The Weeknd (Fotoğraf: Michael Tran / AFP)
Kanadalı sanatçı The Weeknd (Abel Tesfaye), dijital müzik tarihine geçti. New York Post haberine göre sanatçının 2019 tarihli albümü After Hours (Gece Yarısından Sonra) içinde yer alan “Blinding Lights”, Spotify’da 5 milyar dinlenme barajını aşarak rekor kırdı. Şarkı böylece platformun 15 yıllık tarihinde bu eşiği geçen ilk parça unvanını kazandı.
The Weeknd, sosyal medyada yaptığı açıklamada “Bu şarkı, benim için bir dönüm noktasıydı; müzikle duyguyu yeniden birleştirme çabasıydı,” dedi.
Billboard analizine göre “Blinding Lights”, 1980’lerin synth-pop estetiğini çağdaş R&B unsurlarıyla harmanlayarak pop müziğin yönünü değiştirdi. Şarkının başarısı, TikTok’taki dans akımlarıyla birleşerek pandeminin karanlık döneminde bir “kolektif kaçış marşı” hâline gelmişti.
The Weeknd, bugüne kadar 22 milyondan fazla albüm sattı ve üç Grammy dâhil sayısız ödül kazandı. Spotify rekoru, sanatçının 2025’te yayımlamaya hazırlandığı yeni albüm öncesinde hem kariyerinde bir zirve hem de dijital çağın müzik tüketim biçimlerinin sembolü olarak değerlendiriliyor.
Dijital müzik çağında rekorlar artık albüm satışlarıyla değil, “streaming” yani çevrim içi dinleme sayılarıyla ölçülüyor. Bu dönüşümün en parlak yıldızlarından biri, hiç kuşkusuz The Weeknd. “Blinding Lights” ile Spotify’da 5 milyar dinlenme barajını aşan ilk sanatçı olarak tarihe geçti. Ancak dijital tahtta yalnız değil.
Ed Sheeran, “Shape of You” (Senin Şeklin) ile 4,2 milyar dinlenmeyle uzun süre Spotify’ın zirvesindeydi. Onu Post Malone’un “Sunflower” (Ayçiçeği) ve Drake’in “One Dance” (Bir Dans) şarkıları izledi. Taylor Swift, Midnights albümünün ilk gününde 200 milyon dinlenmeyle “en hızlı çıkış yapan albüm” rekorunu kırarken; Bad Bunny, ardı ardına üç yıl boyunca Spotify’ın “en çok dinlenen sanatçısı” unvanını elinde tuttu.
Bu rekorlar, müziğin artık yalnızca dinlenmekle kalmadığını, sosyal medya akımları, video klipler ve dijital kimliklerle iç içe geçtiğini gösteriyor. 2020’lerden itibaren Spotify, Apple Music ve YouTube gibi platformlar yalnızca birer dinleme aracı olmaktan çıkıp, küresel müzik ekonomisinin nabzını tutan veri merkezlerine dönüştü. Dijital rekorlar artık sadece istatistik değil, çağın kültürel hafızasını belirleyen yeni ölçütler olarak görülüyor.