İş insanı Murat Ülker, kişisel blogunda yayımladığı son yazısında “Genesis: Artificial Intelligence, Hope and the Human Spirit” adlı kitaptan yola çıkarak yapay zekânın insanlık üzerindeki etkilerini kapsamlı bir şekilde değerlendirdi.
Ülker yazısında, yapay zekâ çağının yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda ahlaki, felsefi ve kültürel boyutları olan bir kırılma noktası olduğunu vurguladı. Kitabın yazarları arasında eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, Google’ın eski CEO’su Eric Schmidt ve teknoloji stratejisti Craig Mundie yer alıyor.
Yazısında keşif duygusundan güvenliğe, politikadan stratejiye uzanan sekiz tema üzerinden kitabı analiz eden Murat Ülker, yapay zekânın artık sadece teknolojik bir araç değil, insanlık için varoluşsal bir tartışma başlığı haline geldiğini ifade etti.
“Yapay zekâ şiir yazabilir ama şair olamaz” diyen Ülker, insan sezgisi, ilhamı ve duygusal bağlam oluşturma kapasitesinin makineler tarafından taklit edilemeyecek özgünlükte olduğunu savundu.
Ülker yazısında temel etik soruya şu ifadelerle dikkat çekti:
“Yapay zeka insanın sınırlarını zorlarken bir ikilem ortaya çıkıyor: Makineleri insana mı benzetmeli, yoksa insanları makineleştirmeye mi yönelmeliyiz?”
Bu çerçevede teknolojinin etik sınırlarla nasıl şekillendirilmesi gerektiğini, liderlik, karar alma ve bireysel kimlik konularının gelecekte nasıl evrileceğini sorgulayan Ülker, sadece teknoloji uzmanlarının değil, politikacıların, filozofların ve toplumun tamamının bu sürece dahil olması gerektiğini belirtti.
Yapay zekanın karar alma süreçlerinde hız ve verimlilik sağlarken şeffaflık, güvenlik ve eşitlik gibi alanlarda soru işaretleri yarattığını belirten Ülker, özellikle güvenlik ve refah konularında küresel iş birliğinin önemini vurguladı.
Ayrıca yazısında, yapay zekanın sağlıktan iklime, enerjiden sosyal hayata kadar hemen her alanda çığır açıcı etkiler yaratabileceğini ancak bu gücün insani değerlerle dengelenmesi gerektiğini ifade etti.