Ordu içinde bir grup asker, faşist yönetime karşı harekete geçmeye karar vermişti. Tüm planlamalar gözden geçirilmiş ve görev dağılımı yapılmıştı. Ancak ülkenin dört bir yanındaki askeri birliklerin nasıl aynı anda harekete geçirileceği bir muammaydı. Sonunda, radyoda çalınacak bir şarkının darbe sinyali olmasına karar verdiler.
Portekiz’in 6 Nisan 1974’teki Eurovision şarkı yarışmasında aldığı sonuç başarı olarak adlandırabilecek bir şey değildi. Paulo de Carvalho tarafından seslendirilen ve sözleri Jose Niza’ya ait olan ‘E Depois do Adeus’ (Ve Elvedadan Sonra), Norveç, Almanya ve İsviçre ile birlikte sonuncu oldu. Yarışmayı, İsveçli grup ABBA bugün bile hala hatırlanan ‘Waterloo’ adlı parçasıyla kazanırken, Portekiz’in şarkısını dünyada hatırlayan bile yok. Her ne kadar De Carvalho, tanınmış İsveçli muadilleri gibi müzik listelerinde zirveye çıkan bir zafer elde edemese de, ‘E Depois do Adeus’ şarkısı 24 Nisan 1974’te Portekiz tarihine başka bir miras bıraktı.
1974’te, Portekiz, Afrika’da üç cephede sömürge döneminden kalan ülkelerdeki gücünü muhafaza edebilmek için 13 yıldır devam eden bir savaşı sürdürüyordu. 1932’den 1968’e kadar ülkenin başındaki diktatör Salazar her ne kadar hayatını kaybetmiş olsa da, temellerini attığı otokratik rejim devam etmekteydi. Ordu içinde, Angola, Mozambik ve Gine-Bissau’da devam eden savaşın politik olarak kaybedildiğini, askeri olarak kazanılması mümkün olmayan bir mücadelenin yapıldığını düşünen büyük bölümü yüzbaşı rütbesinde çok sayıda asker vardı.
Rejim, sömürgelerdeki kontrolü sürdürmek için giderek karşılanamaz düzeyde insan gücü kullanmak zorunda kalıyordu. Savaş uzadıkça, Portekiz ordusunun eksilen subay kadrolarını doldurmakta zorlanıyordu. Bu süreçte, yaşanan süreçten rahatsız olan askerler, kendi aralarında örgütlenmeye başladı. Daha Salazar hayattayken başlayan muhalefet, organize bir güce dönüştü. Bu subayların büyük bir kısmı savaşın sona ermesi gerektiği konusunda hemfikirdi. Bu subayların başını Maj Otelo Saraiva de Carvalho yapıyordu.
De Carvalho, o dönemde ordu içindeki muhalif hareketi destekleyen isimlerden olan donanma irtibat sorumlusu Yüzbaşı Carlos Almada Contreiras’a önemi bir görev vermişti. Her ne kadar ordudaki muhalifler arasında elden, hatta bazen kulaktan kulağa yayılan bir söylenti olsa da, bu tüm ülkeye bir anda duyuracak bir plan hazırlanması lazımdı. 1974’te, iletişim zorluklarının yaşandığı bir dönemde orduyu ve halkı aynı anda harekete geçirecek bir sinyale ihtiyaç vardı.
Görevi alan Contreiras, kısa zamanda bu işin ne kadar zor olduğunu anladı zira hara, hava ve deniz kuvvvetlerinin iletişim sistemleri birbirinden bağımsızdı, aralarında irtibat yoktu. Bu nedenle kullanılması imkansızdı. Contreiras, Şili’de Augusto Pinochet tarafından düzenlenen askeri darbenin ayrıntılarını içeren ‘Beyaz Kitap’ adı verilen dosyayı hatırladı. Şili radyosu, darbenin sinyalini vermek için önceden kararlaştırılan bazı pop şarkılarının çalmıştı ve bu şarkılar darbeyi başlatmıştı.
Conteiras da, benzer plan hazırladı. Tüm ülkeden dinlenebilen bir radyo istasyonu önceden belirlenmiş bir zamanda belirli bir şarkıyı çalarsa, bu tüm operasyonun başlaması için bir işaret olabilirdi. Peki hangi istasyon ve hangi şarkı? Daha önceden tanıdığı isimlerin görev yaptığı iki radyo belirledi. Sıra şarkı seçimine gelmişti. Hareketin lideleri, Portekiz’e dair vizyonlarını ortaya koyan sembolik bir şarkı çalınması konusunda hem fikirdi. Önce muhalifler arasında çok bilinen bazı politik şarkıları düşündüler ancak çoğu yasaklı bu şarkılar iktidarın da dikkatini çekebilirdi. Daha dikkat çekmeyecek bir şarku bulmaları gerekliydi. Carvalho’nun aklında, birkaç gün önce Eurovision yarışmasında başarısızlık yaşayan ‘E Depois do Adeus’ geldi.
