Almanya bir göç ülkesi. Ülkede yıllardır kabul edilmeyen bu gerçek artık resmi ağızlardan da dillendiriliyor. Zira Federal İstatistik Dairesi’nin verilerine göre Almanya’da yaşayan her dört kişiden biri göçmen kökenli.
2024 yılının istatistiklerine göre Almanya’da yaklaşık 21 milyon 200 bin kişi göçmen kökenli. Bu, nüfusun yüzde 25,6’sına tekabül ediyor.
2021 yılına kadar istatistiklerde “göçmen kökenli” ifadesi, kendisi ya da ebeveynlerinden biri Alman vatandaşı olarak doğmamış kişiler için kullanılıyordu. 2021’de göçmen kökenli ailelerin üçüncü ve dördüncü kuşaklarını dışarıda bırakan bir tanımlamaya geçildi. Buna göre artık istatistiklerde “göçmen kökenli” ifadesi, bizzat kendisi ya da her iki ebeveyni 1950 yılından sonra Almanya’ya göç etmiş kişiler için kullanılıyor.
Bizzat Almanya’ya göç etmişlerin 2024’teki sayısı 16 milyon 100 bindi. 1950 yılı itibariyle Almanya’ya göç etmiş ebeveynlerin çocuklarının sayısı ise 5 milyon 200 bin. Göçmen kökenli tanımı kapsamına girmeseler de Almanya’da 4 milyon 100 bin kişinin bir ebeveyni göçmen ve bu kişilerin Almanya nüfusundaki oranı yüzde 5.
Türkiye ise Suriye ve Ukrayna’dan sonra Almanya’ya göç veren en büyük üçüncü ülke konumunda. Son üç yılda Türkiye’den Almanya’ya göç edenlerin sayısı 112 bin kişiyi geçti.
Almanya bir göç ve göçmen ülkesi haline gelirken, diğer yandan yabancı düşmanlığı ve ırkçılık da hızla yükseliyor. En büyük projesi ‘yabancıları’ geri göndermek olan, aşırı sağcı AfD bütün kamuoyu yoklamalarında birinci veya en kötü ikinci parti konumunda.
Ülkenin en büyük partisi konumundaki Hıristiyan Birlik Partileri’nin de temel argümanlarından birinin, ‘göçmen karşıtlığı’ olduğunu düşünürsek; Almanya’nın hem toplumsal hem de siyaseten çok büyük bir çelişkisi veya ikilemi olduğundan söz edebiliriz artık; hem göçmenlere çok ihtiyaçları var, hem de göçmen istemiyorlar.
Zira Suriye’nin normalleşme sürecinde ve Suriyelilerin geri dönüşü gündeme geldiğinde, tıp sektöründen, otobüs şoförlerin sendikasına kadar hemen her grup, “Suriyeliler tamamen geri dönerse çalışamayız, hizmet veremeyiz” açıklamaları yapmıştı. Acı gerçeği kendileri itiraf etmişti.
Peki bu hikâyede Türkler ne durumda? Yani Almanya’nın en büyük üçüncü göçmen ülkesinden gelenler. Elbette bu yazının konusu, Türkiyeli göçmenler…
Türk göçmenler veya Türkiye’den gelenler denildiğinde, son yıllarda gördüğümüz çok sıradışı ve şaşırtıcı başarı hikayelerinden söz etmek istiyorum. Zira onların yaptıkları, genel istatistiklerden çok daha fazla gündem oluyor, kamuoyunu etkiliyor.
Peki neler oldu son dönemde?
Fitili ateşleyenler Özlem Türeci ve Uğur Şahin oldu elbette. Bu iki Türkiye kökenli doktor, pandemi döneminde, kendi laboratuvarları BionTech’de Covid 19 aşısını üreterek, salgının sonlanmasında ve milyonlarca insanının yaşamının kurtulmasında önemli rol oynadı. Göçmenlerin neler yapabileceğine çok güzel örnek oldu bu çift.
Son yıllarda ise benzer haberler art arda gelmeye başladı.
Onlardan bahsetmeden önce filmi biraz geriye saralım.
