Netflix'in izlenme rekorları kıran dizisi Baby Reindeer, "gerçek Martha"nın platforma açtığı 170 milyon dolarlık davayla bir kez daha gündemde. Bir bar taburesinde başlayan hikaye, can acıtıcı yüzleşmelerden sonra yine aynı taburede bitiyor. Baby Reindeer, merhametten doğan marazı çok etkili bir biçimde aktarırken, fail aklamadan yüzleşmeye çağırıyor.
Nisan ayında Netflix’te gösterime giren Baby Reindeer dizisi gündemdeki yerini koruyor. Şüphesiz bu senenin en sansasyonel yapımlarından biri. Son olarak dizinin “gerçek” hayattaki Martha’sı Fiona Harvey, Netflix’e 170 milyon dolarlık dava açtı.
Davalık olan bu yapıma gelin birlikte bir göz atalım. Neden bu kadar konuşuldu bu dizi? Neden insanları o kadar etkiledi?
İskoç komedyen Richard Gadd başından geçen olayları ilk önce tiyatro olarak sahnelemeyi planlıyor ardından karşımıza Netflix’te mini dizi olarak çıkıyor. Akıllıca bir seçim olmuş. Malum artık tiyatroya, sinemaya giden sayısı epey azaldı. İnsanlar konfor alanından uzaklaşmamayı bu sektörde de tercih ediyor. Tabi bu konu çok su götürür, o yüzden başka bir yazıda masaya yatırırız.
Dizinin ve gerçek hayattaki olayların baş rolü Donny (dizideki isim) barmenlik yaptığı süreçte tanışıyor Martha’yla. Her şey bir bardak çayla başlıyor. Martha perişan haliyle gelip bara oturuyor. Donny ise onun haline acıyor ve bir bardak çay ikram ediyor. İşte bu çaydan sonra Martha her gün bara gelmeye başlıyor. Martha avukat olduğunu, ünlü siyasetçilerle çalıştığını söylüyor.
Donny başlarda anlam veremese de zamanla bir yalanın içinde buluyor kendini. Artık Martha bütün gününü barda geçiriyor ve mail sağanağı başlıyor. İşte burada Donny karakterine kızmaya başlıyorsunuz. Çünkü bırakın Martha’ya mesafe koymayı ona iltifatlar ediyor, espriler yapıyor. Donny aynı zamanda komedyen olmak için çabalıyor. Martha gösterilerini kaçırmıyor. İşler yavaş yavaş sarpa sarıyor. Martha sosyal medyada, maillerde, barda rahatsız etmeye başlıyor. Rahatsızlık derken on binlerce mesajı, maili düşünün… Gecelerce Donny’nin evinin önünden ayrılmıyor. Fakat Donny şikayet etmiyor. Aslında Donny Martha’nın ilgisiyle eksiklerini kapatıyor.
Martha’daki duygu karmaşası karşısında izleyici önce ondan nefret ediyor sonra ona acımaya başlıyor. Dizi sizi rahatsız ediyor. Aşkı sorgulamaya başlıyorsunuz. Takıntılı halleri, belki hayatınızdaki insanları. Sosyal medyayla birlikte hayatımıza giren “stalker” (takipçi) kavramını daha derinlemesine irdeliyorsunuz. Evet dizi sizi rahatsız ediyor. Komedi olarak başlayan dizi psikolojik bir gerilime dönüşüyor. Belirsizlikler, anlam veremediğiniz tutumlar ilerleyen bölümlerde cesurca karşınıza çıkıyor ve tokat hissi yaratıyor.
Dizinin başlarında siz de Donyy gibi Martha’ya acıyorsunuz. Martha hem dış görünüşüyle hem patolojik yalancılığıyla hem de yalnızlığıyla gerçekten merhamete muhtaç gözüküyor. Fakat Donny ona merhamet göstermiyor aslında. Donny tamamen kendi başarısızlığını ondan gelen iltifatlarla tatmin ediyor. Hatta Martha’nın kısa süreliğine ortadan kaybolması Donny’i beklenmedik şekilde sarsıyor. Martha ile büründüğü kurban kimliğinin altında geçmişte uğradığı tecavüz vakasının etkisi yatıyor. Martha aslında o eski yarayı açıyor. Kimseye anlatmadığı olayların acısını Martha onun gözlerinde görüyor. Martha’nın karşında tamamen savunmasız ve ruhsal olarak çıplak hissediyor kendini.
Bu tarz vakalarda genellikle kurban başından geçenleri anlatmayı tercih etmiyor. Toplum tarafından anlaşılmayacağını hatta belki ayıplanacağını düşünüyor. İşte Martha aynı zamanda Donny’e anlaşıldığını, korunduğunu hissettiriyor. Donny, Martha’ya gösterdiği şefkatin aslında kendine olduğunu fark ediyor. Tecavüz vakasını ise Donny’nin polise Martha’yı şikayet etmeye gitmesiyle öğreniyor seyirci. İşte o bölümlerde diziye devam etmek zorlayıcı oluyor. Donny ise gerçekle yüzleşmeyi sahneye bırakıyor. Sahnede herkesle paylaştığı tecavüz olayı YouTube’da en çok izlenen performansı oluyor. Özelikle ailesiyle durumu paylaşırken kurduğu “Ben kirli miyim?” cümlesi ve babasının ona verdiği cevap karşısında hisleriniz alt üst oluyor. Siz de Donnyle rahatlıyorsunuz yüklerinden kurtulduğunu düşünüyorsunuz.
Ama final bölümüyle sizi yeniden kızgınlık, şaşkınlık ve yine o meşhur duygu merhamet sarıyor. Dizi boyunca duygular arasında koştururken buluyorsunuz kendinizi. Donny ise Martha’nın hapse girmesiyle onunla olan ilişkisini kendi iç dünyasında sürdürmeye devam ediyor. Ondan gelen mailleri tekrar tekrar okuyor, ses kayıtlarını dinliyor. Gelen işleri reddediyor hayattan kendini soyutluyor. Kurban kendisini yine failinin kapısında buluyor. Siz sağlam bir yüzleşme bekleyedurun, kurban karşı taraftan gelen iş teklifini kabul ediyor. Psikolojik tarafını işin uzmanlarına bırakıyorum.
Dizi başladığı gibi bir bar taburesinde sona eriyor. Bu sefer Donny’nin parası yok ve bütün olayları başlatan o cümleyi duyuyorsunuz barmenden, ‘benden olsun’. Böylece dışlanmış, yaralanmış ve ezilmiş bir karakterin gördüğü ilk merhamet karşısında tüm yelkenleri indirmesine şahit oluyorsunuz. Kurban kim, fail kim, suç ne soruları zihinlerde yeni perdeler açıyor.
Kendi hayatının diziye aktarıldığını ve kendisini dünyaya kötü gösterdiğini savunan “gerçek Martha”, davayı kazanır mı, sonuç ne olur merakla bekleyeceğiz. Öyle gözüküyor ki konuşulmaya devam edecek. Kim bilir belki bu cesur anlatı taciz ve tecavüz mağdurlarına da cesaret verir.
Donny yani Richard Gadd tamamen iyileşti mi bilmiyorum ama bazı travmalar anlatınca sona erecek kadar basit olmuyor. Dönüp dolaşıp başladığınız yere dönebiliyorsunuz…
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
