Oğuz Atay, Tarkovski ve Ceylan: Yolda olmanın anlamı
Yol, bir varış noktası mıdır, yoksa sonsuz bir kayboluş mu? Bir şehrin sokaklarında yürümek mi, yoksa kendi zihnimizde dolaşmak mı daha gerçek bir yolculuktur? Flanörler, serseriler, tutunamayanlar… Hepsi aynı yolda, ama farklı rotalarda mı ilerler? Nuri Bilge Ceylan’ın objektifine yansıyan yollar bize ne anlatıyor? Belki de en iyi yolculuklar, hiç varılmayan yerlerdir…