1993’te Hakkı Keskin adında Türk göçmen Hamburg Eyalet Meclisi’ne seçildi. Bu gelişme Türkiye kökenlilerin siyasetteki temsili adına kritik bir eşikti aslında. Bugün Alman siyasetinde Cem Özdemir, Aydan Özoğuz, Ekin Deligöz ve Serap Güler gibi artık “tanıdık” hale gelmiş figürlerin yanı sıra, Şubat 2025 Federal Meclis seçimlerinde parlamentoya giren 19 Türkiye kökenli milletvekili, temsilin niceliksel boyutunun artık bir istisna olmaktan çıktığını gösteriyor. Federal düzeydeki görünürlüğün ötesinde, Almanya’da eyalet ve yerel siyasette artık yüzlerce Türkiye kökenli aktörden bahsedebiliyoruz.
Tabi siyaset kurumu çok göz önünde ama çok daha şaşırtıcı alanlar da var.
Mesela Sinan Selen…
Alman iç istihbarat birimi Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanlığına seçildi Sinan Selen. Kendisi Avukat ve 6 yıldır da bu kurumun başkan yardımcısı olarak görev yapıyordu. Sinan Selen uluslararası terörizm uzmanı. 1972 İstanbul doğumlu ve 4 yaşından bu yana ailesiyle Almanya’da yaşıyor.
Uzun sözün kısası Almanya artık iç güvenliğini bile bir göçmen Türk’e emanet ediyor.
İstihbarattan tıp ve akademi dünyasına geçelim. Ve üç Türk kadınının görkemli hikayesine odaklanalım.
Almanya’nın Essen kentinde görev yapan Türk doktor Dr. Ebru Yıldız, ülkenin en prestijli tıp ödüllerinden biri olan “Yılın Başarılı Kadın Doktoru” ödülüne layık görüldü. Dr Yıldız, organ nakli konusunda ülkedeki en önemli uzmanlardan kabul ediliyor.
Bursa Kız Lisesi mezunu, Dr. Fatma Deniz, kısa süre önce Berlin Teknik Üniversitesi rektörlüğüne seçildi. Gerçekten çok sıradışı bir başarı öyküsü.
Ve elbette Dr. Dilek Gürsoy. Neuss doğumlu, işçi kızı, Türk kalp cerrahı. Dilek Gürsoy, Avrupa’da yapay kalp nakli yapan ilk kadın cerrah.
Ve son bir kadın daha… Bu sefer edebiyat dünyasından.
Almanya’da yaşayan tiyatro sanatçısı ve yazar Emine Sevgi Özdamar, 3 Ekim Almanya’nın birleşme gününde, Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in elinden Almanya Federal Cumhuriyeti Liyakat Nişanı aldı.
Son örneği de yine siyasetten verelim…
Schleswig-Holstein Eyaletinin Kiel şehrinde Samet Yılmaz (Yeşiller) oyların yüzde 54’ünü alıp belediye başkanı seçildi. Köln’deki seçimi Berivan Aymaz ikinci turda kaybetmişti. Samet Yılmaz ise Hannover Belediye Başkanı Belit Onay’dan sonra bir büyükşehirde belediye başkanı seçilen ikinci Türk oldu.
Örnekleri çok daha fazla çeşitlendirmek mümkün. Ben sadece en göze batanları, en sıradışı olanları anlattım.
Peki bundan sonra ne olacak? Ukraynalıları hesaba katmazsak ki, onlar zaten Avrupalı kabul ediliyor. Müslüman ülke göçmenlerini ne yapacak giderek sağcılaşan Alman siyaseti ve Alman toplumu!
Biz başarı hikayelerine odaklandık doğal olarak ama madalyonun bir de diğer yüzü var. Göçmenler bugün ülkenin en temel işgücü konumunda. En zor işler onların sırtında. Göçmensiz toplumda, Almanların beğenmediği alt düzey, teknik ve emek gücüne dayalı işleri kim yapacak?
Mesela AfD’nin buna yönelik bir çözüm projesi var mı? Ya da her fırsatta göçmen karşıtlığını ağzından kaçıran ama sonra Sosyal Demokrat ortağını düşünüp çark eden Şansölye Merz ne düşünüyor?
Bence bir daha ve daha akılcı düşünmeye ihtiyaçları var…
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
