Türk edebiyatının önemli isimlerinden Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın ilk kez 1912’de okurla buluşan romanı Cadı, beyazperdeye uyarlanmış ve Nisan 2024’te izleyici ile buluşmuştu. Başrollerini Furkan Andıç, Buse Meral ve Çağdaş Onur Öztürk’ün paylaştığı film şimdilerde Amazon Prime’da yayınlanıyor.
Özellikle uyarlama eserlerin sıkı takipçisiyim. Bütün kitaplarını severek okuduğum Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Cadı romanı elime geçti. Tam bu sırada Amazon’da film uyarlaması gözüme çarptı. Eş zamanlı takip etmek eğlenceliydi.
Hüseyin Rahmi’yi tanıyanlar onun ince zekâsını, espri anlayışını ve alttan altta yaptığı toplumsal eleştirileri bilir. Cadı, Hüseyin Rahmi’nin gulyabani, hortlak gibi doğaüstü varlıkları konu edindiği “Garaib Faturası Külliyatı”nın ikinci romanı. Gulyabani uyarlaması günümüzde hâlâ tekrar tekrar izleniyor. Külliyatın ilk romanı Gulyabani ’de olduğu gibi, Cadı’da da yine toplumun hurafelere olan batıl inançları sorgulanıyor. Kısaca konuya değinip geçelim. Geçelim ki bu eser hakkında çok fazla spoiler verip tadını kaçırmayalım.
Naşit Nefi’nin gizemli evi!
Baş karakterimiz Fikriye Hanım (Buse Meral) genç yaşta dul kalınca malumunuz çevresi hummalı bir arayışa girer. Genç bir kadının bir başına kalması olacak iş değildir! Sonunda Fikriye Hanım’ın evlendirilmesi için uygun aday Naşit Nefi Efendi (Furkan Andıç) olarak öne çıkar. Sonunda Fikriye Hanım zorla Nefi Efendi ile evlendirilir. Gelgelelim, çocukları olan, ilk eşi ölen ve diğer eşi de şüpheli bir biçimde ortadan kaybolan Nefi Efendi gizemli bir karakterdir. Hatta evinin bir cadı tarafından ele geçirildiği, Nefi Efendi kiminle evlenirse ortadan kaybolacağı söylentileri Fikriye Hanım’ın da kulağına gelir. Fakat Fikriye Hanım öyle mesnetsiz söylentilere pabuç bırakacak biri değildir. Roman, Fikriye Hanımın hurafelerle savaşı ile devam eder ve beklenmedik bir sonla biter.
Bitse de gitsek!
Gelelim filme. Filmin yönetmenliğini yapan Erman Bostan, aynı zamanda filmin senaristliğini de üstleniyor. Film kostümlerle dönemi güzel yansıtmış lakin oyunculuklar için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil. Özellikle Naşit Nefi karakteri için seçilen Furkan Andıç ne role yakışmış ne de rolünün hakkını vermiş. Maalesef başrol böyle olunca filmin içine giremiyorsunuz. Sahneler zayıf kalmış. Bundan yıllar önce kısıtlı imkânlarla çekilen Gulyabani uyarlaması daha başarılıydı. Elinizde sağlam bir konu ve alt yapı var. Neden bir filmi bu kadar, sanki olsun da bitsine getirirsiniz, neden onca çaba, emek, para? Filmi izlerken hissettiğim şey sanırım buydu: Bitse de gitsek!
Yine de bu uyarlamayı değerli buluyorum. Hüseyin Rahmi’nin bu kıymetli eserine yeniden dikkat çekmesi, gençleri bu eserle buluşturması önemli bir ayrıntı. Hüseyin Rahmi’yi okurken aslında toplumun bir dönemini de tanıma imkânı buluyorsunuz. Ayrıca o dönem bütün dünyanın kuşkuyla yaklaştığı bazı psikoterapi yöntemlerine de değinilmesi, bazı inançların yüzyıllar geçse de değişmediğini görmek sizi gülümsetiyor.