Ulusalcı cephe tahkimi bitti, sırada provokasyonlar var: Leyla Zana’ya neden saldırıyorlar?

Bursaspor taraftarının Leyla Zana’ya yönelik ağır küfür ve hakaretleri, çözüm süreci karşıtı cepheyi yeni bir boyuta taşıdı. Leyla Zana sıradan biri değil; Kürtlerin hafızasında ağırlığı olan, bedel ödemiş bir kadın olarak Irak'ta, İran'da Suriye'de gözlerin üzerine çevrildiği biri. Bu yüzden bu provokasyon, üzerinde durulmayı hak ediyor. Görünen o ki “yeni ulusalcı cephe tahkimi” bitti, sırada provokasyonlar var. Aman dikkat…

Kürt siyasetinin sembol ismi Leyla Zana, son günlerde çirkin hakaret ve küfürlerin hedefi oluyor. Daha önce ırkçı, faşist, nefret suçu kapsamına girecek pek çok vukuatı bulunan Bursaspor taraftarı, başka bir takımla oynadıkları maçta Zana’yı hedef aldı. Çirkin ve rezil bu eylemin yankısı sürerken, Ankaragücü taraftarının da benzer şekilde Leyla Zana’ya küfür ettiği görüntüler, hiçbir utanma belirtisi gösterilmeden “gurur” gibi, Bursaspor taraftarına destek amacıyla paylaşıldı. Anlaşılıyor ki Leyla Zana’ya yönelik organize bir saldırı söz konusu.

Leyla Zana sıradan biri değil. Kürt sorunuyla özdeşleşmiş bir kimliği var. TBMM’de Kürtçe yemin ettiği için yaka paça atılıp mahkûm edildi, yıllarca hapis yattı; hayatı darmadağın edilen bir kadın. Buna rağmen “barış” demekten vazgeçmeden sokak sokak dolaşıp Kürt siyasi hareketinin başarısı için ter akıtıyor, yeni çözüm sürecinde üzerine düşen sorumluluğu yerine getiriyor.

Onun, çözüm sürecinin durağanlaştığı bir dönemde hedef alınması, tesadüf olamayacak kadar ince ayarlı bir operasyonu işaret ediyor. Hem Kürtleri kışkırtmak için zemin yoklanıyor, hem çözüm sürecini sabote etmek için bulanık bir hava yaratılmaya çalışılıyor hem de Zana şahsında yalnızca Türkiye’de değil; İran, Irak ve Suriye’de Kürt siyasetinin öncülüğünü yapan kadınlar hedef alınıyor.

Rojava’da IŞİD barbarlığını tozla buz eden kadınlar, artık tüm dünyada büyük bir saygıyla anılıyor. İran’da Mahsa Jina Amini’yle başlayan protestolarda Kürt kadınlarının “jin jiyan azadî” sloganları, dünyanın dört bir yanındaki kadınların dilinde, yerleşik düzene karşı çıkmanın ve kadın haklarını savunmanın sloganına dönüştü. Irak’ta, özellikle Ezidî Kürt kadınların şahsında cisimleşen “direnişçi kadınlar”, Batı medyasının gözünde hem seküler yanları hem de cesaretleriyle övülüp göklere çıkarılıyor. Türkiye’de de yeni çözüm sürecinin en önemli aktörleri (Pervin Buldan, Bese Hozat, Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ gibi) kadınlar ve baş roldeler.

İşte Leyla Zana’nın şahsında hedef alınan bu Kürt kadınlarıdır. Zana’nın kadın kimliğine yapılan açık saldırı, Kürt kimliğinden bağımsız değildir. O küfürler ve hakaretler, Zana Kürt olmasaydı edilmeyecekti; hepimiz biliyoruz. Tuğçe Tatari’nin dediği gibi: “Leyla Zana’nın özellikle seçilip ona küfür ettirilmesi tam anlamıyla siyasi bir provokasyondur. Amacı tarafları germek, tepkiselleştirmek, kışkırtmak ve barış ihtimalini akamete uğratma yolunda bir taş olmaktır.”

Başını İYİ Parti ve Zafer Partisi’nin çektiği; CHP’nin ulusalcı kanadının da omuz verdiği, son olarak Sözcü grubunun Yılmaz Özdil eliyle milliyetçi-ırkçı bir eksende dizayn edilerek cepheye sürülmesiyle devam eden “çözüm süreci karşıtı blok”, sosyal medyadaki etkinliğini statlara, sokaklara taşımaya başladı. Belli ki çözüm sürecinde AKP’nin ve Erdoğan’ın korkak adımlarının bulanıklaştırdığı süreç “sallantıda” kaldıkça bu tür provokasyonlar artarak devam edecek.

Çözüm sürecinin bugün devlet adına en önemli sözcüsü, MHP lideri Devlet Bahçeli. Onun çağrısıyla süreç başladı; onun yönlendirmeleri ve çizdiği istikametle yürüyor. “Devlet” ve Öcalan masada otururken sözcüsü konumunda olan Devlet Bahçeli, her ne hikmetse ırkçılığı tescilli Bursaspor, Zafer Partisi ya da başka bir grubun doğrudan hedefi olmuyor. Çünkü Devlet Bahçeli’ye, Leyla Zana’ya yapıldığı gibi doğrudan ve açıktan hakaret etmenin “maliyeti” oldukça yüksek olacaktır. Kürde vurmanın ise hiçbir sakıncası yok; zararı yok, bol bol alkış bile alabilirsin. Çözüm sürecine karşı çıkarken Devlet Bahçeli’ye laf etmeye cesareti olmayanlar, Kürt halkının zihin dünyasında neredeyse efsaneleşmiş bir konumda bulunan Leyla Zana’ya dil uzatıyor.

Leyla Zana’ya edilen küfürler, barış sürecinde son derece kritik bir eşikte olduğumuzu haber veriyor. Süreçle ilgili muallaklıklar, sahiplenmeme ve bir türlü adım atılmayarak sürüncemede bırakma halleri, bu tarz provokasyonlara alan açıyor. Bugün tribünden Zana’ya küfür edenler, yarın fiili saldırıya bile geçebilir.

DEM Parti’li siyasetçilere yönelecek bir şiddet dalgası, CHP’yi de yedeğine alarak politikaya dayatılan ulusalcı-faşist cephenin bir sonraki adımı olabilir. Özellikle barışı sahiplenmekte gönülsüz davranan AKP’liler, bir an önce aklını başına alsa iyi eder. Bu gidiş, sadece barışı bitirmekle kalmaz, onların o çok sevdikleri istikrarı da parçalayıp atar…

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER