Doğu ve Güneydoğu'da oy kullanılmaya başlandığı andan itibaren haberler şöyle yağıyor: Binlerce, belki on binlerce polis ve asker otobüslerle taşınarak oy kullandırılıyor. Halk ve DEM Parti tepki gösteriyor, muhalefetin geri kalanı ise suskun. Anlaşılan AKP, seçimden sonra atayacağı kayyımları 'seçimli kayyım' yöntemi ile işbaşına getirmek istiyor.
Bugün Türkiye sandık başında. Beş yıl süreyle şehirleri yönetecek belediye başkanlarını, il meclis üyelerini ve muhtarları seçecek halk. Normalde bir “demokrasi şöleni” olması gereken gün, ne yazık ki oy hırsızlıklarıyla, şaibeyle, seçmen iradesinin gasp edilmeye çalışılmasıyla şimdiden hafızalara kazındı.
Oy verme işleminin başladığı ilk andan itibaren Kürt kentlerinden yoğun usülsüzlük haberleri geliyor. Mükerrer oy da var, taşıma seçmen de var, toplu ve açık oy kullanma da. Seçmen iradesinin hiçe sayılıp gasp edildiği kayyımlar adeta “seçimle” işbaşına getirilmek isteniyor.
Şırnak’ta, Ağrı’da, Urfa’da, Kars’ta, Diyarbakır’da, Bitlis’te, Mardin’de ve daha birçok şehirde on binlerce asker ve polis, önceden kaydedildikleri okullarda oy kullanmak üzere otobüslerle taşınıyor. Yüzleri kızarmadan, daha önce ayak basmadıkları ve muhtemelen “terör yuvası” görüp küfür ettikleri şehirlerde, halkın iradesini açıkça gasp ediyorlar. Bu gaspa alet oluyorlar.
Şirnex merkezde taşımalı asker ve polisler toplu bir şekilde oy kullanırken görüntülendi. pic.twitter.com/NfUuEWpme0
— Mezopotamya Ajansı (@MAturkce) March 31, 2024
Seçim sürecinin en önemli konu başlıklarından biri, AKP’nin bir kez daha DEM Partili belediyelere kayyum atayıp atamayacağı konusu idi. Kendi seçmeninde de tepki gösteren uygulamanın bir daha olmayacağı konuşulurken, hatta yeni bir “çözüm süreci ihtimali”nden dahi bahsedilirken, bellki AKP ve MHP bir başka çözüm bulmuş.
Aslında bu yeni bir haber de değil. Aylardır DEM Partili yöneticiler irade gaspına karşı uyarıyor. Binlerce polis ve askerin kaydırılıp oy kullandırıldığı bölgeler için uyarı yapıyor. Ancak ne yazık ki İstanbul-Ekrem İmamoğlu arasına sıkışan muhalefet, belli ki Doğu ve Güneydoğu’da yaşanan irade hırsızlığına kör ve sağır kalacak. Şu ana kadar hiçbir ses seda yok. “DEM Parti alacağına, çalınarak da olsa AKP-MHP alsın” demenin başka bir şekli, bu skandallara karşı sessiz kalmak.
AKP’nin taşıma seçmenle döndürmeyi düşündüğü “demokrasi”, gün döner sessizce “devletin vardır bir bildiği” diyerek köşede suskun kalan muhalefeti de vurur. Çok uzak olacağını da sanmam…
Gazeteci Gökçer Tahincioğlu’nun yorumuyla noktalayalım: “Olağan koşullarda tek gündem bu olmalıydı. Her şey öylesine normalleşmiş ve hatta o kadar “müstehak” diye bakılıyor ki bir magazin figürü kadar dikkat çekmiyor bu olanlar. Ve elbette Kürt gazetecilerin neden durmadan tutuklandığının da resmi bu. Sabahtan bu yana olanı biteni aktardılar.”