Hem de bu şarkı yasaklı şarkılar listesinde yoktu hem de sözleri kurtuluştan, mücadeleden ve dayanışmadan söz ediyordu. Tüm planlamalar yapıldı, hareketin önde gelenlerine gerekli bildirimler iletildi.
24 Nisan 1974 akşam saat 22.55’te, Contreiras’ın arkadaşı olan spiker, buğulu sesiye ‘E Depois do Adeus’ şarksının sözlerini okudu. İşin ilginç yanı, tüm planlamayı yapan Contreiras’ın radyosu bu yayını çekmedi. Şehir merkezindeki bir subay arkadaşı, şarkının çalındığını doğrulamak için onu aramak zorunda kaldı. Askerler ve muhalifler harekete geçmeye başladılar. Darbenin ikinci sinyali ise ertesi gün geldi. 25 Nisan 1974 saat 12.15’te çalınan ‘Grandola, Villa Morena’ adlı şarkı ile son sinyal de iletilmiş oldu. İlk sinyal ile hazırlıklarına başlayan Silahlı Güçler Hareketi, artık darbeye başlayabilirdi.
Sinyali alan muhalif askerler, ülke genelinde koordineli bir askeri operasyonla hızla hükümet destekçisi güçleri alt etti. Radyodan sokağa çıkma yasağı ilan edilse de, halk diktatörlüğü deviren darbeci askerleri desteklemek için sokaklara döküldü. Askerlerin ele geçirdikleri stratejik noktalardan biri de başkent Lizbon’un merkezindeki Çiçek Pazarı’ydı. Pazardaki karanfilleri tanklarının ve silahlarının namlularına takarak dolaşan askerler, istemeden de olsa darbenin de adını koydular: Karanfil Devrimi. Her ne kadar askeri bir darbe de olsa, darbeci askerlerin silahlarına karanfil takması, şiddet kullanmayı reddetmesi nedeniyle tarihe geçti. Otokrat Başbakan Marcelo Caetano teslim oldu, devlet başkanı Tomas Brezilya’ya kaçtı.
Darbeciler hükümetin kontrolünde olan radyo aracılığıyla niyetlerini duyururken, orduya yönelik kitlesel ve kendiliğinden gelişen bir halk desteği dalgası oluştu. İlk sinyalin yayınlanmasından 24 saatten kısa bir süre sonra, Avrupa’nın en eski faşist diktatörlüğü devrilmişti ve Portekiz’in demokrasiye geçişi başlamıştı.
‘E Depois do Adeus’ Eurovizyon tarihinde başarısız olsa da, ‘Grandola, Vila Morena’ ile birlikte Portekiz tarihine geçtiler. Eurovision 1975 sırasında artık Portekiz çok farklı bir ülkeydi. Sömürge imparatorluğu parçalanıyordu, ülke artık faşizmin çizmeleri altında değildi. Portekiz’in seçtiği şarkı tam da bu havaya uygun bir parçaydı: Darbeye iştirak eden askerlerden olan Duarte Mendes’, yakasına taktığı kırmızı bir karanfil ile ‘Madrugada’ (Şafak) şarkısını seslendirdi. Işığın ve müziğin karanlığı delip geçmesini anlatan bu şarkı ile Portekiz 19 ülke arasında 16. sıraya yerleşti. Diktatörlüğü bitiren darbenin 50. yıldönümünün kutlandığı şu günlerde, Portekiz radyolarında en çok çalınan şarkıların, darbenin sinyal şarkıları olması, hiç de şaşılacak birşey değildi.
Portekiz’in yeni bir şafağa uyandığı 1975’te, tarihinde ilk kez Eurovision Şarkı Yarışması’na katılan Türkiye’yi temsil eden Semiha Yankı ise aldığı 3 puan ile 19., yani sonuncu sırada kaldı. 5 yıl sonra Türkiye’de yapılan askeri darbenin sembolü ise yine bir şarkı ve onu söyleyen sanatçı oldu: ‘Yine de şahlanıyor kolbaşının kıratı’ türkü… Söyleyen ise davudi ve tok sesli sanatçı Hasan Mutlucan’dan başkası değildi.