Financial Times’a konuşan Dunst ve Coppola, Masumiyetin İntiharı (The Virgin Suicides) filminden başlayarak birlikte inşa ettikleri estetik evreni ve kadın hikâyelerine bakışlarını anlattı.
Sofia Coppola ve Kirsten Dunst (Fotoğraflar: AFP, DepoPhotos)
Hollywood’un en özel yaratıcı ortaklıklarından biri, 25 yılı aşkın süredir izleyiciyi büyülemeye devam ediyor. Kirsten Dunst ve Sofia Coppola, ilk kez 1999’da Coppola’nın yönettiği The Virgin Suicides (Masumiyetin İntiharı) filminde buluşmuş, ardından Marie Antoinette, The Beguiled (Kadın Affetmez) ve On the Rocks (Kayaların Üzerinde) gibi projelerde yollarını kesiştirmişti.
Financial Times’a verdikleri söyleşide Coppola, Dunst’u “kendi kahramanını yaratabilen bir oyuncu” olarak tanımlarken, Dunst ise Coppola’nın setlerinde “kadın bakış açısının huzurunu” bulduğunu belirtti.
İkili, ortaklıklarının yalnızca mesleki değil, aynı zamanda kişisel bir dostlukla da beslendiğini vurguladı. Dunst, Coppola’nın filmlerinde kadın karakterlerin kırılganlık ve direncinin bir arada var olabilmesini önemsediklerini söyledi. Coppola ise erkek egemen Hollywood sisteminde “kadın hikâyelerini zarif ama güçlü bir dille anlatmanın” kendisi için temel bir hedef olduğunu dile getirdi.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Söyleşi, kadın yönetmenlerin ve oyuncuların sinema tarihinde çoğu kez kenara itildiği bir dönemde, Coppola ve Dunst’un ısrarla kendi alanlarını açışlarının da altını çiziyor. Bu dostluk ve yaratıcı uyum, sadece filmografiye değil, günümüz sinemasında kadın temsilinin dönüşümüne de damga vurmuş durumda.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
