmasını istedi.
Av. Kemal Çetinkaya ayrıca yönetici oldukları gerekçesiyle sanıkların yüzlerce kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldığını ve haklarında tazminat davası açıldığını hatırlatarak şunları söyledi:
“Acaba diğer silahlı terör örgütlerinin yöneticileri de yönetici oldukları için ayrıca ceza aldı mı? Örneğin PKK liderinin 50 bin insanın ölümünden sorumlu olduğu söyleniyor; ama tek bir ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Tüm örgütler yönünden kaç davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildiğine ve haklarında tazminat davası açılıp açılmadığına bakılmasını talep ediyorum.”
Akın Öztürk’ün avukatı Dilara Yılmaz ise BM’nin kararını anlatıp Öztürk hakkında derhal beraat kararı verilmesini istedi. Av. Yılmaz, Genelkurmay Çatı Davası’nda yeniden yargılama talebinde bulunduklarını ve BM’nin tespit ettiği ihlaller giderilmeden bu davanın görülemeyeceğini de kaydetti.
Sözde darbe bildirisinde ismi olan eski tuğgeneral Mehmet Partigöç’ün avukatı Ayten İzmirli de BM’nin Akın Öztürk için verdiği kararın tüm sanıklara sirayet ettirilip önce tahliyelerine, daha sonra beraatlarına karar verilmesini istedi.
Verilen aranın ardından Mahkeme Başkanı, doğrudan zarar görmediği için Emniyet Genel Müdürlüğü’nün katılım talebinin reddine ve 15 Temmuz şehitlerinin asli faillerinin yargılandığı davalarının akıbetlerinin sorulmasına karar verildiğini açıkladı. Başkan ayrıca yeniden yargılama talebinin önümüzdeki hafta yeniden görülmesine başlanacak olan Genelkurmay Çatı Davası’nda değerlendirileceğini ve sanıkların tutuklama taleplerinin reddedilerek duruşmanın 10 Eylül’e ertelendiğini bildirdi.