Siyasal anketler ve toplum

Nasıl oluyor da CHP ve AKP’nin oyları hep başa baş ya da başa başa yakın çıkıyor? Bu konuyu CHP büyük bir sorun ediyor mu? CHP yönetimi, sadece bu sorun gündemli, bir hafta sonu Ankara dışında bir otel toplantısı düzenlemeyi düşünüyor mu?

Bu işte sizce de bir tuhaflık yok mu?

Ben zaten kendi payıma meseleye çok net bir isim koyamıyorum.

Zaman zaman Türkiye ekranlarını izliyorum; özellikle de kendilerine muhalif diyen kanalları, sayıları da galiba iki ile sınırlı: Halk TV ve Sözcü. Yazılı basını da elimden geldiği ölçüde izlemeye gayret ediyorum.

Türkiye hakkında sunulan manzara hem ekonomide hem hukukta korkunç; zaten günümüzde bu ikisi de birbirlerini besliyorlar, özellikle de hukuksuzluk ekonomiyi daha da dibe çekiyor.

Bir öğretim üyesi olarak resmî verileri, yani TÜİK verilerini, Hazine ve Maliye Bakanlığı verilerini, Gelir İdaresi Başkanlığı ile Merkez Bankası verilerini de yakından takip etmeye çalışıyorum.

Takip ettiğim bu resmî veriler de azımsanmayacak bir ölçüde muhalif kanalların, gazetelerin sunduğu perişanlık manzarasını destekler nitelikte.

Buraya kadar bir sorun yok gibi duruyor; muhalif kanalların, gazetelerin, sokak röportajcılarının gösterdiği tablo ile devlet verileri uyuşuyor gibi.

Ancak bir yerlerde de çözümlenmesi gerekli bir uyumsuzluk mevcut.

Daha çok yeni, Area kamuoyu araştırma şirketi, küçük sapma payları ile ölçtükleri partilerin oy oranlarını açıkladı.

Bu açıklamaya göre 23 yıldır iktidarda olan ve belirli bir metal/siyasal yorgunluk yaşayan, muhalif kanalların sunduğu ve bana da gerçeklikten çok uzak gibi durmayan manzaranın mimarı AKP ile büyük bir çıkış hâlinde olduğu söylenen CHP’nin oyları yüzde 31,2 ile eşit oranda gözüküyor.

İşte bu durumu açıklamak öyle kolay gibi gözükmüyor; ama ihtimaller de muhtelif.

Bir ihtimal, muhalefetin —CHP, sol partiler, bazı kanallar, bazı gazeteler— saptamalarının gerçeklikle bire bir uyuşmadığı ihtimali.

Bir ihtimal, ekonomide dolaşan kayıt dışı paranın, kara paranın hacminin sanılanın çok üzerinde olması ve bu kayıt dışı paranın, kara paranın tüm istatistikleri baypas ederek vatandaşın satın alma gücünü istatistiklerin gösterdiğinin ötesine taşıması.

Bir başka ihtimal, mevcut dev sorunları çözme konusunda vatandaşın hâlâ ve hâlâ AKP’ye, CHP’ye oranla çok daha fazla güveniyor olması.

Bir ihtimal de —aslında bir öncekinin bir koreleri, tersinden eş anlamlısı— seçmenin bu dev mevcut sorunları CHP’nin çözebileceğine ilişkin inancının yerleşememiş olması.

Bir ihtimal de seçmenin bir bölümünün, ama azımsanmayacak bir bölümünün, hâlâ tek parti döneminin eski travmalarını (?) atamamış olması; Erdoğan ve AKP’nin de bu tarihsel travmaları suiistimal etme konusunda gerçekten usta olması.

Bu ihtimallerin hangisi daha ağır basıyor, bilemiyorum; ama ortada ihtimal çerçevesini aşan başka bir reel sorun daha var.

Ana muhalefet partisi CHP’nin yöneticileri, acaba bu mevcut duruma özeleştirel bir bakışla yaklaşıyorlar mı?

23 yıldır iktidarda olan, Türkiye’yi berbat bir duruma getiren parti ile yarışırken, yeni bir parti programı yazılmış iken, nasıl oluyor da Türkiye’nin birinci partisi hâlâ ve hâlâ “kararsızlar partisi” olabiliyor?

Seçim üzerine çalışan siyaset bilimciler çok iyi bilirler ki kararsızlar, sandığa gitme aşamasında iktidar partisine daha fazla teveccüh gösterebiliyorlar; bu siyasal davranışın çok çeşitli ama mantıksız olmayan açıklamaları da var.

Nasıl oluyor da CHP ve AKP’nin oyları hep başa baş ya da başa başa yakın çıkıyor?

Bu konuyu CHP büyük bir sorun ediyor mu?

CHP yönetimi, sadece bu sorun gündemli, bir hafta sonu Ankara dışında bir otel toplantısı düzenlemeyi düşünüyor mu?

Bu toplantıya, CHP yönetimine biat etme ihtimali olmayan, kimseden siyasal mevki beklentisi olmayan, CHP dışından aklıselim sahibi kişileri çağırabiliyor mu?

Hem özgürlük hem zenginlik konularına çok duyarlı vatandaşı hem de bizzat CHP’yi şoke eden 2023 seçim sonuçlarından sonra çok korkarım ki yukarıdaki sorulara açık bir zihinle yanıt aramayan CHP, toplumun aynı kesimini —yani özgürlük ve zenginlik hassasiyeti olan kesimini— yeni bir travmaya sürükleyebilir.

Herkesin aklını başına alması gerektiği günlerden geçiyoruz.

Objektif koşullar —resmî verileri kastediyorum— halkoyu yoklamalarında CHP’nin çok açık farkla önde olmasını gerektiriyor; ama durum öyle değil. Neden?

Umarım bu soruya CHP, Özgür Özel ve ekibi gerçekçi, doğru bir yanıt bulur.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER